Son yılların moda hastalığı panik atak insanın kendini kandırmak için ne kadar çaba sarfettiğini göstermesi açısından son derece önemlidir. Aslında kendini kandıramadığı dersek daha doğru. Çünkü, insan herkesi kandırabilir de kendini kandıramaz. Panik Atak denilen hastalık insanın kendini kandıramaması durumunda ortaya çıkan insan doğasının normal bir sonucudur.
İnsan çevresindekileri, kendisini, "mutluyum benim bir şeyim yok, herşeyim var, evim arabam, eşim ,çocuklarım, mutsuz olmak için bir nedenim yok diye kandırmaya çalışır. Daha çok dışarıdan rahatı yerindeymiş gibi görünen kişilerde görülür, sanatçılar, orta ve üstünde sosyo-ekonomik düzeyde olanlar, ve bir de en önemlisi genellikle 30 yaş üstünde başlar.(Çocuklarda görüleni ebeveyni model alma yoluyla geçer) Şiddeti de yaş ilerledikçe artar, 90 yaşındaki teyzenin panik atağı en üst seviyededir. Acaba neden ? Çok açık değil mi ? Ölüyorum ve fazla vaktim kalmadı...
Kimse kendini kandırmaya çalışmasın, insan kendini kandıramaz, Çünkü beyin içinde ne olup bittiğinin farkında.Beyin farkında olduğu için insanın kendisine içerden bir mesaj gönderir ;
" Ayağını denk al, Kendine gel, Herkese mutluyum numarası çekme, Kimseyle paylaşamadığın duygular var, güçlü görünmeye çalıştığın, bastırdığın bütün duygular... Herkesi kandırabilirsin ama beni asla... Sana içeriden bir vururum nefesin kesilir, başın döner, yerinden kalkamazsın!
Ruhsal aygıtın insanı savunmak için doğal bir ayar mekanizması olan ve konuşma diline döktüğüm duruma Psikoloji dünyası "Panik Atak" der.
Belirtiler yaş ve kişiye göre değişmekle birlikte aşağıdakilerdir ;
Göğüs ağrisi yada göğüste sıkışma
çarpıntı, kalbin kuvvetli yada hızlı vurması
Terleme
Nefes darlığı yada boğulur gibi olma
Soluğun kesilmesi
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecek yada bayılacak gibi olma
Uyuşma yada karıncalanma
Üşüme, ürperme yada ateş basması
Bulantı yada karın ağrısı
Titreme yada sarsılma
Kendini yada çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
Kontrolünü kaybetme yada çıldırma korkusu
Ölüm korkusu
Bu belirtileri insan beyninin uyarı sistemi yapar ama insan hala organik bir neden arayıp değişik doktorlara gider, yani hala kendini kandırmaya çalışır.
Bu belirtilere kulak vermek lazım, aslında ruhsal aygıt rahatsızlığını böyle dile getirmektedir. Yani bu insanın kendi ruhsal aygıtının insanı uyarı mesajıdır.
Ruhsal aygıt diyor ki, sen beni bu kadar rahatsız edersen, ben de seni rahatsız ederim.
Peki o zaman ruhsal aygıtın bu kadar rahatsız olamasına yol açan etmenler neler ?
İnsan bazen kendini, hayatını, yaşama stilini nasıl ayarladığının farkında değildir. Ne yaptığını, nerden gelip nereye gittiğini, neden ve nasıl yaşadığını farkedemez durumdadır, ya da farketmek istemez ya da zaten normal olanın bu yaşantısı olduğunu zanneder. Ben de herkes gibi alışveriş yapıyorum, eğleniyorum, tatile çıkıyorum, çevre tarafından seviliyorum, param var ya da daha çok olsun diye çalışıyorum zanneder.
Aslında bu yaşama stilini dışsal faktörlere göre ayarlamanın ya da herkes gibi olmanın normal olup olmadığına karar veren başka bir mekanizma var :
"İNSAN DOĞASI"
Ruhsal aygıt diye tanımladığımız mekanizma ayar yapar ve senin bu yaşama stilin benim doğama aykırı der ve uyarır. Psikoloji bu duruma "defence mechanism" savunma mekanizması der. Sonra biz bu uyarıyı görür ve bu insanın nasıl kendisine zarar verdiğini anlamaya çalışırız buna da " PSİKOTERAPİ" denir.
İnsan Doğasının kabul etmediği hiçbir yaşam sitili varlığını devam ettiremez.
Sözün özü, Panik Atak çağımız hastalığı denmesinin nedeni de bu yaşadığımız çağın insan doğasına aykırı bir sistem dayatmasıdır : " KAPİTALİST, REKABETÇİ, HERKESİ GEÇ, ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN ! YA DA ALTTA KALMA CANIN ÇIKAR !!!
Başka nedenler de var elbette, çocukluk çağı travmaları, anne-baba tutumlarına bağlı bağlanma sorunları, onaylanma ihtiyacı, koşullu sevgiye maruz kalma. Burada da aynı mekanizma işler ; bastır, kendini ve başkalarını kandır.
Tedavi için insanlar ilaçlanmaktadır. Efendim sistem böyle ! Al antidepresanı otur aşağı, makina olmaya devam et. Çalışıyormusun, karnın doyuyor mu, işin var mı, mutlu olmalısın yeter işte!! :)
İlaçlama yapanlar şu işi yapar : "İnsan doğasına aykırı bir hal olur, insan bu duruma bir tepki verir, sonra Onlar buna bozukluk der sonra, insanın doğal olarak verdiği mesajı anlamaz ve o tepkiyi söndürmek için ilaclar. Yaşam sitilinde bir değişikli yapmaya gerek duymaz, ilaç semptomu söndürünce herşeyin yoluna gireceğine inanır.
Psikoterapistler şu işi yapar ; "İnsan doğasına aykırı bir hal olur, insan bu duruma bir tepki verir, sonra biz bunu " yolunda gitmeyen insan doğasına uygun olmayan bir yaşam sitili var" diye algılayıp , insanın yaşamında yeniden düzenleme yaparız. Ruhsal aygıt rahatlar ve semptom vermeye gerek duymaz. Herşey yoluna girer.
Halkın diliyle anlatmaya çalıştığım, Varoluşsal bir kaygı olan Panik Atak, ister ilaçla, ister Bilişsel Davranışçı çalış, ister varoluşçu çalış, kısaca " Kendine gel hayatında işler yolunda gitmiyor, kendini ve başkalarını kandırma " mesajıdır.
Psk. Uğur Demirbaş.