Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ve Türkiye'de yeni kullanılmaya başlanan dört boyutlu analiz yöntemi, omurga eğriliğinin (skolyoz) 4 saniyede tespit edilmesini sağlıyor. Yöntem, mevcutların aksine "x" ışınları içermemesi nedeniyle de güvenli bir tanı ve tedavi süreci sağlıyor. Kocaeli Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Başhekimi uzman doktor Ertunga Öney, skolyozun omurganın orta hattan yana doğru olan eğriliklerini tanımladığını söyledi.
Öney, omurgadaki şekil bozukluklarının başta sırt ve bel ağrıları, ileri derecedeki eğriliklerin de akciğerlerin ve kalbin göğüs kafesinde sıkışması nedeniyle nefes darlığı, şişkinlik, çabuk yorulma gibi şikayetlere yol açabildiğini belirterek, "Hayatı tehdit eden solunum ve kalp yetmezliğine de neden olabilir" dedi. Hastalığın genellikle nedeninin bilinmediğini, doğumsal gelişim bozuklukları gibi çok çeşitli nedene bağlı olarak gelişebildiğini anlatan Öney, skolyozun merkezi sinir sistemi hastalıklarında omurgayı tutan enfeksiyon, tümör gibi hastalıklarda ve omurga travmalarından sonra da görülebileceğini aktardı.
Öney, hastalığa daha çok çocukluk döneminde rastlanıldığını ifade ederek, şunları kaydetti;
Türkiye'de her 10 çocuktan biri skolyoz hastası. Hastalık çocukta omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık, kalçaların aynı seviyede durmaması gibi bulgularla anne ve baba tarafından fark ediliyor. İlkokul döneminde yapılacak skolyoz taraması büyük önem taşıyor. Tüm Türkiye'de bunun gerçekleştirilmesi için Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler sürüyor. Skolyozun erken fark edilmesi ve erken teşhisi cerrahiye gerek duyulmadan tedavi edilmesine olanak tanıyor.
Hastalığın tanısının muayene ve görüntüleme yöntemleri ile konduğunu, en sık kullanılan yöntemin de "x" ışınları olduğunu, ancak yeni yöntemin radyasyon içermediğini dile getiren Öney, konuşmasını şöyle sürdürdü;
Tanı ne kadar erken konulursa şekil bozukluğu, solunum ve kalp yetmezliği gibi komplikasyonların önlenmesi o kadar başarılı olur. Yeni yöntem tanıda kullanılan bir görüntüleme yöntemi olup 'x' ışını, yani radyasyon içermez. Sistemde bir ışık kaynağı ve ışığın yansımasını hızlı bir şekilde kaydeden kamera var. Bu kayıtları özel bir yazılım sistemi yorumlar ve omurganın bir çeşit haritasını çıkarır. Böylece tüm omurganın pozisyonu saptanmış olur. Bu yöntemin tedavideki önemi, hastanın deformite bölgelerinin tespiti ve tedavideki ilerlemenin gözlenmesini zararsız bir şekilde ölçümlendirilebilmesidir. 'x' ışını olmadığı için de ölçüm istendiği kadar tekrar edilebiliyor.
Özellikle skolyozun daha çok çocukluk çağında görülen bir hastalık olduğu düşünülürse radyasyon içermemesi önem içermektedir. Dünyanın birçok ülkesinde kullanılan yöntemin Türkiye'ye ilk kez Romatem Hastaneleri tarafından getirildiğini aktaran Öney, yöntemin skolyoz dışında kamburluk (kifoz) ve vücut duruşu (postür) bozukluğu analizi de yaptığını belirtti. Öney, yöntemle ilgili Türkiye'nin farklı illerinden gelecek birçok hekime eğitim verileceğini aktararak, yöntemin öncelikle Romatem'in Kocaeli ve Samsun hastaneleri ile İstanbul'daki Romatem Darüşşafaka Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinde kullanılmaya başlandığını sözlerine ekledi.