Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sina Ercan, toplumda çok az rastlanan nefes borusu darlığının başka hastalıklarla karıştırılabileceğini belirterek “Trakea darlığı erken fark edilmezse hem sesi kaybetme hem de ölüme kadar giden sonuçlar doğurabiliyor” diyor.
Trakea nefes borusuna verilen isimdir. Trakea darlığı ise nefes borusunda darlık anlamına gelir. Ana hava yolu boğaz seviyesinde tektir. Göğüsün ortasında sağ ve sol akciğere doğru ikiye ayrılır. Akciğerlerde de her bir dal tekrar tekrar ikiye bölünmek sureti ile dallanmaya devam eder. Böylece oksijeni alıp karbondioksiti atmaya yarayan çok büyük bir sistem meydana geliyor.
Ana hava yolunda bir darlık olduğu zaman insanın boğazına büyük bir şey kaçmış gibi nefes darlığı yapar. Bu hastalık doğru teşhis ve tedavi edilmezse nefes borusu zamanla tamamen tıkanabilir ve ileride tedavi imkanı kalmayarak trakeostomi denilen gırtlağa tüp takılmak zorunda kalınabilir. Bu da hastanın sesini ve konuşma kabiliyetini kaybetmesi demektir.
İyi ya da kötü huylu tümörler sonucunda havayolunun duvarında kalınlaşmalar, ve içine doğru büyüdüğünde de hava yolunda daralma ortaya çıkıyor.
Ya da bir hasta hayatının bir döneminde solunum aletine bağlanmışsa o dönemde içine konulan tüp nefes borusunun duvarında tahribata neden oalbilir.
Bu tahribat bir kez oluştuğunda hasta solunum aletinden çıkartılsa bile orada sertleşme devam eder, havayolu daralır ve hasta zor nefes alır hale gelir. Bu insanlar nefes borularındaki darlık tedavi edilmediği sürece nefes alıp vermede ciddi zorluk çekerler.
Bir diğer kritik nokta da yıllardır astım ve nefes darlığı tedavisi gören hastaların geri planında bu hastalık olabiliyor. Ama yıllarca anlaşılamadığı için astım teşhisiyle yanlış tedavi alabiliyorlar.
Aslında çok basit yöntemle bunu teşhis edebiliyoruz ancak hasta değerlendirilirken bu problemin olabileceğinden şüphelenerek araştırmak önemli. Özellikle kişinin geçmişinde böyle bir hikâye varsa o zaman o hastalara öden ve yandan standart bir boyun ve akciğer filmi çekerek havayolunun çapını gözlemleyebiliyoruz. Bu tetkik çok basit ve ucuzdur. Düz filmlerde nefes borusunda daralma olduğundan şüphelenirsek bilgisayarlı tomografi çekiyoruz.
Burada iyi huylu bir tümör varsa cerrahi ile temizliyoruz. Dar olan bölgeyi çıkartıyoruz, hava yolunun uçlarını serbestleştirerek araya hiçbir yabancı protez ya da aparat koymadan uç uca getirerek birleştiriyoruz. Bu şekilde hasta tekrar gayet normal bir havayoluna kavuşuyor. Gelişmiş teknolojik imkan ve ileri cerrahi tekniklerle hastanın nefes borusunun yüzde 50’sini çıkartıp araya hiçbir şey koymadan uçları tekrar birleştirebiliyoruz.
Bu da normalde 11-12 cm olan nefes borusunda 5.5-6 cm’lik bir bölüm demektir. Son derece yüz güldürücü sonuçlar elde ediyoruz. Nefes borusunu yemek borusu ve diğer tüp şeklindeki organlardan ayıran en önemli özellik nefes borusunun duvarlarının çökmeyerek içinin hava akışı için hep açık kalmasıdır. Yemek borusu çöküktür, yemeği yersiniz geçer gider sonra yeniden çöker.
Oysa nefes borusu çökmemeli ki hava alabilelim. Bu da nefes borusunun duvarındaki kıkırdak halkalar sayesinde sağlanır. İyileşmesi zor olan bu kıkırdak halkalar nedeniyle nefes borusu ameliyatları çok özellikli ameliyatlardır. Bu ameliyatların gerekli teknik alt yapı ve bu konuda tecrübeli cerrahların olduğu merkezlerde yapılması önerilir. Çünkü en büyük başarı şansı ancak ilk ameliyatta yakalanabilir. Eldeki sağlam nefes borusu uzunluğu her ameliyatta daha da kısalacağı için tekrar ameliyatlar çok daha riskli hale gelir.