NARSİSİZM VE NARSİSTİK KİŞİLİK
Narsisizm, bireyin hayatta kalma ve hayatını devam ettirebilme duygusudur. Literatürde narsisizm, toplumsal ilişkilerde bireyin hayatta kalma çabasını abartmasından dolayı bir psikolojik bozukluk olarak ifade edilmektedir. Bireyin üyesi olarak bulunduğu aile, eğitim, iş gibi ortamlarda narsistik kişilik yapısı diğer bireyler için sorun yaratabileceği düşünülmektedir. Narsisizm, mitolojiden gelen bir kavram olup; suda gördüğü kendi hayaline aşık olan genç adam Narkissos'dan gelmektedir. Terim olarak duyarsızlık anlamına gelmektedir (Gençtan, 2010, akt. Yeniçeri vd. 2017:74). Narsisizmin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı ise özseverliktir (www.tdk.gov.tr). Narsisizmin başka tanımları da şu şekildedir; kişinin kendi vücuduna karşı cinsel arzu ve haz duyması (Özaydın, 1984); kendine aşık olma, kişide cinsel hazzın kendi vücuduna yönelik oluşu ile belirgin, cinsel sapıklık hali adlandırılabilir (Kocatürk, 1994; akt. Timuroğlu ve İşcan, 2008:240). Narsisizm kelime olarak ilk kez 1898 yılında psikanalitik kuramcı Ellis tarafından psikolojik bir kavramı açıklamak amacıyla kullanılmıştır. Ellis, narsisizmi özellikle kadınlarda görülen ve cinsel dürtüleri bireyin kendisine hayranlıkla yöneltmesini içeren duygular olarak açıklamıştır (Rozenblatt, 2002; akt. Karaziz ve Atak, 2013:46). Freud 1910'da, Narsisizmi, Cinsellik Üzerine Üç Makale'de bir dipnot olarak ilk kez kullanmış ve dört yıl sonra psikanalisttik teoriye büyük katkıda bulunan "On Narcissism:
An Introduction" yazısında yayımlamıştır. Bir kişilik tipi olarak Freud, narsisizmden ilk kez 1931'de söz etmektedir (Kartopu, 2013:628). Rozenblatt (2002)'a göre, normal narsisizm, bireyin kendisi, yakın çevresi ve çevresindeki diğer bireylerle uyumu ve çevresinin beklentilerini karşılayabileceği duygusunu ifade etmektedir (Karaaziz ve Atak, 2013:46). Normal düzeyde narsisizm; bir insanın hayatta kalması, çalışması ve sağlam bir kimliği devam ettirmesi için zorunludur (Kartopu, 2013:627). Her insan beğeni toplamak ve yaptığı işler nedeniyle takdir kazanmak ister. Ancak narsistik kişiler bu takdiri kazanmak için sürekli çaba gösterirler ve karşılığını alamazsa hayal kırıklığı yaşarlar. Bu hayal kırıklığı "Narsistik Yaralanma" olarak isimlendirilir (Bolat vd., 2016:484). Narsistik yaralanma, bireyi normal narsisizmden uzaklaştırır, patolojik bir sorun yaratan narsistik kişilik yapısına doğru kaymasına neden olur. Bu noktada, normal (birincil) narsisizm çocuğun normal gelişim sürecinin bir parçasını oluştururken, patolojik (ikincil) narsisizm ise kişinin kendi bedenini bir nesne olarak seçip sevgisini kendisine yönelttiği ve narsistik kişilik bozukluğunu temsil etmektedir (Alanka ve Cezik, 2016:552). Rozenblatt (2002), patolojik narsisizmdeki en önemli noktayı bireyin tamamen dıştan gelen yorumlarla beslenmeye açık ve muhtaç olmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir (Bolat vd., 2016: 484). Bu açıdan patolojik narsisizm; üstünlük duygusu, yüksek öz beğeni ve bunu diğerlerinden bekleme, ayrıca empati eksikliği ve hak iddiasında bulunmayı ifade eder (Güngör ve Ekşi Arıcak, 2012:1272). Narsistik kişilik özelliklerine sahip olan bireyler bu tür özellikler taşıdıklarının farkında değillerdir. Narsistik eğilimi olan bireyler, büyüklenmeci ve bencil davranışların ödüllendirildiğini gördüklerinde narsist davranışlarını daha rahat göstermeye başlamaktadır. (Lubit, 2002; akt. Atay, 2009:185). Aynı zamanda ebeveynlik stilleri, anne bebek etkileşimi ve özellikle narsistik kişilik bozukluğunun oluşumunda genetik faktörlerin de % 45-% 80 oranında rol oynadığı ifade edilmektedir (Eldoğan, 2016:6). Narsistik kişilik, insanların belirli şekilde uzmanlaşmaya gitmesiyle, bireyselliğin ön plana çıkması ile kendini daha çok belli etmektedir. Çağımıza egemen olan narsistik kişiliğin belirtilerine, toplumsal amaçların ve başkalarına duyulan ilginin körelerek, bunun yerini ben merkezciliğin alması örnek gösterilebilir (Timuroğlu ve İşcan, 2008:239). Narsistik kişinin, diğer insanlarla bağları çok zayıftır. Narsist kişi, sevme kapasitesini yitirmiş olmanın boşluğunu yaşar. Bu tür bir benlik, yok olma tehlikesiyle karşılaştığı koşullarda yaşayabilmek için kendine saygıyı sürdürme ve sevginin olmadığı yerde, en azından beğeni toplayarak bu boşluğu kapatmaya çalışma çabalarını simgelemektedir. Dolayısıyla narsisizm kendini sevmeyi değil, kendine yabancılaşmayı simgeler (Güngör vd. 2012:1272-1273). Masterson (2006) ise, narsisizmin önemli özelliklerini görkemlilik, onaylanma ve beğenilme ihtiyacı, başkalarına karşı ilgisizlik ve empati yoksunluğu olarak belirtmektedir (İnan, 2015:2). Narsist kişilik bozukluğu için aşağıda verilen kişilik özelliklerin en az beşinin bulunması gerekmektedir (Bolat vd. 2016:490, Eldoğan, 2016:2):
Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır,
Sınırsız başarı, güç,
zeka, güzellik ya da kusursuz aşk üzerine kafa yorar,
Kendilerinin özel-biricik bir birey olduğuna ve sadece özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerce (ya da kurumlar) anlaşılabileceğine, sadece onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır,
Çok beğenilmek ister,
Hak kazandığı duygusu vardır,
Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanırlar,
Empati yapamazlar bu nedenle başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını fark etme isteksizlikleri vardır,
Kıskanma ve kıskançlık duygularını yaşarlar. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır,
Toplumda içinde kibirli, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler. Özetle, narsisizm, kişinin kendisinin (dış dünyada var olan diğer nesnelerden ayrı olarak yaşanan, algılanan ruhsal ve fiziksel, bütün bir bireyi kapsar-benlik) abartılı bir biçimde öne çıkarılmasıyla başkalarına duyulan ilginin azalmasıdır (Timuroğlu ve İşcan, 2008:240).
NARSİST KİŞİLİK BOZUKLUĞU NEDİR?
Narsisistik kişilik bozukluğu (NKB), bir insanın aşırı şekilde kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesine neden olan bir kişilik bozukluğudur. Tahminlere göre toplumun %1 gibi bir kesiminde görülmektedir. İlk kez 1968 yılında formüle edilen bu rahatsızlık megalomani olarak da adlandırılır. Egosantrizmin oldukça sert bir formudur.
NARSİST OLABİLİR MİSİNİZ?
Uzm. Klnk. Psk. Zehra Erol, narsist kişilerin karakter özellikleri hakkında bilgi veriyor.
Her şeyin en iyisini onlar bilir, hep ilgi odağında olmak isterler. Kendilerini kusursuz gördükleri gibi hata yapmak ise hiç onlara göre değil. Bu özellikler Narsist kişilik özelliklerinden sadece birkaçı. Benzer duygu durumunu siz de mi yaşıyorsunuz.
Narsistik kişilik bozukluğunda kişi kendini aşırı derecede önemli ve kusursuz görür. Büyüklenme, hayranlık ihtiyaçları ise yoğundur. Dikkat çekmek, ilginin kendisinde olması bu kişiler için önemli olmakla birlikte başarılarını abartır, başkaları tarafından eleştirilmeye ise hiç katlanamazlar. Olaylar karşısında kendilerini yetkin görür, diğer insanlarla empati kurmada, dinlemede, onların bakış açısını algılamada ise çoğu zaman yetersiz kalırlar.
Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği'nden Uzm. Klnk. Psk. Zehra Erol, narsist kişilerin kendi iddialı gördükleri yönlerini abartmayı sevdiklerini söylerken, diğer insanların başarılı gözüken yönlerini de değersizleştirdiklerini ve onları kıskandıklarını belirtiyor.
Bu kişilerin kendi yanlışlarını kabul etmelerinin güç olduğunu ifade eden Erol, bir sorun karşısında mutlaka mantıklı sebepler gösteren bu kişilerin gözle görünür nedenler olsa dahi hataları ile yüzleşmek istemediklerinin altını çiziyor.
Kırılgan özsaygıları nedeniyle hayranlık ve ilgi ihtiyaçları çok fazladır, insanlarla ilişkilerde karşısındaki kişinin hayranlığını hissetmek önemli olsa da kişiler arası ilişkilerde mesafe ve soğukluk vardır diyen Erol, bu kişilerin yakınlarının davranışlarını kontrol etme eğiliminde olduklarını kaydediyor.
Narsist kişiliklere ilişkin Uzm. Psk. Zehra Erol şu önemli değerlendirmelerde bulunuyor:
NARSİSTLER KENDİ HEDEFLERİ İÇİN BAŞKALARINI KULLANIRLAR!
"Onların faaliyetlerini ve uğraşlarını da yönetme istekleri vardır. Aile üyelerinin başarıları ile kendi başarılarıymış gibi övünürler. Kendi hedeflerine ulaşmak için başkalarını kullanmak bu kişiler için doğaldır. İlişkilerde karşı tarafı oldukça zorlarlar. Bu kişilerle ilişki kurarken net ifadeler kullanmak oldukça önemlidir. Özellikle sınırların netliği açık anlaşılır, kısa cümleler, basit cevaplar önemlidir. Sizi yönlendirmeye çalıştığında uzun uzun anlatımların faydası yoktur. Detaylı bilgi verdiğinizde sizi anlayacağına inancı gerçekçi bir beklenti değildir.
NARSİSTLER TEDAVİDEN KAÇINIRLAR!
Kendini eleştiren, kendisine uymayan yaklaşımlarda sizinle ilişkiyi tamamen kesebilirler. Olaylar karşısında bekledikleri tepkiler vardır, bunun dışında bir yaklaşımda aşırı öfkelenebilirler. Onlara ne yapacağını söylemek ya da onları değiştirmeye çalışmaktan çok anlamaya ve tanımaya çalışmak önemlidir. Empati de yetersiz kaldıkları için karşısındaki kişiyi anlamakta zorlanırlar. Bu nedenle olaylar karşısında yapıcı yaklaşmak ve destek vermek ilişkiyi olumlu etkiler.
Çevresindeki kişiler ilişkilerinde zorluk yaşadıkları için terapiye yönlendirseler de tedaviye katılım onlar için oldukça zordur. Uzun süreli iç görüye dayalı terapiden faydalansalar da istekli değillerdir.
NARSİST TESTİ
Uzmanlar
narsist kişilerin karakter özellikleri hakkında bilgi veriyor. İşte narsist olup olmadığınızı anlamanın yolu...
Narsistik kişilik bozukluğunda kişi kendini aşırı derecede önemli ve kusursuz görür. Büyüklenme, hayranlık ihtiyaçları ise yoğundur.
Dikkat çekmek, ilginin kendisinde olması bu kişiler için önemli olmakla birlikte başarılarını abartır, başkaları tarafından eleştirilmeye ise hiç katlanamazlar.
Olaylar karşısında kendilerini yetkin görür, diğer insanlarla empati kurmada, dinlemede, onların bakış açısını algılamada ise çoğu zaman yetersiz kalırlar.
Bu kişiler hataları ile yüzleşmek istemezler. Kırılgan özsaygıları nedeniyle hayranlık ve ilgi ihtiyaçları çok fazladır, insanlarla ilişkilerde karşısındaki kişinin hayranlığını hissetmek önemli olsa da kişiler arası ilişkilerde mesafe ve soğukluk vardır.
Bu kişiler ayrıca yakınlarının davranışlarını kontrol etme eğilimindedirler.
Tedaviden kaçınırlar! Kendini eleştiren, kendisine uymayan yaklaşımlarda sizinle ilişkiyi tamamen kesebilirler. Olaylar karşısında bekledikleri tepkiler vardır, bunun dışında bir yaklaşımda aşırı öfkelenebilirler.
Onlara ne yapacağını söylemek ya da onları değiştirmeye çalışmaktan çok anlamaya ve tanımaya çalışmak önemlidir.
Empati de yetersiz kaldıkları için karşısındaki kişiyi anlamakta zorlanırlar. Bu nedenle olaylar karşısında yapıcı yaklaşmak ve destek vermek ilişkiyi olumlu etkiler.
Çevresindeki kişiler ilişkilerinde zorluk yaşadıkları için terapiye yönlendirseler de tedaviye katılım onlar için oldukça zordur. Uzun süreli iç görüye dayalı terapiden faydalansalar da istekli değillerdir.
İlgili Sağlık Konuları