Kudret Göz İstanbul Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Deniz Oygar Baylançiçek, "Zona, sinir hücrelerini tutan kaşıntı ve şiddetli ağrılarla seyreden döküntülü bir hastalıktır. Suçiçeğine neden olan varisella zoster virüsü zona hastalığına da neden olmakta." ifadelerini kullandı.
Kudret Göz İstanbul'dan yapılan yazılı açıklamada kalıcı görme kayıplarına yol açabilen göz zonası hastalığına ilişkin uyarılarda bulunuldu. Açıklamada görüşlerine yer verilen Kudret Göz İstanbul Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Deniz Oygar Baylançiçek, zona hastalığının, sinir hücrelerini tutan kaşıntı ve şiddetli ağrılarla seyreden döküntülü bir hastalık olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Su çiçeğine neden olan varisella zoster virüsü zona hastalığına da neden olmaktadır. Hayatlarının herhangi bir döneminde suçiçeği geçiren kişilerde virüs sinir hücrelerine yerleşir, iyileştikten sonra da vücuttan atılmaz. Varisella zoster vücut direncinin düşmesi, stres gibi nedenlerle aktif hale gelerek zona hastalığına neden olur. Bütün vücutta ve yüzde görülebilen zona hastalığı göz sinirlerini etkileyebilir. Tıbben oftalmik herpes zoster olarak adlandırdığımız göz zonası, zonanın en tehlikeli formlarından biridir.
Görme kayıplarına, yara izlerine ve uzun süreli bir çok görme problemine neden olabilir. Kornea ve retina tabakalarının şişmesine neden olarak keratite yani kornea iltihaplarına, kornea ülserine, üveite, nadir görülmekle birlikte ciddi görme kayıplarına yol açan akut retinal nekroza yol açabilir. Göz içi basıncını arttırarak halk arasında karasu olarak bilinen glokoma neden olabilir."
"Su çiçeği geçirenler risk altında"
Baylançiçek, bağışıklık sistemi düşük olanlarda hastalık riskinin arttığını ifade eden, çocukluğunda su çiçeği geçirenlerin ilerleyen yaşlarında bu hastalığa yakalanma riski taşıdığını bildirdi.
"Suçiçeği geçiren yaklaşık her beş kişiden birinde zona görülür." ifadelerini kullanan Baylançiçek, virüsün, herhangi bir bulgu vermeden yıllarca uykuda kaldığını, yaş ilerleyip bağışıklık sistemi zayıfladıkça ortaya çıkma riskinin arttığını belirtti. Baylançiçek şunları kaydetti:
"50 yaş üstündekilerde, kanser, AIDS ya da çeşitli hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi düşük olanlarda, radyoterapi, kemoterapi tedavisi görenlerde görülme olasılığı daha yüksektir. Stres, kötü beslenme biçimi, yanlış diyetler bağışıklık sistemini bozarak birçok hastalığa olduğu gibi bu hastalığa da davetiye çıkarır. Uzun süreli olarak güneş ışınlarına maruz kalmak da hastalığa zemin hazırlayan faktörlerden biridir. Özellikle hamilelerde, prematüre bebeklerde ve bağışıklık sistemi düşük olanlarda ciddi hasarlara yol açabilmektedir.
Göz zonası, gözlerin içinde olduğu gibi göz çevresinde, göz kapaklarında, yüzün göz çevresine yakın bölümlerinde özellikle alında, burunda döküntülere neden olabilmektedir. Döküntü ile birlikte gözlerde kaşınma, ağrı, yanma, zonklama, sulanma, ışığa karşı hassasiyet, bulanık görme, gözün içinde, göz kapağının altında yabancı bir madde hissi gibi şikayetlere yol açabilir. Gözlerde tahrişe ve gözün herhangi bir bölümünde şişmeye neden olabilir. Tüm bunlara ek olarak ateş, yorgunluk, titreme ve baş ağrısı ile birlikte seyredebilir. Bazı hastalarda döküntülere neden olmaz. Hastalık sadece gözlerdeki bulgularla ortaya çıkar."
Herhangi bir şikayette hemen uzman bir doktora başvurmak gerektiğini bildiren Baylançiçek, çocukluk döneminde uygulanan suçiçeği aşısının zona hastalığının önlenmesinde de büyük önem taşıdığını aktardı.
Zona virüsüne karşın 50 yaş üstündeki bireylerde doktor önerisi ile uygulanabilen aşının mevcut olduğunu belirten Baylançiçek, "Aşının uygulanabilmesi için kişinin bağışıklık sistemini etkileyen sistemik bir hastalık olmaması gerekir. Aşı virüs bulaşmasını önlemeye yardımcı koruyucu bir tedavidir. Mevcut bir zona hastalığını tedavi etmek amacıyla kullanılamaz. Aşı olmamış, hayatının herhangi bir döneminde suçiçeği geçirmemişseniz suçiçeği veya zona hastalığı olan birisinin yanında bulunmayın. Özellikle hamilelerin daha dikkatli olması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.