Kalp ve damar hastalıkları; koroner kalp hastalıkları, serebrovasküler (beyin-damar) hastalıklar, hipertansiyon, periferik arter (atardamar tıkanıklığı) hastalığı, romatizmal kalp hastalıkları, konjenital (doğuştan)kalp hastalıkları, kalp yetmezliği ve kardiyomiyopatileri (kalp kası hastalıkları) kapsar. Kalp ve damar hastalıklarının gelişiminde; tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik, obezite, sağlıksız beslenme gibi olumsuz davranış tarzları yanında diyabet, hipertansiyon, dislipidemi (kolesterol bozukluğu) gibi hastalıklar yer almaktadır. 2012 yılında tüm dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümlerin yüzde 46,2'si (17,5 milyon) kalp ve damar hastalıkları kaynaklı olmuştur. Bu ölümlerin 7,4 milyonu kalp krizine (iskemik kalp hastalığı) 6,7 milyonu inmeye bağlıdır. Bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı 70 yaş altı ölümlerin yüzde 37'sinden kalp ve damar hastalıkları sorumludur. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin 2030 yılında yaklaşık 22,2 milyon olacağı tahmin edilmektedir.Ülkemizde de buna paralel olarak toplam ölümlerin içinde kalp hastalıklarının payının gittikçe artma eğilimindedir. Türkiye'de her yıl yaklaşık 300.000 kalp krizi ve 125.000 ölüm bu nedenlidir. Oranlar 1989'da yüzde 40 iken, 2014 yılında yüzde 40,4 ile tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almıştır. Türkiye'de akut miyokard enfarktüsü (kalp krizi) öyküsü erkeklerde yüzde 2,3; kadınlarda yüzde 1,1'dir. Koroner kalp hastalığı sıklığı erkeklerde yüzde 3,8; kadınlarda yüzde 2,3'dür.
Koroner kalp hastalıklarına yol açan sağlıksız yaşam alışkanlıkları değiştirilmeli
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde uygulanan her türlü tedavi yöntemi ülkemizde de başarıyla uygulanmaktadır diyen Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Sorun hastalık oluşmadan engellenebilmesinde bulunuyor. Bu amaçla tedavinin yanı sıra öncelikle hastalığı önlemeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Koroner kalp hastalıklarına yol açan sağlıksız beslenme alışkanlıkları, sigara, hareketsiz yaşam gibi olumsuz faktörler değiştirilmelidir. Hastalık oluşumu sonrası ise ilerlemenin durdurulması ve bu amaçla ilaçla tedavi ve girişimsel veya cerrahi yöntemler uygulanmalıdır."
Erken tanı ve tedaviyle bu hastalıkların önemli ölçüde azaltılması mümkün
Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Kalp ve damar hastalıklarının gelişiminde risk faktörleri olarak; sigara-tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik, obezite, sağlıksız beslenme gibi olumsuz davranış tarzları yanında diyabet, hipertansiyon, dislipidemi (kolesterol bozukluğu) gibi hastalıklar ve ailede kalp damar hastalığı bulunması yer almaktadır. Ancak risk faktörleri ile mücadele yanında erken tanı ve zamanında tedaviyle bu hastalıkların önemli ölçüde azaltılması mümkündür." Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın ifadelerine göre sigaranın bırakılması, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite yoksunluğu gibi başlıca risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalığı ve inmeye bağlı erken ölümlerin en az yüzde 70-80 kadarı önlenebilir.
Kronik kalp hastalarının tedavilerini aksatmaları hastalığın seyrini bozabilir uyarısı yapan Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Hastalık tekrar alevlenip, şiddetlenebilir, tekrar hastaneye yatışlar gerekebilir. O nedenle kronik kalp hastalığı olan hastalar evlerinde mevcut ilaçlarını düzenli almaya devam etmeli, verilen diyetlerini de asla aksatmamalıdırlar. Mümkün olduğunca ev içinde egzersizler yapılmalı, kilo alınmamasına da dikkat edilmelidir."
Haftada beş kez 30 dakika süreyle yapılan orta zorlukta aktiviteler, kalp hastalığı ve inme riskini azaltır
Obezite ve özellikle tip II diyabet fiziksel aktivite yetersizliği ile ilişkili hastalıklardır. Bu durum ise koronerkalp hastalığı gelişme riskini büyük oranda artırmaktadır diyen Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Haftada beş kez 30 dakika süreyle yapılan orta zorlukta aktiviteler, kalp hastalığı ve inme riskini azaltır. Günümüzde giderek daha fazla insan, şeker, tuz, doymuş yağ ya da trans yağ içeriği yüksek olan işlenmiş gıdalar tüketmektedir. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, kronik kalp hastalıkları ile doğrudan ilişkilidir. Meyve ve sebzeler açısından zengin olan kalp sağlığı dostu bir beslenme şekli, kalp hastalığı ve inmeden korunmaya yardımcı olur. Tuz tüketimi günde beş gramla sınırlandırılmalı. Porsiyonlar ve tabaklar oransal olarak meyve ve sebzenin et veya karbonhidratlı gıdalardan daha fazla olmalı. Akdeniz tipi diyet dediğimiz zeytinyağı, sebze, meyve, balık ve kuruyemişten zengin besinlerin kalp sağlığına olumu etkilerini gösteren birçok çalışma vardır. Bu ülkemiz insanı için en yararlı beslenme tarzıdır. Sağlıklı beslenme için; işlenmemiş tahıllar, baklagiller, az yağlı süt ürünleri, deniz ürünleri, fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişler soframızda yer almalı,kırmızı et tüketimi ve doymuş yağlar azaltılmalı, zeytinyağı ve diğer sıvı yağlara daha fazla yer verilmeli; şekerli içecekler, şekerli ve unlu hazır besinler ve işlenmiş karbonhidratlardan uzak durulmalıdır."
Tütün içen her iki kişiden birinin, tütünle ilişkili hastalıklar nedeniyle öldüğünün altını çizen Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Tütün ve sigarayı bırakmak ve sigara dumanına pasif maruziyetten korunmak, kalp hastalığı ve inme riskini azaltır. Bu önerileri uygulanması ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmek durumunda kalp hastalığı ve inme yükü önemli oranda azalacaktır. Düzenli sağlık kuruluşuna başvuru; kan basıncı, kolesterol ve glukoz düzeylerinizi, kilonuzu ve vücut kütle indeksinizi (VKİ) önerilen düzeyde tutmak bu açıdan önem arz etmektedir."
Bu hastalıklar nedeniyle her yıl dünya genelinde 17 milyonu aşkın kişinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Aydın: "Bu sayının 2030 yılında 23 milyon olması beklenmektedir. Kalp hastalığı ve inmenin, yaşlıları, erkekleri ve zengin toplumları daha fazla etkilediği yanlış bilinen bir gerçektir. Her ne kadar erkeklerin ve kadınların karşı karşıya oldukları risk ayrı ayrı hesaplanmamış olsa da, kardiyovasküler hastalıklar her iki cinsiyeti de etkiler."
Covid-19 salgını döneminde düzenli ilaç kullanımı ve sağlıklı beslenme önemli
Prof. Dr. Aydın: "Koroner kalp hastalığı ve hipertansiyon hastalarında Covid-19 salgını döneminde düzenli ilaç kullanımı ve sağlıklı beslenme daha önem kazanmaktadır. Kalp-damar hastalarında hastalık daha ağır seyretmekte ve yoğun bakım gereği daha fazla olmaktadır. Ölüm riski kronik kalp hastalığı olanlarda daha yüksek olmaktadır Bu yüzden kronik kalp damar hastalığı, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıkları olan kişilerin hastalığa yakalanmamak için çok daha dikkatli olmaları gerekmektedir."