Bayındır Hastaneleri Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Doç.Dr. Yaman Zorlutuna, “Yaygın olarak 1970 yılların başında gerçekleştirilmeye başlanan bu operasyonlar için yerleşik ve klasik yöntem açık kalp cerrahisidir” dedi.
Açık kalp ameliyatı denildiğinde, yapılan işlem sırasında kalbin ve akciğerlerinin görevinin bir cihaz tarafından üstlenmesinin anlaşılması gerektiği üzerinde duran Zorlutuna, bu amaçla cerrahın kalbe gelen ve kalpten ayrılan damarlar vasıtasıyla hastayı bir cihaza bağladığını söyledi. Zorlutuna, “Bu kalp-akciğer makinasıdır. Bu cihaz kendine gelen toplar damar kanını önce oksijenden zengin hale getirmekte, daha sonra da organlarımızın gereksinimi olan basınçla vücudumuzu pompalamaktadır” şeklinde konuştu.
Kalp-akciğer makinası sayesinde ameliyatı yapan cerrahların önlerinde kansız ve hareketsiz bir ortam bulduğunu ve bu sayede cerrahi işlemleri gerçekleştirebildiklerini ifade eden Zorlutuna, kalp-akciğer makinasının hasta vücudu için yabancı ve organik olmayan (Bağlantı tüpleri, oksijenaratör adı verilen ve kanı oksijenden zengin hale getiren ünite, filtreler gibi) bir çok madde içerdiğini söyledi. “İnsan kanı bu ortamla karşılaştığında savunma mekanizmaları gereği reaksiyon vermektedir” diyen Zorlutuna, açık kalp ameliyatları için kullanılan bu sistemin, fizyolojik olmayan bir ortam yarattığını vurguladı.
Zorlutuna, kalp-akciğer makinasının ilk kullanıldığı yıllar olan 1950’lerden bu yana çok önemli gelişmeler sağlandığını, teknoloji ve bilimin belirtilen sakıncaların bir çoğunu en aza indirdiğini dile getirdi. Zorlutuna şunları kaydetti; “Ancak yine de bazı bilim adamları, kalp ameliyatlarının hiç değilse bir kısmının, bu cihazı kullanmadan yapılabilmesi yönünde çaba harcamışlardır. 1980’li yıllarda, bazı özel teknikler ve aletler kullanılarak koroner bypass ameliyatlarının bir kısmı bu sistem kullanılmadan yapılabilir duruma gelmiştir. Bu şekilde yapılan ameliyatlara çalışan (veya atan) kalpte koroner bypass operasyonu denilmektedir.
Hastalarımızın en fazla sorduğu sorulardan biri de, koroner bypass ameliyatlarının açık kalp olanaklarıyla mı?, yoksa kapalı kalp ameliyatı olarak kabul edilen çalışan kalpte mi? yapılacağıdır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, açık kalp ameliyatları halen kalp cerrahisinin temelini oluşturmaktadır. Bugün için kalp-akciğer makinasının istenmeyen etkileri en aza indirilmiştir. Ancak yine de bazı koroner by-pass ameliyatlarının çalışan kalpte yapılması tercih edilebilmektedir. Bu kararı verebilmek için öncelikle hastanın tıkalı olan damarlarına hareketli bir kalpte erişebilir olması gerekmektedir”
Kalp çalışıyor olsa bile by-pass yapılacak damarın uygun görüş alanında olması ve cerrahın tekniği olumsuz etkileyecek engellerle karşılaşılmaması üzerinde duran Zorlutuna, “Teknik olanaklar oldukça iyi çalışma imkanları sağlamaktadır. Ancak yine de darlık olan damarın anatomik pozisyonu çalışan kalpte operasyon için karar vermede en önemli kriter olmaya devam etmektedir. Şunu asla unutmamamız gerekmektedir. Çalışan kalpte bypass yapma amacıyla, darlık olupta kan götürülmesi gereken damara by-pass yapmaktan ‘erişimeme gerekçesiyle’ vazgeçilmemelidir.
Bir başka önemli konu da, çalışan kalpte ameliyat yapacak cerrahi ekibin deneyimiyle ilgilidir. Çalışan kalpte koroner bypass operasyonu, açık kalp tekniğiyle yapılana göre cerrahi beceriyi daha ön plana çıkaran bir uygulamadır. Bu nedenle çalışan kalpte ameliyat yapacak cerrahların, açık kalp tekniğiyle, çok sayıda operasyon yapmış olması ve cerrahi becerilerini üst düzeye çıkarmış olması beklenir” diye konuştu.
Çalışan kalpte koroner by-pass ameliyatlarının bir başka uygulama endikasyonun ise tıbbi zorunluluklar olduğuna dikkat çeken Zorlutuna, açık kalp ameliyatı sisteminin istenmeyen etkilerini kaldıramayacak kadar yaşlı, düşkün ve başka organları ile ilgili kanser, böbrek yetmezliği gibi önemli hastalıkları olanların çalışan kalpte koroner by-pass için aday olduklarını kaydetti. Zorlutuna, bu tip hastalar için olanakların zorlanarak, hatta yalnızca yaşamsal önemi olan damar veya damarlara by-pass yapılarak, diğer darlıkların göz ardı edilebileceğini söyledi.
Hastaların açık kalp tekniğiyle mi, yoksa çalışan kalpte mi ameliyat edileceğine bir çok faktöre bağlı olarak karar vermek gerektiğini belirten Zorlutuna, “Bunların en önemlileri darlık olan damarın anatomik pozisyonu, hastanın yaşı, genel durumu, ek hastalığının olup olmaması ve en önemlisi cerrahi ekibin konuyla ilgili deneyimidir” dedi.