Kanserde Doğru Bilinen Yanlışlar

Kanser hakkında duyduğumuz pek çok şey var. Peki ya bunlardan hangileri gerçekten doğru? Okan Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Metin Güden, kanseri ve kanserde doğru bilinen yanlışları açıkladı.

"Kanser, insanlığın en eski hastalıklarından biridir. Bir hücrenin kontrolsüz çoğalması ile başlar. Büyüdükçe tarlaya saçılan tohum gibi başka organlarda sıçrar, buralarda yeni koloniler oluşturarak doku ve organ fonksiyonunu bozar. Bu büyüme durdurulamazsa canlının ölümüne sebep olur. 200'ün üzerinde çeşidi vardır. Her bir canlı doku, kanser olabilir. Kanserin oluşması için, hücrenin beyni sayılan DNA'sındaki bazı özel bölgelerinin hasarlanması gerekir. Hücrenin ne zaman çoğalacağına veya çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa, hücrenin istenmeyen kanserleşme süreci başlamış demektir" diyen Okan Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Metin Güden kanser ile ilgili merak edilenleri anlattı.

"İnsanlar Sigara İçmemiş Olsaydı, Kanser Görülme Oranı Yüzde 70 Azalacaktı"

Kanserleşme sürecinde sistem, kendiliğinden bozulabildiği gibi çoğu zaman dış faktörlerden de etkilenir. Bunların başında sigara gelir. Günümüzde yüz kanserin yetmişinden sigara sorumludur. İnsanlar sigara içmemiş olsaydı, kanser görülme oranı yüzde 70 azalacaktı. Kansere etki eden diğer faktörler ise;iyonize yeteneği olan yüksek enerjili ışınlar, enfeksiyonlar, kimyasallar, beslenme, kilo, hormonal yapılardır.

Kanser Görülme Sıklığı, Sanılanın Aksine Artmamaktadır

Kanserin yaygınlığı ve görülme oranındaki değişkenliği ortaya koyan en doğru bilgiler Amerika tarafından verilmektedir. 1975'ten beri düzenli olarak kayıtlar tutulmaktadır. 1975 yılında her yüz bin kişiden 400'ükanser olurken, 2014 yılında bu oran 442,7 ye çıkmıştır. 1975'te her yüz bin kişiden 220'si kanserden ölürken 2014 yılında bu oran 166,1'e düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında 40 yılda yaklaşık kanser görülme oranı yüzde 10 artmıştır. Yani bu son kırk yıl içerisinde çok ciddi sanayileşme olmasına ve kimyasalların insanların yaşamına girmesine rağmen aynı oranda kanser görülmesinde artma olmamıştır. Ancak medikal teknolojinin ve bilgi birikiminin az olduğu ülkelerde kanser hastalarının tedavi başarı oranları düşük olduğundan, hastalar erken ölmektedir. Türkiye'de ise tanı ve tedavide başarı oranı arttığından farkındalık da artmıştır ama sanki kanser hastalığı artıyormuş gibi bir algı oluşmaktadır.

Cep Telefonları, Mikrodalga Fırınlar, Radyo ve TV Sinyalleri Kanser Yapmaz!

İyonize yeteneği olan yüksek enerjili ışınlar, atomun çekirdeğinden veya iç elektron halkalarından parça koparabilirler. Bu durumda atomun yapısını bozarak molekülü değiştirir. Eğer bu işlem hücrenin DNA'sında olursa DNA'ya zarar verir. DNA zarar görürse, hücre onu tamir etmeye çalışır. Tamir edemez ise o bölümün fonksiyonlarını durdurur veya kendi kendisinin ölümüne karar verir ve hücre ölür. Eğer hücrenin ne zaman çoğalacağına veya çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa hücre istemsiz çoğalarak kanser hücresine dönüşür. Bu moleküler yapıyı değiştirecek kadar enerjisi olmayan ışınımların bu yolla kanser yapma yetenekleri yoktur.