Daha çok 30 yaş ve üzerindeki kişilerde görülmesine rağmen, çocukları da etkisi altına alan ve dünyada yetişkinlerin %16'sında olduğu tahmin edilen metabolik sendrom, birbiriyle bağlantılı bir dizi sağlık sorununun etkileşimi sonucunda ortaya çıkıyor.
Bu hastalıklar arasında obezite, tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıkları, karaciğer yağlanması, kronik böbrek hastalığı, onkolojik sorunlar, polikistik over sendromu olabiliyor. Konuyla ilgili görüştüğümüz Anadolu Sağlık Merkezi'nden İç Hastalıkları Uzmanı , hastalığın bilinmeyen yönlerini anlattı.
Metabolik sendromun böbreklerle ilgili olarak yarattığı en yaygın sorun idrara, normalin üzerindeki miktarlarda albümin adlı proteinin sızmaya başlamasıdır. Düşük düzeylerdeki albümin kaçağının, olağan idrar incelemelerinde belirlenmesi mümkün olmadığından, son yıllarda 'mikroalbümin' testi adı verilen idrar testi kullanılmaya başlanılmıştır. Bir kişinin idrarında sürekli olarak mikroalbümin saptanıyorsa o birey kronik böbrek hastası demektir.
Yapılan araştırmalar metabolik sendromu olan bireylerin yaklaşık üçte birinde mikroalbüminüri olduğunu, başka bir ifadeyle de kronik böbrek hastası olduklarını göstermektedir. Mikroalbüminürisi olan bireylerde, önlem alınmazsa böbrek hasarının ilerlemesi sonucu böbrek yetmezliği gelişebilmektedir. Ama asıl sorun metabolik sendrom nedeniyle zaten yükselmiş olan kalp ve damar hastalığı riskinin, mikroalbüminürinin varlığında belirgin bir şekilde artmasıdır.
Bel çevresindeki yağ birikimi sadece derinin altında yağların artması anlamına gelmemektedir. Yağlar karın bölgesindeki bütün iç organlarda birikmektedir. Bu organlardan birisi de karaciğerdir. Biriken yağların oksitlenmesi nedeniyle çevrelerindeki karaciğer hücrelerine zarar vermeleri sonucu ortaya çıkan karaciğer iltihabına (hepatit), yağlı iltihaplanma anlamına gelen 'steatohepatit' adı verilmektedir.
Özellikle son on yıl içinde virüslere (B ve C) bağlı kronik karaciğer hastalıklarının sıklığında belirgin bir azalma yaşanırken, çoğu kez metabolik sendroma eşlik eden steatohepatit oranında adeta bir patlama yaşanmaktadır. Bazı karaciğer uzmanları, bu sorunun önümüzdeki yıllarda en önemli siroz nedeni haline gelmesinden kaygılandıklarını belirtmektedirler.