Hipertansiyon ülkemizde oldukça sık görülen bir hastalık. Yapılan çalışmalara göre; 20 yaş ve üzerindeki erişkinlerinden 5 milyonu erkek ve 6 milyonu kadın olmak üzere 11 milyon hipertansiyon hastası mevcut. Kadınlarda kan basıncı 30'lu yaşlarda erkeklerle aynı düzeyde görülürken, bu değerler 40 yaşından itibaren 4.5/1.5 mm/Hg daha yüksek seyrediyor. Öyle ki menopoz döneminden sonra hipertansiyon kadınlarda erkeklere nazaran yüzde 15 daha fazla görülüyor.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, hipertansiyonun 40 yaşından itibaren kadınlarda daha sık görülmesinin en önemli nedenlerinin obezite ve diyabet olduğuna dikkat çekerek, "Bu sorunların kadınlarda daha yaygın olması, hipertansiyona da zemin hazırlamış oluyor. Özellikle stresli bir yaşam süren, zaman sorunu nedeniyle hazır besinlere yönelerek aşırı yağlı ve kalorili beslenen, işyerinde sürekli masa başında oturarak hareketsiz bir yaşam süren şehirli kadınlar büyük risk altındalar" uyarısında bulunuyor.
Kadınlarda menopozdan sonra hızla yükselen kan basıncının yol açtığı en önemli sorunlardan biri, kalp damar hastalıklarına yol açması. Kan basınca kontrol edilmezse kalp yetmezliği tablosuna bile neden olabiliyor. 50 yaş ve üzeri kadınlarda sadece hipertansiyonu olanlarda 5 yıllık ciddi kalp damar hastalıklarına yakalanma riski yüzde 3 oranında seyrediyor ve bu risk her yıl katlanarak artıyor.
Bu oran, hipertansiyona kolesterol yüksekliği ve sigarada eşlik ettiği takdirde yüzde 18'lere kadar yükseliyor. Hipertansiyon aynı zamanda göz, kalp, beyin ve böbrek gibi pek çok organda geri dönüşümü olmayan hasar bırakabiliyor.