Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Klinik Hekimi Prof. Dr. Dilek Yavuz, hayvanlarda görülen ve zoonoz olarak adlandırılan hastalıkların insanlara iyi pişmemiş, çiğ et veya etin kesildiği yerlerden bulaşabileceğini belirterek, "Bu nedenle kist hidatik, toksoplazma, brusella, tenya, şarbon hatta verem etlerden insanlara geçebilmektedir." dedi.
KIRMIZI ETİ BİR ÖĞÜNDE 200 GRAMDAN FAZLA TÜKETMEYİN
Yavuz, bayram beslenmesine ilişkin yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı'nda şekerli besinlerin yanı sıra, et tüketiminde de önemli bir artış olduğunu ifade etti.
Beslenme düzenindeki farklılaşma sonrasında ciddi sağlık problemlerinin görülebileceğine işaret eden Yavuz, "Kurban Bayramı'nda koyun ve dana eti tüketilmektedir. Kırmızı et protein, yağ ve mineral içeriği yüksek, önemli ve değerli bir besin maddesidir. Ayrıca demir, çinko B12 gibi mineral ve vitaminler bakımından da zengindir. Et, kalorisi yüksek bir besindir. 100 gram kırmızı et yaklaşık 250-300 kalori enerji sağlar. Fazla miktarda tüketilirse kilo alımı kaçınılmazdır." dedi.
UYGUN MİKTARDA KARBONHİDRAT DA TÜKETİN
Yavuz, bir öğünde kişinin kilosuna göre 100-200 gramdan daha fazla et tüketmesinin beslenme dengesini bozacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Etin yanında sebze ve uygun miktarda karbonhidrat tüketilerek dengeli beslenme sağlanabilir. Et düşük miktarlarda yenildiğinde bile hızlı doyurma, uzun süre tok tutma özeliği olan bir besindir. Bu nedenle acıkmadan bayram olmasını bahane ederek, zorlanarak sık öğünler halinde tüketilmemelidir. Ayrıca bayramda et tüketim miktarı ve sıklığı artmakta farklı pişirme yöntemleriyle çok çeşitli yemekler hazırlanmaktadır. Et, hazmı zor bir besindir ve midede uzun süre kalır. Bu nedenle pişirme yöntemleri önemlidir. Et pişirmede en faydalı yöntem haşlama ve ızgaradır. Kurban Bayramında en çok hazırlanan ve ikram edilen yemek et kavurmadır. Kavurma, etin düşük ateşte kızarması ve kendi suyunda pişmesine dayalı bir pişirme yöntemiyle hazırlanır. Kavurma hazırlarken yağsız et tercih edilmelidir."
"ETİN YANMADAN PİŞMESİ KANSER RİSKİ AÇISINDA ÖNEMLİDİR"
Prof. Dr. Yavuz, bayram yemeklerine tereyağı, kuyruk ve iç yağ gibi ek yağ katılmamasını önerdiklerini vurgulayarak, etin içerisindeki yağ ile pişirilmesi gerektiğini söyledi.
Yavuz, "Etin yanmadan pişmesi kanser riski açısında da önemlidir. Çok yüksek ısıda kömürleşerek pişirilmiş veya kızartılmış etlerde kanserojen maddelerin oluşumu artar, besin, mineral kaybı olur. Etler yüksek ısıda ateşe çok yakın olacak şekilde pişirilememelidir. Izgara ve mangalda et pişirilirken, ateşle mesafe, eti yakmayacak, karartmayacak düzeyde olmalıdır." diye konuştu.
Eti yakmamanın yanında iyi pişirmenin de önemli bir nokta olduğuna değinen Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hayvanlarda görülen ve zoonoz olarak adlandırılan hastalıklar insanlara iyi pişmemiş, çiğ et veya etin kesildiği yerlerden bulaşabilmektedir. Bu nedenle kist hidatik, toksoplazma, brusella, tenya, şarbon hatta verem etlerden insanlara geçebilmektedir. Etlerin eldivenle kesilip ayrılması ve etin üzerinde kesildiği yüzeyin sabunlu suyla iyice yıkanarak temizlenmesi gerektiği akılda tutulmalıdır. Özellikle gebelerin çıplak elle, eldiven olmadan ete dokunmaları bulaşıcı hastalıklar açısından çok risklidir."
"BAYRAMDA SINIRSIZ YEMEK, SONRASINDA CİDDİ SORUNLARA SEBEP OLUR"
Prof. Dr. Dilek Yavuz, diyabet, tansiyon, kalp yetmezliği tanısı bulunan kişilerin bayram nedeniyle hastalıklarını unutmamaları gerektiğine dikkati çekerek, "Bir, iki günlük sınırsız yemek bayram sonrası dönemde toparlanması zor sağlık problemlerine yol açabilir." dedi.
Yağlı etlerin doymuş yağ içeriğinin daha yüksek olması nedeniyle, kalp-damar hastalığı, diyabet ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları olanların bayramda bu hususa dikkat ederek, yağsız et tüketmelerini öneren Yavuz, şunları kaydetti: "Bu sağlık sorunları olan kişiler yağsız veya az yağlı etleri tercih etmelerinin yanı sıra, bunu kısıtlı miktarlarda haşlanmış veya ızgara edilmiş şekilde tüketmeliler. Etleri kızartmadan uzak durmalıdırlar. Artan et tüketimi nedeniyle özellikle, karaciğer ve diyabet hastalarının kanda ürik asit düzeyleri yükselebilir. Artmış ürik asit düzeyi özellikle ayak başparmağında şiddetli ağrı, şişlikle kendini belli eden gut hastalığına yol açabilir.
Özetle bayram süresince öğün sayısı artırılmayarak bir öğünde 100-200 gramdan fazla et tüketilmemelidir. Yağsız et kullanarak etler haşlama veya ızgara pişirme yöntemiyle hazırlanmalıdır. Ayrıca etin yanında mutlaka bol sebze ve uygun miktarda bulgur, kepekli makarna, tam buğday undan yapılmış ekmek gibi karbonhidrat içeren besin tüketmekte fayda vardır."
AYRAN VE CACIK TERCİH EDİN
Yavuz, bu dönemde de gazlı içecekler yerine ayran, cacık gibi ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini dile getirerek, şeker ve tatlılardan uzak durularak gelen misafirlere de tatlı yerine kurutulmuş veya kabuklu taze meyve ikram edilmesini önerdi.
Günde 6-7 bardak su tüketilmesini, çaya şeker atılmamasını tavsiye eden Yavuz, bilinen bir kronik hastalığı olanların bayram sürecini beslenme düzenlerini bozmadan, kullanılan ilaçlarını aksatılmadan geçirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.