Endovenöz varis ameliyatları sonrasında varisler nüksedebiliyor. Varislerin tekrarlamasını engellemek amacıyla hastalara geleneksel ve yeni yöntemi birleştirerek bir hibrit tedavi yöntemi uyguladıklarını belirten Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Baran Şimşek, "Geleneksel yöntemde hastaların ameliyat sonrası iyileşme süresi uzun sürüyordu. İleriye dönük varislerin nüksetmesinin yanı sıra yeni tekniği kullandığımız hastalar aynı gün dahi taburcu olabiliyorlar" dedi
.Endovenöz lazer varis ameliyatları sonrasında varislerde tekrarlamalar olabiliyor. Hibrit Varis ameliyatında nükse sebep olan kasıktaki damarlar lokal anestezi altında bağlanıp divize ediliyor, aynı seansta bacaktan gelen ve varise sebep olan vena safena magna isimli yüzeyel toplar damar da embolize ediliyor. Böylelikle varislerin uzun vadede nüksetmesinin önüne geçiliyor. Hibrit varis tedavisi hakkında bilgi veren Medicana International İstanbul Hastanesi'nden Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Baran Şimşek, "Hibrit varis tedavisi geleneksel varis ameliyatı ile ultrason eşliğinde ana damarı embolize ettiğimiz tekniğin birleştirilmiş halidir. Varis ameliyatı kriterlerine ulaşmış tüm hastalara uygulanabilir. Bu tedavideki en büyük amacımız uzun vadede varislerin nüksetmesini engellemektir" ifadelerini kullandı.
"UZUN VADEDE DAHA KESİN BİR TEDAVİ"
Hibrit tedavinin yeni bir yaklaşım olduğunu söyleyen Op. Dr. Şimşek, "Geleneksel varis ameliyatları zaten hem ülkemizde hem de dünyada yıllardır yapılıyor ama ultrason eşliğindeki girişimler 2000'li yılların başlarından beri uygulanmaktadır. Hibrit tedaviye varis ameliyatı sonrasında hastaların varislerinin tekrardan nüksetmesini engellemek amacıyla uygulanan uzun vadede daha kesin bir tedavi diyebiliriz" diye konuştu.
"HASTALARIN HASTANEDE YATIŞ SÜRELERİ KISALDI"
Geleneksel yöntemde hastaların ameliyat sonrası iyileşme sürelerinin uzun sürdüğünü belirten Op. Dr. Şimşek, "Özellikle vena safena magna isimli yüzeyel ana toplar damarı çıkarttığımız "stripping" isimli yöntem sonrası iyileşme süresi uzun sürmekteydi. Daha sonradan çıkan geleneksel dışı yeni yöntemlerde hastaların hastanede yatış süreleri kısaldı ve daha çabuk ayağa kalkmaya başladılar. Esasen bu iki tekniği birleştirmemizdeki temel amaç öncelikli olarak sadece ileriye dönük varislerin tekrarlamasını ve nüksetmesini önlemek. Yeni tekniği de kullandığımız için hastalar aynı gün akşama dahi taburcu olabiliyorlar" ifadelerini kullandı.
Bu tedavinin şu ana kadar rastlanılan bir dezavantajı olmadığını ifade eden Op. Dr. Şimşek, "Hastalar genel anestezi almadıkları için aynı gün içerisinde yürümeye ve günlük hayatına dönmeye başlamakta. Bunun dışında yara iyileşme faktörleri eski yöntemlerden daha farklı değildir yine aynı sürelerde yaralar iyileşmektedir ama hastalar daha erken ayağa kalkmaktadır" dedi.
"AMELİYAT BAŞARISINI YÜZDE YÜZE ÇIKARMAK İÇİN BU YÖNTEMİ DENEDİK"
Bu tedaviyi kendi hastanelerinde yaklaşık 1 yıldır kullandıklarını söyleyen Op. Dr. Şimşek, "Elbette bu yöntemler bizlerin yeni kullandığı yöntemler değil. Kısmi olarak bazen geleneksel varis cerrahisini bazen de ultrason eşliğindeki periferik damar embolizasyon yöntemlerini kullanmaktaydık. Uzun vadede nüksü tamamen engellemek ve ameliyat başarısını yüzde yüze çıkarmak için bu yöntemi denedik" diye konuştu.
"VARİS ÖNEMSENMESİ VE ÜZERİNE DÜŞÜLMESİ GEREKEN BİR HASTALIKTIR"
Varisin bir toplar damar be dolaşım hastalığı olduğunu belirten Op. Dr. Şimşek, "Varis, toplardamarlarımızdaki kapakçıkların yapılarının bozulmasına ikincil olarak gelişir. Özellikle kadınlarda, ayakta çalışılan mesleklerde ve ailesinde varis olan bireylerde genetik olarak aktarıldığı için daha sık görülür. Toplardamarlarda kapakçık yapıları bozulduğu için ayakta durduğumuz süreçlerde kan, ayakta ve bacak bölgesinde göllendiği için şikayetler ortaya çıkmaya başlar. Kendi içerisinde ilerleyici bir hastalıktır. Doğru zamanda doğru müdahaleler yapılmadığı taktirde ileri evrelerinde özellikle bacaklarda ve ayak bilekleri düzeyinde kahverengi renk değişiklikleriyle başlayan devamında ise iyileşmeyen derin yaralar açılmasına ve ülserlerin oluşmadına sebebiyet verir. Bu durum, hastanın hayatını gerek fonksiyonel, gerek sosyal gerekse psikolojik anlamda olumsuz etkiler.Dolayısıyla varis önemsenmesi ve üzerine düşülmesi gereken bir hastalıktır" dedi.
"VARİS OBEZİTEYLE BİRLİKTE DAHA ÇOK ARTIYOR"
Obezitenin çağımızın hastalığı olduğunu ve varisin obeziteyle daha hızlı ilerlediğini söyleyen Op. Dr. Şimşek, "Vücut kitle indeksi 40 ve üzeri olan hastalarda çok daha sık görmekteyiz. Tedavilerde çok ciddi dirençler yaşamaktayız. Varisin Obeziteyle birlikte çok çok daha hızlı seyrettiğini ifade etmek isterim" diye konuştu.
Daha erken evrelerde öncelikli olarak ayakta uzun süre durmakla bacaklarda ve ayaklarda ağrı olabileceğini belirten Op. Dr. Şimşek hastalığın belirtileri hakkında şu bilgileri verdi:
"Şikayetler, ayak ve bacaklarda ağrı ile başlar. Ayak bileklerinde ve ayak üzerinde şişlikle devam eder.Hastalık ilerledikçe şikayetlerin süresi ve düzeyi artar. Ağrı ve şişlik, erken evrelerde 4-5 saat ayakta durmakla oluyorken hastalık ilerledikçe yarım saat, 1 saat ayakta durmakla bu şikayetler oluşmaya başlar. Bacak konforu bozulur. Gece krampları eşlik etmeye başlar. Bu evreler varise mutlaka müdahale edilmesi gereken evrelerdir. Hastalarımıza, öncelikle bacakla ilgili bu tip ağrı, şişlik, kramp şikayetleri varsa mutlaka bir Kalp ve Damar Cerrahisi hekimine muayene olmalarını öneririm. Çünkü varis hastalarının özellikle son 20 yıllık sürecinde, artık daha da genç yaşlarda oluşmaya başladığını kişisel gözlemim olarak söyleyebilirim."