TUĞBA YARDIMCI - Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği (ENFEKDER) Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, virüslerin şeker ve karbonhidratın olduğu ortamlarda daha kolay ürediğini, bu nedenle de gribin karbonhidrat ağırlıklı beslenenlerde daha fazla görüldüğünü ve ağır seyrettiğini söyledi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı da olan Köksal, gribin solunum yoluyla bulaşan bir hastalık olduğunu belirterek, sosyal öpüşme ve tokalaşma gibi davranışların influenza virüsünün bulaşmasına yol açabildiğini belirtti.
Ellerin sık sık yıkanmasını ve hasta olanların işe ya da okula giderken mümkün mertebe maske takmalarını öneren Köksal, ellere değil de bükülen kolun iç kısmına hapşırılmasının, ellerin temiz kalması noktasında az da olsa önlem olabileceğini ifade etti.
Köksal, bulunduğu ortam dolayısıyla ellerini sık yıkama şansı olmayanların, dezenfektan ürünleri kullanabileceklerini dile getirerek, "Grip virüslerinin insanları hastalandırma kapasitesi çok yüksek. Önce solunum yolu hücrelerine tutunur, sonra da hastalık yapıcı maddelerini aktararak solunum yollarında ciddi hastalıklara yol açarlar." dedi.
Özellikle çocuklar, yaşlılar, gebeler, kanser ya da kronik hastalıkları bulunanları etkileyen gribin, halsizlik, yüksek ateş ve boğazda yanma gibi belirtilerinin gözlendiğine işaret eden Köksal, gribin tedavisi olan ve korunulabilen hastalık olduğunu anlattı.
Köksal, bu hastalığın tedavisinde kesinlikle antibiyotik kullanılmaması gerektiğine dikkati çekerek, "Antibiyotiklerin bir etkisi olmadığı gibi ileride gelişebilecek daha ciddi komplikasyonlarda antibiyotiğe karşı direnç gelişmiş olacağı için tedavide tercih edebileceğimiz antibiyotik kalmayacak. İlk 48 saat içinde antiviral ilaçların alınması, hastalığın klinik seyrini ciddi oranda etkilemekte ve iyileştirmektedir." diye konuştu.
"Bağışıklığı güçlendirmenin yolu protein ağırlıklı beslenmeden geçiyor"
Sigara içenlerde hastalığın daha ağır seyrettiğini vurgulayan Köksal, şu değerlendirmede bulundu:
"Sigara içenler hastalığı bulaştırma bakımından en önemli risk gruplarından birini oluşturuyor. Sigara içenlerde solunum yolu enfeksiyonları daha ciddi seyrediyor. Neden? Çünkü sigara, solunum yolundaki koruyucu hücreleri zamanla felç ediyor. İlk başta virüs vücuda girdiği zaman bir sekresyon yani salgı oluyor. Oradaki hücreler, virüsü uzaklaştırmak için daha fazla sekresyon salıyor ve bunu dışarı attırmak istiyor refleks olarak ama sigara içenlerde bu olmadığı için daha ciddi geçebiliyor. Koruyucu hücreler olmadığı için etrafa da bulaştırma açısından potansiyel riskli kişiler haline gelebiliyorlar."
Prof. Dr. Köksal, bağışıklığı güçlendirmenin yolunun protein ağırlıklı beslenmeden geçtiğini söyledi.
Türkiye'de obezitenin giderek arttığının bilimsel kanıtlarla ispatlandığını anımsatan Köksal, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bu hastalar da enfeksiyon açısından risk oluşturuyorlar. Obezite hastalarında gribin daha ağır seyretme ihtimali çok yüksek çünkü bu hastalara baktığınız zaman vücut kitle indekslerinin genişlediğini, kas dokularının azaldığını, vücudun daha çok yağdan ibaret bir hale geldiğini görüyoruz. Böyle olunca vücut zaten dayanıksız ve diyetlerine baktığımız zaman da bu kişilerin daha çok şeker ve karbonhidrat ağırlıklı beslendiklerini görüyoruz. Bunlar bakterilerin, virüslerin arayıp da bulamadıkları ortamlar. Virüsler şeker ve karbonhidratın olduğu ortamlarda daha kolay ürüyorlar. Bu nedenle de grip, karbonhidrat ağırlıklı beslenenlerde daha fazla görülüyor ve ağır seyrediyor."
Sebze ve meyve tüketiminden sağlanacak vitaminler ile alınacak protein desteğinin hastalıklardan korunma bakımından son derece önemli olduğunu belirten Köksal, Türkiye'de her türlü sebze ve meyveye rahatlıkla ulaşılabildiğini ifade etti.
Köksal, bunların beslenmede yer tutmasının son derece önemli olduğuna işaret ederek, "Protein, sadece etten ibaret değildir. Aynı zamanda günde bir tane yumurta yiyerek de protein ihtiyacının büyük bir kısmı karşılanabilir. Biz bu nedenle, 'Hamur yiyene kadar yumurta, peynir yiyin, süt için' diyoruz. Bu şekilde protein ihtiyaçlarını da giderebilirler." dedi.