Görme kayıplarında ilk sıra 'Sarı nokta hastalığı' yer alıyor

Ankara'da Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Hakan Durukan, "Makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) tüm dünyadaki geri dönüşümsüz görme kayıplarının en önemli sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hastalığın ortaya çıkmasında ve seyrinde, yaş ve genetik gibi değiştirilemeyen risk faktörleri önemli bir rol oynuyor" dedi.

Güven Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Ali Hakan Durukan, halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen 'makula dejenerasyonu'nun belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri ile korunma yolları hakkında bilgi verdi. Durukan, "Makula dejenerasyonu, tüm dünyadaki geri dönüşümsüz görme kayıplarının en önemli sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hastalığın ortaya çıkmasında ve seyrinde, yaş ve genetik gibi değiştirilemeyen risk faktörleri önemli bir rol oynuyor. Bununla birlikte, beslenme şekli gibi risk faktörlerinde yapılacak küçük değişiklikler, gözlerimizi makula dejenerasyonuna karşı korumada oldukça etkili sonuçlar verebiliyor. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu, 55 yaş ve üzeri bireyleri etkileyen, gözün makula bölgesinde yaşa bağlı değişiklikler nedeniyle oluşan ve hastaların merkezi görmelerinde hastalığın evresine bağlı olarak ilerleyici bir şekilde azalma ve bozulmaya yol açan dejeneratif bir hastalıktır. Her ne kadar 55 yaş sonrasında daha sıklıkla izlense de daha erken yaşlarda da tespit edilebilmektedir. Bu hastalıkta en belirgin şikayet merkezi görmenin bozulmasıdır. Hastaların bazılarında herhangi bir yakınma yoktur ve hastalık rutin göz muayenesi sırasında tesadüfen tespit edilir" dedi.

'HASTA, DETAYLARI GÖREMEMEKTEDİR'

Prof. Dr. Durukan, hastaların çoğunun merkezi görmeleri bozulana kadar makula dejenerasyonları olduğunu fark etmediklerini belirterek, "Hasta yakında veya uzakta bir objeye, bir kişiye baktığında bu obje veya kişiye ait ince detayları görememekte, obje ya da kişiyi tanıyamamaktadır. Perifer görüş denilen yan görüş ise korunmaktadır. Örneğin; hasta, duvar saatinde saatin rakamlarını görmekte, ancak yelkovan ve akrebi seçememektedir. Diğer şikayetler arasında koyu lekeler görme, renkleri soluk görme, karanlıktan aydınlığa geçişte adaptasyon güçlükleri, okurken kelime ya da harflerin kaybolması, küçük puntolardaki yazıları okumada güçlük ve düz çizgilerde eğrilme, kırıklık veya bükülme sıralanabilir. Bir gözünde hastalık olanlarda gözler arasında objelerin renk ve boyutu farklı görünür. Hastalığın ileri evrelerinde hastanın kendi ihtiyaçlarını gideremeyeceği kadar ciddi görme kayıpları gelişebilmektedir" diye konuştu.

HASTALIK TANISI NASIL KONULUR?

Sarı nokta hastalığı tanısının klinik muayene ve tetkik yöntemleriyle konulduğunu kaydeden Durukan, "Makula bölgesinin muayenesinde göz doktoru, özel bazı mercekler kullanarak bu bölgeyi inceler. Bu işlem öncesinde hastanın göz bebeğinin damlalarla genişletilmesi gerekebilmektedir. 'Amsler Grid' adı verilen kareli kağıt testi uygulanmaktadır. Bu kağıt, hastanın görme alanı içeresindeki bulanık gördüğü veya görmediği alanları fark etmesini ve işaretlemesini sağlamaktadır. Anjiyografi bir diğer teşhis yöntemidir. Bu tetkikte koldaki toplardamarlardan 'flöresein' veya 'indosiyanin' adı verilen bazı boyalar enjekte edilmektedir. Boyalar kan damarları içerisinde hareket ederek göz damarlarına gelirler. Göz damarları içerisinde hareket ederlerken özel kameralarla damarlar görüntülenir. Böylece retina altında ortaya çıkmış anormal damarlar ve bunlara bağlı sızıntı görüntülenmektedir. Günümüzde artık enjeksiyon gerekmeyecek şekilde optik koherens tomografi anjiyografi tetkiki ile de retina ve altındaki anormal damarlanmalar tespit edilebilmektedir. Bir diğer ve çok önemli tanı yöntemi optik koherens tomografidir. Burada tıpkı vücut tomografisi gibi retinanın ince kesitlerde görüntülenebilmekte ve retina ve makulanın detaylı incelemesi yapılabilmektedir" ifadelerini kullandı.

'TEDAVİ EDİLMEZSE CİDDİ GÖRME KAYIPLARINA YOL AÇABİLİR'

Sarı nokta hastalığının yaş ve kuru tip olmak üzere iki tipi bulunduğunu belirten Durukan, sözlerine şöyle devam etti: "Her iki tipinde de ilerleyici bir hastalıktır. Bu nedenle tedavisiz kalan hastalarda yıllar içinde ciddi görme kaybı gelişmesi riski yüksektir. Kuru tip tanısı olanların yaklaşık yüzde 10-15'inde hastalık yaş tipe dönüşebilmektedir. Bu durum çok önemlidir. Kuru tip hastalarının merkezi görmelerinde ani bir azalma olması durumunda hızla göz hekimlerine başvurmaları çok önemlidir. Sarı nokta hastalığında kuru tipte cerrahi tedavinin yeri yoktur. Yaş tipte göz içi ilaç enjeksiyonları birinci basamak tedavi yöntemidir. İlaç enjeksiyonlarına rağmen veya hiç tedavi almadan retina altı ciddi kanama ile gelen hastalarda vitrektomi ameliyatı uygulanmaktadır. Bu ameliyatta retina altındaki kanama çeşitli yöntemlerle gözden uzaklaştırılmaktadır."

HASTALIĞA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER

Durukan, sarı nokta hastalığına karşı alınabilecek kişisel önlemler ile ilgili de, "Makula dejenerasyonunun risk faktörleri arasında yer alan yaş veya aile hikayesini değiştirmeye olanak yoktur. Fakat yaşam şeklinde yapılacak değişiklikler, makula dejenerasyonuna karşı gözlerimizi korumada yararlı olabilir. Sarı nokta hastalığına karşı alınabilecek kişisel önlemler ise, şu şekilde sıralanabilir. Sigarayı bırakmak. İdeal vücut ağırlığına ulaşmak ve bu ağırlığı korumak. Kan basıncı normal düzeylerde tutmak. Ultra viyole (UV) ve mavi ışığı filtre eden gözlükler kullanmak. Direkt güneş ışığından korunmak için özellikle yaz aylarında siperlikli şapka giymek. Periyodik göz muayenesi yaptırmak. Taze sebze meyve tüketmek. Diyette doymuş yağları azaltmak. Düzenli egzersiz yapmak" dedi.

İlgili Sağlık Konuları