Kapalı ameliyat teknikleri o kadar artacak ki açık cerrahi çok çok az yapılacak belki tarih olacak" dedi. AA muhabirine açıklama yapan Şendağ, genel anestezi altında göbek deliğinden ince bir teleskopun karın içine sokularak gerçekleştirilen laparoskopi ameliyatları ile birçok kadın hastalığı ve probleminin doğrudan gözlemlenebildiğini veya cerrahi girişimle iyileştirilebildiğini söyledi.
Halk arasında "kansız" ya da 'kapalı' ameliyat olarak bilinen modern cerrahi yöntemi laparoskopide karın alt bölgesinde açılan 3-5 milimetrelik deliklerden içeri sokulan aletler ile yumurtalık kisti, dış gebelik, miyom, rahmin alınması, rahim sarkması, idrar kaçırma, gebe kalabilirliği artıran tüp cerrahisi ve endometriozun kolayca tedavi edilebildiğini anlatan Şendağ, bu yöntemle uygulanan tedavi sonucunda hastanın daha az ağrı çektiğini, ameliyat izi kalmadığını, hastanede yatış süresinin minimuma indiğini ve enfeksiyon kapma riskinin çok daha az olduğunu kaydetti.
Şendağ, kapalı ameliyatların, hastanın normal hayata dönüş süresini kısalttığını ve yumurtalık kanallarının tıkanarak kısırlık oluşmasına engel olduğunu da vurgulayarak, açık ameliyatla 5-6 haftada iyileşen bir hastanın bu yöntem sayesinde en geç 3-4 gün içinde normal yaşamlarına dönebildiğini dile getirdi. Laparoskopinin bir diğer üstünlüğünün ise karın kesisine bağlı enfeksiyon, yara açılması ve fıtık gibi enfeksiyonlardan sakınılması olduğuna işaret eden Şendağ, ayrıca birçok kadın hastalığının tedavisinde kullanılan kapalı yöntemin, ameliyat sonrası kadınlarda oluşan kısırlık riskini de azalttığını söyledi.
Prof. Dr. Fatih Şendağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Laparoskopi ameliyatını yoğun olarak eğitim ve üniversite hastaneleri yapıyor. Ama Türkiye genelinde bu ameliyatlar çok az. Sağlıklı bir istatistik yok, ama tüm kadın hastalıklarıyla ilgili ameliyatlar içinde laparoskopi ile yapılanların oranının yüzde 5'i geçtiğini sanmıyorum. Avrupa ülkeleri ve Amerika'da bu oran yüzde 30 seviyesinde.
Türkiye'de açık ameliyat yöntemi hala kadın hastalıklarında yaygın olarak kullanılıyor. Oysa laparoskopi yöntemi diğerine göre çok daha avantajlı. Laparoskopi geleceğin ameliyatı. Kapalı ameliyat teknikleri o kadar artacak ki açık cerrahi çok çok az yapılacak, belki tarih olacak."
Türkiye'de şu anda laparoskopik ameliyatlardan kaçınmanın birçok boyutu bulunduğunu anlatan Şendağ, "Bunun eğitim boyutu ve devlet boyutu var, SGK'nın ödemeleri var. Çünkü kapalı ameliyatla ilgili ödemeleri oldukça düşük, performansa dayalı sistem var, bu tür ameliyatlar, performansta çok düşük puanlar" dedi.
Laparoskopik sistemi kurmanın maliyetinin 100-150 bin TL civarında olduğunu, ancak sürekli bakım ve yeni malzeme almayı gerektirdiği için hastanelerin genelde bunu pek tercih etmediğini dile getiren Şendağ, "Kadın sağlığı açısından en iyisi yapılmak isteniyorsa bu yöntem tercih edilmelidir" dedi.
Laparoskopik yöntemin yaygınlaşması için öncelikle asistan eğitiminde laporoskopinin standart olarak konulması gerektiğine işaret eden Şendağ, bazı devlet hastanelerinde inanılmaz pahalı ve önemli cihazlar bulunduğunu, ancak eğitimli personel olmadığı için cihazın atıl bir şekilde durduğunu kaydetti. Prof. Dr. Şendağ, özellikle hekimlerde genç jenerasyonun, kapalı ameliyat yapmak istediğini ifade ederek, Türkiye'de bu konuda tek eğitim merkezinin Ege Üniversitesi içerisinde bulunduğunu, 2008'den beri yılda 3 defa birer aylık 5 kadın doğum uzmanıyla sınırlı eğitim programları yaptıklarını dile getirdi.
Bu eğitimi almak için Türkiye'den hekimlerin Almanya, Fransa, Amerika'ya gittiğini ve binlerce avro harcadığını ifade eden Şendağ, bu eğitim merkezlerinin sayısı artarsa yurt dışına gitmeye de gerek kalmayacağını aktardı. Prof. Dr. Şendağ, dernek olarak teknolojiyi kullanarak internet üzerinde Türkiye'deki tüm kadın doğum uzmanlarına yönelik olarak laparoskopik ameliyatlarla ilgili eğitim yayınları yapmaya başladıklarını kaydederek, "Türkiye genelinde kadın doğum hekim sayısı 6 bin civarında. Tahmini olarak yüzde 10'u laparoskopi yapıyor" şeklinde konuştu.
Şendağ, laparoskopik ameliyatın bir ekip işi olmasından dolayı Ege Üniversitesinde doktorların yanı sıra teknisyen ve hemşire eğitim kursları da düzenlendiğini belirtti. Prof. Dr. Şendağ, "Açık ameliyata her zaman gerek olacaktır, ama açık ameliyatlar bence teknoloji gelişimine göre yavaş yavaş ortadan kalkacaktır.
18-20 yaşındaki bir genç kızın yumurtalık kisti nedeniyle açık ameliyat olmasını biz istemiyoruz. Bir dış gebelik sebebiyle açık ameliyat artık yapılmamalıdır. Kist sebebiyle yapılmamalıdır. En azından bunların artık kapalı ameliyat tekniğiyle yapılabilir olması ve yaygınlaştırılması lazım" diye konuştu.