Fitoterapi, Kronik Hastalıkların Görülme Sıklığıyla Artıyor

Dr. Belkıs Yaşa, Türkiye'de fitoterapiye olan ilginin özellikle kronik hastalıkların görülme sıklığıyla arttığını belirtti. Fitoterapinin tıbbi aromatik bitkilerin kullanımıyla hastalıkların iyileştirilmesinde veya tedavisinde yardımcı olduğunu söyleyen Dr. Yaşa, bitkisel reçetelerin hekimler tarafından hazırlandığını vurguladı. Türkiye'nin zengin bitki çeşitliliğiyle dikkat çektiği ve bu bitkilerin integratif tıp modeliyle hastalara uygun şekilde verildiği ifade edildi. Ancak bazı bitkilerin bazı kişiler tarafından kullanılmaması gerektiği ve dikkat edilmesi gereken prosedürler olduğu da belirtildi. Fitoterapinin dünya genelinde popülerliğinin arttığı ve özellikle kronik hastalıkların görülme sıklığına bağlı olarak fitoterapi arayışlarının arttığı da vurgulandı.

Dr. Belkıs Yaşa, "Özellikle toplumda çok görülen kronik hastalıkların görülme sıklığı fitoterapi arayışlarını artırmaktadır"
KOCAELİ - Fitoterapi, özellikle son dönemlerde vatandaşların kullanmaya başladığı uygulamalar arasında yer alıyor. Türkiye'de de bu tedavi yöntemine sıklıkla başvurulduğunu ve 12 bine yakın tıbbi aromatik bitki çeşitliliğinin olduğunu söyleyen Dr. Belkıs Yaşa, "Özellikle toplumda çok görülen kronik hastalıklar, diyabet, kalp hastalığı ve kronik yorgunluk sendromu gibi bazı hastalıkların görülme sıklığı, fitoterapi arayışlarını artırmaktadır" dedi. Kocaeli'de düzenlenen 12. Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'ne katılan fitoterapi alanı hekimi Dr. Belkıs Yaşa, "Geçmişten Günümüze Fitoterapi" konulu sunum gerçekleştirdi. Fitoterapinin insan hayatındaki yerini ve kullanma amacını anlatan Dr. Yaşa, Türkiye'nin aromatik bitki çeşitliliğindeki zenginliğinden bahsederek, faydalı bitki gibi zehirli bitkilerinde olduğunun altını çizdi. "Bilimsel kayıtlara göre hekim bitkisel reçeteyi hazırlar" Fitoterapinin kullanım amacını anlatan Belkıs Yaşa, "Fitoterapi, tıbbi aromatik bitkilerin sağlık amacıyla hastalıkların iyileştirilmesinde veya tedavisinde yardımcı olarak kullanılır. Veyahut bazı risk faktörlerin hastalıklara dönüşme sürecinde bireylere kendi kişisel özelliklerine uygun şekilde bireysel faktörler göz önünde tutularak kullanılmasıdır. Tıbbi aromatik bitkilerin kökleri, meyveleri, yaprakları, çiçekleri, farklı parçacıkları hastalıklarda kullanılabilir ama bunları yaparken bilimsel kayıtlara göre hekim bitkisel reçeteyi hazırlar" diye konuştu. "Bazı bitkileri asla kullanmayacağımız kişiler vardır" Tıbbi aromatik bitkiler anlamında Türkiye'nin zengin kaynaklara sahip olduğunun altını çizen Belkıs Yaşa, "Anadolu medeniyeti fitoterapi tarihi açısından da çok zengin. Ülkemizde 12 bine yakın tıbbi aromatik bitki çeşitliliği var. Bu bitki çeşitliliğinin yaklaşık 3/1 de endemik bitkiler olarak geçmektedir. Biz tıbbi aromatik bitkileri integratif tıp modeliyle hastalarımıza uygun ölçülerde veriyoruz. Her bitki her hastalıkta kullanılmaz. Bazı bitkileri asla kullanmayacağımız kişiler vardır. Bunların içerisinde özellikle küçük yaş grubu, gebe, emzirme dönemindeki kadınlar kesinlikle dikkat etmesi gereken kişilerdir. Kesinlikle kullanılmaması gereken zehirli bitkilerde vardır. Bu gibi prosedürler çok dikkat edilmesi gereken konulardır" şeklinde konuştu. "Dünya popülasyonunun zaten yüzde 75 ile 80 kısmı fitoterapi ile tedavi görmeye devam ediyor" İnsanların artık tıbbi aromatik bitki tedavisine yöneldiğini söyleyen Yaşa, "Dünyada tıbbi aromatik bitkilere yönelim arttı ama dünya popülasyonunun zaten yüzde 75 ile 80 kısmı fitoterapi ile tedavi görmeye devam ediyor. Özellikle Afrika ülkelerinde, Uzak Doğu'da bu uygulamalar zaten bulunmaktadır. Bu uygulamaların Batı'da da gündeme gelmesinin sebebi tedavilere ek arayışlar olmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle toplumda çok görülen kronik hastalıklar, diyabet, kalp hastalığı, kronik yorgunluk sendromu gibi bazı hastalıkların görülme sıklığına paralel şekilde fitoterapi arayışları artmaktadır" ifadelerini kullandı.