Antalya’da düzenlenen 11. Ulusal Romatoloji Kongresinde, hastaların yaşam kalitesini son derece olumsuz etkileyen romatoid artrit ile ilgili gelişmeler değerlendirildi.
Düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Hamuryudan, romatoid artritle ilgili bilgi verirken hastalığın daha çok kadınlarda görüldüğünü belirtti.
Romatoid artritin iltihaplı romatizmal bir hastalık olduğunu, daha çok eklemleri tuttuğunu ifade eden Prof. Dr. Hamuryudan, "Bu hastalık geldi mi gitmez ve bir ömür boyu sürer. İş gücü kaybı ve sakatlığa yol açar. Türkiye’de binde 36 gibi bir oranda görülüyor. Daha çok 30-50 yaş arasındaki kişileri etkiliyor. Hastalarda yaşam beklentisi 3-18 yıl arasında azalıyor. Hastaların yüzde 50’si 10 yılda çalışamaz hale geliyor" dedi.
Hastalığın eklemlerde ağrı ve şişliğin yanı sıra yorgunluk, özellikle sabahları eklemlerde hareketsizlik ile kendini gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Hamuryudan, "Hastalığı erken dönemde yakalamak çok önemli. Uygun tedavi ile hastalığın belirti ve bulguları düzelir, eklem harabiyeti yavaşlar ve yaşam kalitesi artar" diye konuştu.
Berlin Humboldt Charite Üniversitesi Hastanesi Romatoloji ve Klinik İmmünoloji Bölüm Direktörü Prof. Dr. Gerd Burmester de tedavi edilmediği takdirde hastaların yüzde 50’sinin zamanla iş görmez hale geldiğini belirterek, iyi bir tedavi uygulanması durumunda riskin en aza indirileceğini söyledi.
Romatoid artritin zor ve pahalı bir hastalık olduğunu ifade eden Burmester, "Hasta zamanla giyinemez, kapıyı bile açamaz hale gelebilir. Bu hastalık tüm yaşam boyu sürer, kroniktir" dedi.
Yapılan bir çalışmaya göre, 30’lu yaşların sonunda başlayan hastalığın tanısının ancak üç sene sonra konulabildiğini belirten Burmester, "Hastaların bir kısmı tedaviye rağmen ağrı çekiyor. Hastalık, hastaların yaşamını kontrol altına alıyor" diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı ve Romatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı da romatoid artritin tüm dünyada 0,5 oranında görüldüğünü, bunun ıstırap veren, hatta ölüme yol açabilen bir hastalık olduğunu söyledi. Yazıcı, Türkiye’deki romatolog sayısının yetersizliğine de değinirken, bazı fakültelerde bu bilim dalının gelişmesi için yeterli çabanın gösterilmediği eleştirisini dile getirdi.
Basın toplantısına katılan uzmanlar daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladılar. Prof. Dr. Burmester, romatoid artritin tanısının neden üç yıl sürdüğü yönündeki soru üzerine, hastalık belirtilerinin başlarda az olması nedeniyle hastaların çoğunun doktora gitmediğini, ’kendi kendine geçer’ diye düşündüğünü, hastalığa ilk döneminde tanı koymanın bu nedenle zorlaştığını söyledi.
Hastaların genellikle hastalığı bilmediği için pratisyen hekimlere başvurduğunu, bu hekimlerin de hastalıkla ilgili yeterli bilgisi olmadığı için tanı koyamadığını anlatan Prof. Dr. Burmester, hastaların bazı ülkelerde romatologlara ulaşabilmelerinin zaman aldığını, hastalığın da bu dönemde ilerlediğini belirtti. Burmester, bu nedenle romatoid artritle ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesinin son derece önem taşıdığını söyledi.
Bir başka soru üzerine Burmester, hastalığın enfeksiyonlarla ilişkili olduğunu ortaya koyan henüz bir bulgu olmadığını, ancak bu konuda araştırmaların devam etmesi gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Hamuryudan, hastalığın erken tanısı için dikkat edilmesi gereken unsurlarla ilgili bir soru üzerine, erken teşhis için kanda bazı etkenlerin arandığını, şişlik ve ağrı oluştuğunda ise hastalığın çoktan ortaya çıktığını kaydetti. İlaç tedavisi için hastalığın belirti vermesinin beklendiğini vurgulayan Prof. Dr. Hamuryudan, "Romatoid artrite benzeyen ya da bunu taklit eden hastalıklar var.
Bu nedenle hastalığın kesin teşhisi için üç ay bekleniyor, üç ay içinde geçmezse tedaviye başlanıyor, ancak tedavisi için üç ayın geçirilmemesi lazım" uyarısını dile getirdi.
Prof. Dr. Hamuryudan, Türkiye’de romatolog sayısının yetersizliğine de işaret ederek, "Ülkemizde 200 civarında romatolog bulunuyor. Bunların dağılımı da iyi değil. Hiç romatolog bulunmayan illerimiz var. Bu nedenle hastaların romatologa ulaşması zaman alıyor" ifadesini kullandı.
Vedat Hamuryudan, romatoid artritin sedef hastalığı ile ilişkisinin sorulması üzerine de, sedef hastalarında sıklıkla iltihaplı romatizma
görüldüğünü, ancak sedef artritinde romatoid artritindeki gibi kanda antikorların görülemediğini bildirdi.
Prof. Dr. Hamuryudan bir başka soru üzerine, hastalığın kadınlarda daha sık görülmesinin nedenleri ile ilgili bir bulguya sahip olmadıklarını, ancak hamilelik döneminde romatoid artritin şiddetinin azaldığını, emzirme döneminde ise hastalığın nüksettiğini söyledi. Hamuryudan, doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda da hastalığın az da olsa şiddetinin azaldığını ifade etti.