Doğuştan 'nörojen mesane' hastalığı bulunan 12 yaşındaki Bosna Hersek'li Lana Hasanicevic, idrarını tutamadığı için ailesine bağımlı şekilde yaşıyordu. Aynı zamanda 'kuyruk sokumu tümörü' de bulunan Lana, ülkesinde bir tıp merkezinde gördüğü yanlış tedaviden dolayı hem karnı hem de mesanesinden idrar kaçmaya başlamıştı. Tedavi için Türkiye'ye getirilen Lana, üroloji ve çocuk cerrahisi ekibi tarafından 14 saatlik ameliyata alındı. Böbrekten gelen üreter adlı boruları mesane içine yerleştirilip idrar kaçağı kapatılan Lana'ya, kalın bağırsağından idrarını boşaltmasını sağlayacak bir yol yapıldı. Türk hekimleri tarafından başarıyla gerçekleştirilen tedavi sonucunda Lana, artık ailesine bağlı kalmadan idrarını yapabilecek ve okula gidebilecek.
Nörajen mesane sorunu olan 12 yaşındaki Lana Hasanicevic, mesane sinir sistemindeki bozukluktan dolayı doğduğundan beri idrarını tutamıyordu. Bunun yanında kuyruk sokumu tümörü de olan kız çocuğu, ülkesindeki bir merkezde mesane büyütme ameliyatına alındı. Bu ameliyatta hastaya bağırsağından mesane yapıldı. Ancak hastanın idrar kaçırma sorunu çözülemedi. Bu sebeple hem karnından hem de mesanesinden idrar kaçmaya başladı. Lana, Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi'nde Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Kaan Gökçen ve Çocuk Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Melih Akın tarafından hemen takibe alınarak ameliyat edildi. Böbrekten gelen üreter adlı boruları, mesane içine yerleştirildi. İdrar kaçığı kapatıldı. Kalın bağırsağından idrarını boşaltmasını sağlayacak bir yol yapıldı. Ayrıca önceki merkezdeki gerçekleştirilen ameliyatta, idrarını boşaltması için apandisiti kullanılan Lana'nın o bölgedeki damar yapısı da bozulmuştu. Bu yüzden gerçekleştirilen yeni ameliyatla da boşaltıcı tüp, kalın bağırsaktan yapıldı. Bu sayede Lana, idrar kaçağı olmadan dışarıdan sokulan bir kateter ile idrarını boşaltabilir duruma geldi.
"MULTİDİSİPLİNER ŞEKİLDE ÇALIŞTIK"
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Kaan Gökçen, "Lana bize gelmeden önce birçok ağır ameliyat geçirmişti. Mesanesinin arka kısmında bir nüks kitlesi vardı ve bu çıkartılmıştı. Bu arada da mesanesi zaten oldukça olumsuz etkilenmiş, iyi çalışmayan, küçük, kendi kendini boşaltamayan bir mesaneydi. Bununla ilgili yapılan işlemler vardı. 3-4 kere büyük ameliyat geçirmişti. Ancak bu ameliyatlar maalesef çok iyi gitmemiş ve idrar kaçağı olmuş ve karnından bu idrar yol bularak dışarıya akıyor fistül dediğimiz durumda gelmişti. Ayrıca ciddi bir enfeksiyonu vardı. Sonra hastanemizde bir değerlendirmesini yaptık. Bu değerlendirmeyi yaparken de multidisipliner çalıştık. Çocuk cerrahisinden arkadaşlarımızla da bir durum değerlendirmesi yaptık ve aileye bilgiler verdik. Hemen hızlı bir şekilde bu onarım ameliyatlarını yapamayacağımızı, ağır bir enfeksiyonun olduğunu biraz zamana ihtiyacımız olduğunu belirttik" açıklamasını yaptı.
"TEDAVİ ARAŞTIRMALARINA GEÇEN YILDAN BAŞLADIK"
Doç. Dr. Göçken, "Geçen yıl Haziran ayında ve idrar akışının aşağıya geçmemesi için her iki böbrek kanalından da nefrostomi kateterleri koyarak idrarı dışarıya aldık. Bu şekilde hem aşağıdaki (mesane) bölgesini birazcık dinlendirmek hem de enfeksiyonu toparlamak için bir süre kazandık. Hasta memleketine gitti ancak yakın takipte olduk her zaman. Biz de planlamalarımızı yaptık. Çünkü artık bu ameliyatın iyi olması gerekliydi. Bu yıl Aralık sonu tekrar Türkiye'ye geldi. Planlamalarımızı yaptık ve bütün aşağıdaki nekroza gitmiş olan ölü, enfekte dokuları temizledikten sonra planlanan mesaneyi genişletme, idrar kaçağın onarılması ve karnından yeni bir sonda takabileceği ameliyatı gerçekleştirdik. Ameliyat başarılı geçti. 18 günün sonunda hastamızı taburcu edeceğiz. Lana çok güçlü bir kız" dedi.
"İDRARI TUTMAK SADECE MESANEYLE İLGİLİ BİR PROBLEM DEĞİLDİR"
Doç. Dr. Melih Akın da "Biz Lana'yı çok seviyoruz çünkü çok güçlü ve pozitif enerjili bir hastamız. Onunla zor süreçler geçirdik ve şu anda çok iyi bir noktaya geldik. Lana'nın en önemli problemi idrar tutamaması. Bu da tahmin edebilirsiniz ki çok iyi bir durum değil. Hiçbir çocuğun hatta erişkinlerin kabul edeceği bir durum değildir. Aslında her çocuk altına idrar kaçırarak doğar ama yüzde 99'ı zaman içerisinde olgunlaşır. Ama bazı hastalıklarda mesela spina bifida hastalıklarında, mesane çıkış yolu tıkanıklığı hastalarında, kuyruk sokumu ya da sinir sisteminde, beyinde herhangi bir hastalığı olan hastalarda idrar kaçırma ve tutamama ile ilgili problemler olabilir. Çünkü idrarın tutulması sadece mesaneyi ilgilendiren bir durum değildir. Bu sistemlerin hepsinin sağlam olması gerekir. Hastamız, kuyruk sokumunda teratomdediğimiz bir kitle nedeniyle yenidoğan döneminde ameliyat edilmiş. Sonra kitlesi nüksetmiş, büyümüş ve ülkemizde tekrar ameliyat olmuş. Gerek bu tümörden dolayı, gerekse geçirdiği cerrahilerden dolayı bu bölgeye gelen sinirlerde problem oluşmuş. Nörojenik mesanelerin en önemli özelliği bir doldur-biriktir- boşalt şeklinde çalışamaması ve altının sürekli ıslak ve bezli kalması durumudur. Lana'da da bu vardı" açıklamasını yaptı.
"HASTAMIZIN İLERİDE ÇOCUĞU OLABİLECEK"
Doç. Dr. Akın sözlerine şöyle devam etti:
"Hastayı ameliyata aldığımızda böbrekten gelen idrarı taşıyan üreteri mesane içerisine tekrar yerleştirdik. Mesanedeki kaçakları önledik. Mesanesine daha önceden yapılan bağırsak yamasını düzenledik. Ardından en önemli problemimiz, hastanın yeni yapılan bu mesaneden idrarını boşaltabileceği bir kanal yapmaktı. Genelde apendis bu amaçla kullanılır ama apandis önceki ameliyatta kullanılmış ve muhtemelen kanlaması bozulmuş, özelliğini kaybetmişti. Apandisi kullanmadık. Bu sebeple önce ince bağırsağı kullandık ama ince bağırsak daha önce de kullanıldığı için işimiz çok kolay olmadı ve kullanmadık. Hastamıza "Kalın bağırsaktan yaptığımız kanal" ile şu anda idrarını boşaltabilecek bir seviyeye getirdik. Hastamızın artık fistülü yok, geniş bir mesanesi var ve yeni yapılan idrar boşaltma yolunu kullanıyor ve artık altı her zaman kuru, bez ihtiyacı yok. Artık annesi ve kendisi mesaneden idrarını rahatlıkla boşaltabiliyor. Hatta dün günlük kıyafetleri ile hastane çevresinde dolaşmaya çıktı. Bu da bizim için sevindirici bir haber. Çünkü bu ameliyatların en önemli boyutu da sosyal boyuttu. Yani çocuğu artık topluma kazandırabilecek bir duruma geleceğiz. Artık kızımız pantolon ya da etek giyebilecek. Okula gidebilecek. İleride çocuğu olmasında da bir problem olmayacak."
"ARTIK ARKADAŞLARIMLA GEZİYE GİDİP SPOR YAPABİLECEĞİM"
Doğuştan tümörlü bir şekilde dünyaya geldiğini belirten Lana duygularını, "İstanbul'a gelene kadar hiçbir zaman dışarda, okulda kendi hayatımı yalnız başıma idame ettiremedim. Çocukluk dönemim bu zamana kadar çok ağır geçti, çok zor şeyler yaşadım. Hiçbir okul gezisine arkadaşlarımla katılamadım. Çok ağır ameliyatlar geçirdim ama şu anda kendimi çok güçlü ve mutlu hissediyorum. Bundan sonra arkadaşlarımla olan ortamıma yalnız başıma katılabileceğim. Hiçbir zaman mutlu bir çocuk değildim ama artık hayallerimi gerçekleştirebileceğim. Bundan sonra spor da yapabileceğim. Buradaki doktorlarıma, hemşirelerime teşekkür ediyorum" şeklinde ifade etti.
- İstanbul