Çocukların Ağız ve Diş Sağlığında Engelleri Kaldırın!

Diş hekimliğinde uygulanan tedavilere bağlı olarak gelişen korku ve endişenin azaltılması adına uygulanan sedasyon yöntemi hakkında bilinmesi gerekenleri Yrd. Doç Dr. Barış Karabulut anlattı.


Sedasyon diş tedavileri arasında önemli bir yere sahip.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun yaptığı araştırmaya göre Türkiye nüfusunun %12.29'unun fiziksel veya zihinsel engelli bireylerden oluştuğunu belirten Yrd. Doç Dr. Barış Karabulut, özellikle engelli bireylerin diş tedavisinde sedasyonun öneminin büyük olduğunun altını çizdi. Sağlıklı bireylerin yüzde 85-90'ında ağız ve diş sağlığı sorunları yaşanırken, bu oranın engellilerde neredeyse yüzde 100'e yakın olduğunu sözlerine ekledi.

SEDASYON ENGELLİ BİREYLERİN DİŞ TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ

Sedasyonun, diş tedavileri esnasında korku ve endişesi artan, uzun süreli tedavilerini tek seansta bitirmek isteyen ve en önemlisi fiziksel veya zihinsel engelli bireylerde tedaviye olanak sağlayan bir işlem olduğunu belirten Dentakademi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nden Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği) Uzmanı Yrd. Doç Dr. Barış Karabulut, sedasyon ile diş hekimliği pratiğinde bulunan tüm tedavileri uygulama olanaklarının bulunmakta olduğunu belirtti.

Sedasyonun özellikle hangi durumlarda gerekli olduğuyla ilgili ise Yrd. Doç Dr. Barış Karabulut, sözlerine şöyle devam etti; "Sedasyon özellikle engelli bireylerde, diş hekimi korkusu, öğürme refleksi olan veya uzun süreli tedavilerini tek seansta bitirmek isteyen hastalarda rahatlıkla uygulanabilir. Uygulama esnasında herhangi bir zorluk bulunmamaktadır. Tecrübeli bir anestezi uzmanı ve tam donanımlı bir ameliyathane ortamında son derece güvenilir bir yöntemdir. Tedavi süresiyle ilgili bir kısıtlama bulunmamakla birlikte uzun süreli işlemlerde ikinci bir sedasyon randevusu gerekli olabilir.

SEDASYON HANGİ YAŞTAKİ ÇOCUKLARA UYGULANMAKTA?

Sedasyon her yaştan engelli bireylere uygulanabilirken, herhangi bir engeli olmayan küçük yaştaki çocuklarda (2-9) daha çok tercih edilmektedir. Bununla birlikte daha büyük yaş gruplarında uzun süreli veya ağrılı cerrahi işlemlerin uygulanmasında, korku ve endişesi bulunan ve tedavi olmayı kabul etmeyen çocuklarda, öğürme ve kusma refleksi olan bireylerde de tercih edilen bir yöntemdir.

SEDASYON SAYESİNDE DİŞ HEKİMİ İLE İLGİLİ KÖTÜ HATIRALAR OLUŞMAMAKTADIR

Sedasyon uygulamasının en önemli avantajı hastanın hiçbir ağrı duymamasıdır. Ayrıca hastada herhangi bir kötü hatıra oluşmamaktadır. Uygulanmakta olan özel yöntemle hastalarımız çok kısa sürede uyanmakta ve taburcu olmaktadırlar. Hekime ideal şartlar altında çalışma fırsatı sağlayan sedasyon yöntemiyle yapılan tedavilerin etkinliği ve ömrü artmaktadır. Sedasyon sonrasında hastalarda herhangi bir olumsuzluk gözlenmemektedir. Bunun en önemli sebebi hastalarımızın ilacı damar yolundan değil, hava yoluyla almalarıdır. Bu sayede ilaç etkisini çabuk göstermekte ve işlem bittiğinde de etkisi çabuk kaybolmaktadır" dedi.

Sedasyon sayesinde engelli hastaların pek çoğunun diş hekimine giderek ağız ve diş tedavilerini kolayca yaptırabildiklerini ve Türkiye'de fiziksel veya zihinsel engelliler tarafından sedasyonun önemine değinen Karabulut, "Sedasyon yapılmayan engelli hastaların pek çoğu diş hekimi koltuğuna dahi oturamamakta veya tedavi esnasında hekimin komutlarına cevap verememektedir. Tedavi yaptırabilen kısıtlı sayıdaki engelli hastalarımızda ise tedaviyi çok kısa tutmak gerekmektedir. Hastanın ağzını sürekli açık tutamaması nedeniyle yapılan tedavilerin etkinliği de azalmaktadır. Bu sebeplerle tedavi süreleri çok uzamakta ve özellikle engelli hastaların aileleri için son derece yıpratıcı bir süreçle karşılaşılmaktadır."

DİŞ HEKİMİ KORKUSUNDA EMPATİ YAPMAK GEREKİYOR

Diş hekimi korkusunun toplumumuzda son derece yaygın bir korku olduğunu açıklayan Karabulut, bu korkunun temel sebeplerinin ise bilinmeyene karşı olan korku (özellikle küçük çocuklarda), geçmiş kötü tecrübelere bağlı korkular ve kullanılan cihazlara bağlı gelişen korkular olduğunu söyledi. Bu noktada ise korkuyu ortadan kaldıracak olan temel unsurun hastanın korkusunun sebebini öğrenmek ve bu sebebe yönelik yaklaşımlar sergilemek olacağının altını çizdi. Hastaların korku ve endişe duygularını anlayışla karşılamanın,empati yapmanın son derece önemli olduğunu belirttti.