Bu 3 Belirti Varsa Aslında Uyumuyorsunuz

Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Mehmet Parlak, uyku apnesinin nedenlerini ve tedavisini anlattı.

Uyku, ortalama yaşam süremizin üçte birini oluşturuyor. Yeterli ve düzenli uyku, ruh ve beden sağlığı için çok önemli. Yeteri kadar uyumama ya da uyku düzenindeki bozukluklar; beyin fonksiyonlarından bağışıklık sistemine, kalp sağlığından kan şekeri düzeyine kadar vücudu her açıdan olumsuz etkiliyor. Uyku bozukluklarının en önemli nedenlerinden biri olan "apne" yani uykuda solunum durması sorunu tedavi edilmediğinde, yaşam kalitesini ve süresini düşüren önemli hastalıklara zemin hazırlıyor.

UYKUYU KABUSA ÇEVİREN 3 NEDEN…

İnsanların yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli faktörler arasında uyku da bulunmaktadır. Horlama, solunum durması ve yorgunluk gibi belirtiler söz konusu ise kişinin kaliteli bir uyku düzeninin bulunduğu söylenemez. Boğazdaki kasların, havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesiyle ortaya çıkan uyku apnesi) yaşam kalitesini düşürerek ve kişinin hayatını olumsuz etkilemektedir. Erkeklerin %50'si, kadınların %25'i ve çocukların %10'nunda görülen uyku apnesi, çoğu zaman teşhis edilemediği için birçok sağlık sorununa da neden olmaktadır.

GÜRÜLTÜLÜ UYKU

Kişinin uyku halinde horlamasının kısa aralıklarla kesilmesi ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlaması, uyku apnesinin en önemli belirtisidir. Kişi, çoğu zaman horladığının ve nefesinin kesildiğinin farkına varamaz. Bu gürültülü süreç, aynı evde yaşayanları rahatsız edecek boyuta gelebilir.

SOLUNUM DURMASI VE SIK UYANMA

Gece uykuda oluşan solunum durmaları, uyku kalitesini olumsuz etkiler. Derin bir uyku halinin oluşmasını ve vücudun dinlenme olanağı sağlamasını engelleyen bu durum, uykunun da sürekli bölünmesine yol açar. Geceleri boğulma hissiyle sık uyanmalar, terleme ve sık idrara çıkma söz konusu olduğunda, uyku apnesi akla gelmelidir.

GÜNDÜZLERİ AYAKTA UYUMA HALİ

Sabahları ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrısı, yorgun kalkma ve gün boyu süren yorgunluk uyku apnesinden kaynaklanabilir. Gün içerisinde ise uyku hali devam edebilmekte ve kişinin ayakta uyuklaması çok sık rastlanan bir duruma dönüşebilmektedir.

HASTANIN VE TÜM TOPLUMUN YAŞAMINI ETKİLİYOR

Uyku apnesinin varlığına işaret eden nedenler teşhis edilip kontrol altına alınmadığında; yorgunluk ve aşırı uyku hali dışında, dikkat eksikliği, depresyon, hafıza ve öğrenme problemleri oluşabilir. Yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme, cinsel fonksiyon bozukluğu ve erken ölüme yol açabilir. Hastanın iş, okul ve özel yaşam olumsuz etkilenebilir. İş ve trafik kazalarına yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında görülme sıklığı toplumda %1-4 arasında olan uyku apnesi, aslında hastaların çevresindeki kişileri de ilgilendirmektedir. Özellikle uzun yol şoförlerinin teşhis edilemeyen uyku apnesi, olası bir kazada ciddi kayıplara neden olabilmektedir. Kazaların 3'te 1'inin uyku apnesiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığı bilinmektedir.

KISA VE KALIN BOYUN YAPISINA SAHİP KİŞİLER RİSK ALTINDA

Erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülen bu hastalığa; diyabet, tiroit bezi ve kalp-damar rahatsızlıkları eşlik edebilir. Uyku apnesi kısa ve kalın boyunlu kişilerde daha sık görülen bir hastalıktır. Genetik faktörlere bağlı olarak çene ve boğaz yapısı nedeniyle zayıf kişilerde bile uyku apnesine rastlanmaktadır. Yaş ilerledikçe uyku apnesinin görülme sıklığı da artar.

HASTAYA ÖZEL TEDAVİ

Uyku apnesinin etkisini azaltabilmek için risk faktörleri arasında yer alan aşırı kilonun kontrol altına alınması gerekir. Ayrıca solunum yollarını olumsuz etkileyen sigara ve alkol tüketimi sonlandırılmalıdır. Uyku testi ise hastalığın teşhisi ve tedavisinde önemli bir aşamadır. Test, bir gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedilmesiyle yapılmaktadır. Uyku sırasında beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama, kalp hızı, bacak hareketleri ve oksijen seviyeleri ölçülmektedir. Bu işlem sonucunda uyku apnesinin söz konusu olup olmadığı ve eğer varsa, ne derece şiddetli olduğu ortaya çıkar. Tedavi de hastaya özel bir şekilde planlanmalıdır.

İlgili Sağlık Konuları