Örneğin stafilokokla karşılaştığında (sivilceye sebep olan, sık görülen ve hızlı büyüyen bir bakteri) vücudunuz onu, bir bekçinin güvenlik kamerasında davetsiz bir misafiri fark etmesi gibi, yabancı bir madde olarak algılar.
Davetsiz misafir tespit edildiğinde, makrofaj denen bir tür beyaz kan hücresi bakteriyi bulur, yutar ve sindirir. Farz edelim ki başka davetsiz misafirler de var, makrofaj telsizle yardım çağırır. Mesaj “ imdat, yardım edin, davetsiz misafir, burun ucunda sivilce oluşuyor, parti yarın gece” anlamına gelen acil yardım çağrısıdır. Diğer hücreler hemen kan akışı ile bölgeye ulaşırlar. (Bu yüzden yara kabukları kırmızıdır – yani bölgeye fazladan kan arzı olur.)
Aynı zamanda makrofaj yabancı hücre ile ilgili bilgileri bağışıklık sisteminin daha sonra hatırlayabilmesi için kayıt eder.
Destekleyici bağışıklık sistemi hücreleri enfeksiyon sahnesine ulaştıklarında zararlı bakteriyi yok etmeleri için gerekli şifreyi belirlerler. Bağışıklık hücreleri farklı şekillerde saldırırlar. ”T” Hücreleri doğrudan bakteriye saldırıp, sindirirken “B” hücreleri bir kurşun gibi hareket eden ve bakterinin dış yüzeyini parçalayan immünoglobulini oluştururlar.
Sonuçta, savaş bakteriyi yok eder, ama geride “T ve B” hücrelerinden oluşan bir havuz dolusu atık kalır. (Bu atık maddeye apoptosis denir- bu hücreler sadece kendilerini imha ederler, sağlıklı hücrelere zarar vermezler.
Savaşa katılan ekstra kan hücrelerinin atıkları kırmızılık, beyaz kan hücreleri ise iltihap olarak derinin altında toplanarak baskı oluştururlar. Atık maddeler sivilce halinde bir volkan gibi yüzeye çıkarlar.
Dr. Mehmet Öz