Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği CETAD, ‘Türk Medyasının Cinselliğe ve Cinsel Sağlığa Yaklaşımı’ konulu bir araştırma yaptı. Namus cinayetlerinden, cinsel mutluluğun önündeki engellere kadar pek çok konuda gazetecilerin bakış açısını yansıtan araştırmadan ilginç sonuçlar çıktı.
Gazetecilerin büyük kısmı cinselliği ‘aşk’la ilişkilendiriyor, ‘seks’ ikinci sıraya yerleşiyor ve her 4 erkek gazeteciden biri ilk cinsel deneyimin her iki cins için de evlilikte gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyor.
Her beş gazeteciden biri namus ve töre iddiasıyla işlenen cinayetlerin ülkemizin gelenekleri çerçevesinde anlaşılabilir ve kabul edilebilir olduğu görüşünde.
Araştırmayı NTVMSNBC’ye değerlendiren Doç. Dr. Cem İncesu, “2006’da yaptığımız araştırmada töre cinayetlerini kamuoyuna sormuştuk, o zaman da beş kişiden biri, “töre ve namus cinayetlerini anlayışla karşılayabilirim” demişti. Aynı oran medyada da çıktı. Beni en çok şaşırtan sonuç bu oldu” dedi.
Araştırmayı kamuoyunu etkilemede önemli bir güce sahip olan medyanın, cinsellik konusunda toplumdan farkını ortaya koymak amacıyla yaptıklarını belirten ve gazetecilerin temel tutum ve algı olarak toplumdan çok da farklı düşünmediklerini söyleyen CETAD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cem İncesu, 146 gazeteci ile yapılan araştırmanın töre ve namus cinayetleriyle ilgili olan sonuçlarını NTVMSNBC için 2006 yılında kamuoyuyla yapılan ‘Üreme ve Cinsel Sağlık Araştırması’nın sonuçlarıyla karşılaştırdı ve şu tespitlerde bulundu.
Genel olarak kızlık zarı, bekaret ve namus gibi kavramlarda özellikle erkek medya mensuplarında tutucu bir değer yargı sistemi olduğu belirgin şekilde ön plana çıkıyor. 2006’daki araştırmada namus ve töre cinayetlerini kamuoyuna sormuştuk, toplumun beşte biri, “Bu tür iddialarla işlenen cinayetleri anlayışla karşılayabilir ve kabul edilebilirim” demişti. Aynı oran medyada da çıktı. Beş gazeteciden biri yani araştırmaya katılanların yüzde 20’si aynı düşüncede.
Toplumla büyük oranda benzerlik var. Tabi sonuçta gazeteciler de bu toplumun bir parçası. Buradaki ilginç nokta, konunun mağduru konumunda olan kadın medya mensuplarında bu oranın yüzde 16 olması. Yani bu düşünce sadece erkeklere özgü değil.