Anne Adayları Dikkat!

Türkiye'de yapılan bir araştırmanın bulguları, demir eksikliği anemisinin altından ciddi hastalıklar çıkabileceğini gösterdi. Rakamlara göre, özellikle hamile kadınlarda risk oldukça yüksek.

Demir eksikliği, tüm dünyada en sık karşılaşılan kansızlık nedeni. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tahminlerine göre Türkiye’de okul öncesi çocuklarda kansızlık yüzde 32.6, hamile kadınlarda yüzde 40.2, hamile olmayan doğurgan çağdaki kadınlarda yüzde 26.3 oranında. Bu durum bize şunu gösteriyor; okul öncesi çocuklarda ve hamile olmayan doğurgan çağdaki kadınlarda orta, hamile kadınlarda ise ciddi düzeyde bir halk sağlığı problemi söz konusu. Diyetle alınan demirin vücudun ihtiyacını karşılamadığı her durumda demir eksikliği görülüyor. Bu nedenle demir ihtiyacının yüksek olduğu çocuklar ve menopoz öncesi (premenopozal) kadınlar en riskli gruplar olarak karşımıza çıkıyor. Premenopozal kadınlarda en sık demir eksikliği anemisi (DEA) nedeni adet kanaması (menstruasyon) olan kan kaybıyken, erişkin erkek ve menopoz sonrası (postmenopozal) kadınlarda en sık neden mide veya bağırsaklardan kaynaklanan kan kaybıdır. DEA’nın atlanmaması gereken en önemli nedenleri kalın bağırsak kanseri, mide kanseri ve çölyak hastalığıdır.

İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu ve Dr. Ayşe Salihoğlu, DEA olan 200 erişkin hastanın irdelendiği araştırmanın ilk sonuçlarını dergimize açıkladılar. Çalışmadan elde edilen ilk veriler, ülkemizde DEA sebepleri ve bu hasta grubunun özellikleri hakkında şimdiden önemli ipuçları veriyor.

İşte İlk Sonuçlar

  • Hastaların %20.5’inde demirden fakir besinlerin tüketildiği, bu insanların çok az kırmızı et yediği ortaya çıktı. Diyetle yetersiz demir alımı özellikle her ay demir kaybı olan menopoz öncesi kadınlarda kansızlığın gelişmesinde önem taşıyor.
  • Hastaların %22’sinde DEA’nın çarpıcı bir semptomu olan besin olmayan şeylere karşı duyulan takıntılı yeme arzusu (pika) saptandı. Çalışma grubundaki hastaların en çok tükettiği maddeler toprak, kahve telvesi, kireç ve buz oldu.
  • Doğurgan çağdaki kadınların yüzde 55’inde adet kanamasının çokluğunun kansızlık nedeni olduğu görüldü. Rahim içi araç (RİA) kullanımının adet kanamasını artırdığı biliniyor. RİA kullanmakta olan hastaların 2/3’ünde aşırı adet kanaması söz konusuydu.
  • Menopoz öncesi kadın hasta grubunda hastaların yüzde 16’sının gebelik sayısının ≥5 olduğu görüldü. Bu grupta hastaların yüzde 40’ında düşük veya kürtaj hikâyesi vardı. Bir gebelikte 700 mg kadar demir kaybı olduğu göz önünde bulundurulursa gebelik sayısı artışı, kürtaj ve düşük hikâyesinin demir eksikliğini açıklamada ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir.
  • Ağrı, ateş ve iltihaplanmayı (inflamasyon) azaltan bazı ilaçların, sindirim sisteminde tahriş ve kanamalara yol açabileceğinden önemli bir DEA nedeni. Çalışmaya katılan hastaların yaklaşık yarısında bu tür ilaçların kullanıldığı saptandı.
  • Çalışmadaki hastaların yüzde 10.4’ünde ağız içi ve dilde değişiklikler, yüzde 29.3’ünde dudak köşesinde çatlamalar, yüzde 50’sinde ise tırnak değişiklikleri olduğu saptandı. Uzun süreli demir eksikliği olan insanlarda özellikle ağız içi, dil, dudaklar ve tırnaklarda yapısal değişiklikler görülebiliyor.
  • Mideye yerleşen bir bakteri olan helikobakter pilorinin (HP) enfeksiyonu DEA nedeni olabilir ve açıklanamayan DEA olgularında tedavi edilmesi önerilir. Çalışmaya katılan 37 hastada HP enfeksiyonuna bağlı gastrit tespit edildi. Üç hasta iltihabi bağırsak hastalığı tanısı alırken beş hastada DEA nedeninin kanser olduğu görüldü. Bu hastaların dördü kalın bağırsak, biri mide kanseriydi. Menopoz öncesi kadın hasta grubunda kanser vakası saptanmadı.
  • Dört hasta çölyak tanısı aldı (Çölyak: Buğdaydaki gluten veya bununla ilişkili çavdar ve arpa proteinlerinin yenmesiyle ince bağırsakta iltihabi hasar oluşumu ve buna bağlı olarak emilim bozukluğu gelişmesiyle karakterize olan bir rahatsızlık). Erişkinlerde en çok DEA ile ortaya çıktığı biliniyor. Kansızlık açısından tetkik edilen her hastada çölyak hastalığının da akla gelmesi ve araştırılması gerekiyor
  • Bazı yayınlar, gaitada mikroskobik boyuttaki kan kayıplarını tespit etmede kullanılan gaitada gizli kan testinin (GGK) DEA’yı araştırmada çok işe yaramadığını söylüyor. Oysa araştırma kapsamında GGK testi dokuz hastada pozitif saptandı. Bu hastalardan biri daha sonra kolon kanseri tanısı aldı. GGK testi dört hastada kalın bağırsaklara ait lezyonları öngördü.
  • Kan bağışında bulunacak insanların bağış yapmaya uygun olup olmadıklarına karar verilirken vücudun demir durumu değerlendirilmez. Bu nedenle demir eksikliği olan ancak henüz anemi gelişmemiş hastalarda kan verme DEA nedeni olabilir. Bu durum özellikle demir depolarının sınırda olduğu premenopozal kadın hastalarda söz konusudur. Bu çalışmada dört hastada DEA nedeninin kan vermeleri olduğu düşünüldü. Dört hasta da premenopozal kadın hastalardı.

Dr. Ayşe Salihoğlu, DEA’nın tedavisinden önce nedeninin araştırılmasının daha önemli olduğunun ve bu sık karşılaşılan durumun altından ciddi hastalıklar çıkabileceğinin unutulmaması gerektiğini vurguluyor.

Herkese Sağlık Dergisi

İlgili Sağlık Konuları