Peki son alınan kararlar, bu tıbbi bilgiler ve kaygılar açısıdan bakılırsa 65 yaş üstünü korumak için yerinde kararlar mı?
Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu, saat kısıtlaması kararına olumlu bakmayanlardan:
"Yaşlılar zaten günlük yaşamlarında kontrollüler, dikkatliler. En azından benim Ankara için gözlemim bu yönde. Türkiye'nin geneli içinse bir şey söyleyemem.
"Bu kişiler aşı olmuşlarsa, kurallara da dikkat edecek olgunlukta ve akılda insanlar olduklarından; maskelerine ve mesafelerine dikkat ederek dışarı çıkmalarına engel bir durum yok diye düşünüyorum.
"70 yaş üstünü düşünürseniz; onlar zaten hava almak için vesaire için dışarı çıkacak. İşyeri olanların zaten gidip çalışmalarına izin var. O zaman diğer kalanlar da aşılarını da oldukları için bir tek maske ve mesafeye dikkat ederek günlük işlerini yapmak için dışarı çıkabilirler. Ama buradan şu anlaşılmasın; bütün günlerini dışarıda geçirsinler anlamında söylemiyorum."
Prof. Dr. Eyüboğlu, toplu taşıma kısıtlamasına ise olumlu yaklaşıyor ve bunu, "Ben ona katılıyorum çünkü toplu taşımada hiçbir şekilde yoğunluğun azaltılmadığını duyuyorum" diyerek açıkladıktan sonra "Tamam, toplu taşıma kullanmasınlar ama yürüme mesafesinde olan yerlere gidebilirler" diye ekleme yapıyor.
Yaşlılar için hangi kararlar, nasıl alınmalı?
BBC Türkçe'nin kısıtlama kararıyla ilgili görüştüğü, 65 yaş üzeri iki emekli, "bu süreçte kendilerinin günah keçisi gibi görüldüğünü, gençler tarafından da gündelik hayatta kendilerine suçlu gibi davranıldığını" söylüyor.
65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Salur, yaşa dayalı kararların, bu kesimde dışlanmışlık hissi yarattığını belirtiyor.
Bunu açarken, öncelikle, yaşlıların ilk aşılanan ekipte yer almasının çok önemli olduğunu hatırlatıyor Dr. Salur:
"Sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk olarak yaşlılar aşılandı. Bizim sağlık yönetimimizin bir samimiyetiydi bu. Yaşlılara kısıtlama geldi ama ilk aşılama da yaşlılara yapıldı. Gerçekten niyet bir koruma niyeti gibi görünüyor".
Bunları dedikten sonra "Ama" deyip cümlesini bağlıyor Dr. Salur:
"Yaşlılar kendi kararlarını veremeyecek, kendilerini koruyamayacak insanlarmış gibi davranmanın yanlış olduğunu görüyoruz."
"Biz dernek olarak 'Bu kuralları dinlemeyelim' deyip, elimize bayrakları alıp bütün yaşlıları sokağa çağırmıyoruz çünkü bilimsel gerçekler var" diyen Dr. Salur ancak konuya "insan hakları ve yaş ayrımcılığı üzerinden bakılmasını" öneriyor ve son kısıtlamaları da yine bu bağlamda değerlendiriyor.
Dr. Salur'a göre son dönemde yaşlılar çok yıpranmış durumda:
"Kısıtlamalar, 'biz yaşlıyız, bizi gözden çıkardılar' duygusu yaratmamalı. Burada başından beri yaşlılara, 'Siz evde oturun, kimsenin de ayağına dolanmayın' muamalesi yapılır gibi bir şey oldu. Ama iş, onların evde oturmasıyla bitmedi.
"Yaşlılar yıprandılar. Onlar adına karar alınırken onlara fikir sorulmaması ve gerçek ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi duygusunu yaşıyorlar. Bir kısmı zaten ekonominin ve hayatın çok içinde. Olmayanların bile bu mantığını anlaması zor. Kısıtlamalarla nasıl başedeceklerini bilmedikleri için hayata küsüyorlar. Yaşlıların fiziksel ve psikolojik sorunları çok arttı."
Son kısıtlamalarla ilgili örnek veren Dr. Salur, "Diyorsunuz ki '65 yaş üstü otobüse binmesin'. Kaç tane hastam, 'Taksi de beni almadı, gelemedim, kaçak motora bindim vs' diyor. Şimdi doktora giden bir 65 yaş üstünün ki en çok onlara gidiyor doktora, İstanbul gibi bir şehirde toplu taşıma kullanamama lüksü var mı?" sorgulamasını yapıyor.
Dr. Salur, "çözümün yaş ayrımcılığı yaratmayacak, bütün faktörleri gözeten, farklı ihtiyaçlara cevap verecek kararlarda olduğunu" savunuyor:
"Biz dernek olarak evet tedbirden yanayız ama sadece yaş ayrımcılığıyla bu konuya yaklaşılmasının yanlış olduğunu, yaşlıların artık çok hırpalandıklarını, onların eve kapanmamaları gerektiğini savunuyoruz.
"Şu iki haftalık yarım kapanmayla bunun çözülmeyeceğini hepimiz görüyoruz. Burada kararları alanların böyle yekten değil, değişik insani ihtiyaçları ve hayatı sürdürmeyi karşılayacak düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Kapanacaksak da hep birlikte daha kısa süre kapanalım. İngiltere'de bu yapıldı ki o kadar katı kurallar da konmadı. Dünyanın hiçbir yerinde yaşa özgü kısıtlamalar yapılmadı. Yapmaya çalışanlar oldu; iki Avrupa ülkesinde yapılmak istendi ama bunlar kendi anayasa mahkemelerinden döndü çünkü insan haklarına aykırı bulundu."
Dr. Salur son olarak, Bilim Kurulu'na bu tarz tavsiyelerde bulnabilecek sosyal bilimcilerin de alınması önerisinde bulunuyor.