Yumurtalıklar karın boşluğunda, rahmin iki tarafında bağlarla serbest olarak asılı duran organlardır.
Op. Dr. Burcu Kardaş Aslan
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Kadınların doğurganlığını sağlayan yumurta hücresi bu organda depolanır. Ayrıca beyinden salgılanan hormonların etkisi ile (FSH-LH) yumurtalıklardan salgılanan hormonlar, adet düzenini sağlar.
Her ay hormonların etkisiyle yumurtalıklardan yumurtayı içeren küçük bir kist oluşur. Bu kiste folikül denir. Yumurta büyüyen folikülden atılır ve sperm ile buluşursa oluşan embriyo hormonların etkisi ile rahimden oluşmuş dokuya tutunur. Gebelik oluşur. Yumurtalıkta bebeği erken dönemde besleyen bir kist oluşur. Gebelik oluşmamış ise adet kanaması ile son bulur.
Pek çok kadın hayatının bir döneminde yumurtalıklarında kist problemi ile karşılaşabilir. Yumurtalık kisti yumurtalıkların yüzeyinde veya içinde, içi sıvı ile dolu olan keselerdir. Yumurtalıklardaki kistler genellikle herhangi bir belirti göstermez, çoğu zaman rutin jinekolojik kontroller sırasında fark edilir.
Kistlerin en sık görülen belirtileri adet düzensizlikleri, karında şişlik, karın veya kasık ağrısı, sindirim sitemi bozuklukları, idrar yolu şikayetleridir. Yırtılabilir, kendi ekseni etrafında dönebilir veya kistlerin içine kanama olabilir. Bu durumda şiddetli ağrı oluşur.
İyi huylu kistler belirgin bir rahatsızlık vermediği gibi, bazen tedavi de gerektirmeyebilirler. Kötü huylu kistler muayenede büyüklük ve dokulara verdiği zararla değerlendirilir.
Menopoz sonrası ortaya çıkan kistlerin kötü huylu olma olasılığı yüksek olduğu için bu dönemdeki kadınların jinekolojik kontroller noktasında çok daha dikkatli davranması gerekmektedir.
Yumurtalık (over) fonksiyonu itibarıyla kistler üretebilir. Üreme çağındaki her kadın her ay içinde yumurta hücresini barındıran follikül adı verilen küçük bir kisti geliştirir ve yaklaşık 2 cm çapa erişen bu yapı adet döneminin 14. günü civarında çatlar.
Bu yumurtlama dediğimiz bir olaydır ve her ay olur. Ancak bazı adet dönemlerinde farklı etkilerle söz konusu folliküller aşırı büyüyebilir ya da kist içerisine yumurtlama sırasında aşırı kan dolabilir. Bu şekilde oluşmuş kistler 8 cm çapa dek ulaşabilirler ve fonksiyonel kist olarak değerlendirilirler.
Bir ya da iki adet dönemi beklemekle kendiliğinden ortadan kalkarlar. Bu tip kistlerin varlığı durumunda acele cerrahi kararı vermek gereksiz operasyonlara yol açar. Ancak yumurtalıkta ortaya çıkan birçok kist tipinden bazıları kanser olabilir.
Fonksiyonel kistlerin birçoğu şikayete yol açmaz. Muayene sırasında farkedilir. 1-3 ay içinde kendiliğinden kaybolabilirler. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı baskılayıcı özelliklerinden dolayı tedavide kullanılırlar.
Kist içine kanama olduğunda şiddetli ağrı olur, ağrı kesici kullanılarak takip edilebilir. Nadiren yumurta kisti çatlarken damara isabet eder ve batın boşluğuna yumurtlama sırasında kanama olursa, operasyon gerekebilir. Kist yırtılmalarında ani başlayan ağrı oluşur.
Kist sıvısı karın organlarını saran periton denilen zar tarafından emilir. Bu hastanede takibi gerektirir. Kistler batın boşluğunda asılı duran yumurtalıkların kendi etrafında dönmesine ve yumurtalığın dolaşımının bozulmasına neden olabilirler. Bu durumda da ağrı olur. Takip ve gerekirse laparoskopi uygulanır.
Yumurtalıklarda kistik tümörler sıklıkla ortaya çıkabilir. Bunların bir kısmı iyi huylu, bir kısmı da kötü huylu olabilmektedir Ayırıcı tanı açısından vajinal yoldan yapılan ultrason çok büyük önem taşımakla beraber bu yolla kistin büyüklüğü ve kist içi özellikleri değerlendirilerek tanı koymamıza yardımcı olmaktadır.
Bazı tümör belirteçleri sık kullanılır. Bunlardan CA-125 denen over kanserlerinde yüksek oranda pozitif olan markerdan oldukça yararlanılır.
Over kistleri durumunda ne zaman cerrahiye başvurulacağı oldukça önemlidir. Fonksiyonel over kistlerinde 6-8 haftalık gözlem altında beklenmesi en uygunudur. Eğer kist bu süre içerisinde kaybolmamış ya da nitelik değiştirmemişse cerrahiyle alınmalıdır.
Ancak tümör özellikle kanser kuşkusu durumunda daha dikkatli olunmalıdır. Cerrahi öncesi değerlendirmelerle doğru tanı ancak % 80 civarında başarılıdır.