Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlen Emekçi Özay, kadınların sık yaşadığı vajinal mantar enfeksiyonu hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bu hastalığa birçok faktörün neden olduğunu, en önemli belirtinin de vajinada kaşıntı olduğuna dikkat çeken Özay " Geniş spektrumlu olarak tabir edilen güçlü antibiyotiklerin vajinanın pH dengesini bozarak mantar enfeksiyonunu tetikleyebilir" dedi.
Vajinal mantar enfeksiyonunun antibiyotik kullanımı ve gebelik gibi nedenlerle ortaya çıkan bir durum olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Özlen Emekçi Özay, vajinal mantar enfeksiyonunun tedaviye kolay cevap verebilen bir enfeksiyon olduğunu belirtti. Kronik vajinal mantar enfeksiyonunun hem cinsel hem de psikolojik sorunlara neden olabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Özay, vajinal mantar enfeksiyonlarına yol açan mikroorganizmalardan en sık görülenin 'Candida Albikans' adı verilen bir maya hücresi olduğunu belirtti. Özay şöyle devam etti: "Vakaların yüzde 67 - 95 arasında bu mantar hücresi sorumlu olarak bulunduğundan, vajinal mantar enfeksiyonları genelde vajinal kandidiyazis tanımlanır. Erkek semeninde üretilemediği için cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak kabul edilemez. Ancak yapılan araştırmalarda eşlerin benzer tipte mantar hücresi taşıdıkları saptandığı için pek çok hekim tedavide eş tedavisi de uygulamayı uygun görmektedir."
"BU MANTAR ENFEKSİYONLARI HAVUZDAN BULAŞMAZ"
Vajinal mantar enfeksiyonunun genellikle başkasından bulaşmadığını söyleyen Uzm. Dr. Özay, kişinin kendi vajinasında bulunan maya hücrelerinin çeşitli nedenler ile aktif hale gelip enfeksiyon yaratmasıyla oluştuğunu belirtti. Özay şunları söyledi: "Vajinal Mantar enfeksiyonlarının havuzdan veya bunun gibi yerlerden bulaşması söz konusu değildir. Bu enfeksiyonlar çok nadiren cinsel ilişki ile bulaşabilir. Bir kadında mantar enfeksiyonu olması mutlaka cinsel ilişki ile bulaştığı anlamına gelmez. Hayatında hiç cinsel ilişkide bulunmamış bakire kızlarda hatta küçük çocuklarda bile mantar enfeksiyonu olabilir."
"BİRÇOK FAKTÖR HASTALIĞI TETİKLEMEKTE"
Vajinada belirti vermeden bulunan belirli bir mayanın vücutta fazla gelişmesinden ötürü bağışıklık sisteminin zayıfladığı ve fiziksel bir durum olan kandida mantarlarının çeşitli faktörlerin etkisi ile aktif hale geçtiğini dikkat çeken Uzm. Dr. Özlen Emekçi, kandida mantarlarının aktif hale geçmesi ile birlikte kişilerde klasik belirtilerin ortaya çıktığına dikkat çekti. Vajinal mantar enfeksiyonlarını tetikleyen birçok faktörün olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Özay, bu faktörlerin vücudun antijene karşı gösterdiği etki olan İmmünosupresyon, kullanılan doğum kontrol hapları, rahim içindeki araç, hormon kullanımı, giyilen naylon giysiler, lokal alerjenler, metabolik hastalıklar, şişmanlık, rahim ağzında yara olması ve radyasyon gibi etkenlerin vajinal mantar enfeksiyonunu tetikleyen faktörler olarak gösterildiğini belirtti.
"ANTİBİYOTİK KULLANIMI HASTALIĞI TETİKLEMEKTE"
Geniş spektrumlu olarak tabir edilen güçlü antibiyotiklerin vajinanın pH dengesini bozarak mantar enfeksiyonunu tetikleyebileceğini söyleyen Özay şöyle devam etti: "Risk faktörlerinden biri olan gebelik döneminde ise son üç ayda hücresel bağışıklık sisteminin zayıflaması ile kandida gelişimi kolaylaşır. Yine gebelikte vajinada glikojen adı verilen maddenin artışı da bu olayı hızlandırır. Vajinada glikojenin artmasına ise kanda östrojen ve progesteron miktarının yükselmesine neden olur. Vajinal mantara sebep olan şeker hastalığı ise kan şeker düzeylerinin dengesiz seyrettiği kontrolsüz diyabette, idrar ve vajinal salgılarda şeker düzeyleri artar, bu da mantar için uygun bir ortamdır. İlaçlar ya da sistematik hastalıklar sonucu hücresel bağışıklık sisteminin baskılanması kandida mantarlarının oluşmasını hızlandırır."
"DOĞUM KONTROL HAPLARI HASTALIĞIN OLUŞUMUNA UYGUN ZEMİN HAZIRLAMAKTA"
Eski tip yüksek doz doğum kontrol haplarının kandida mantarları için uygun zemin hazırladığına dair bir görüş olduğunu söyleyen Özay, günümüzde düşük doz ilaçlar ile bu görüşün geçerliliğini yitirdiğini belirtti. Vajinal mantarların oluşmasında rahim içi araçların etkisinin ne olduğu bilinmemekle birlikte kandida mantarlarına zemin hazırlayan faktörler arasında gösterildiğini söyleyen Uzm. Dr. Özay, hormon kullanımının östrojen ve progesteron içeren ilaçların alımının kandida mantarlarının görülme oranını artırdığını belirtti. Özay şöyle devam etti: "Naylon giysiler özellikle kilolu kadınlarda giyilen naylon giysiler ve çamaşırlar bölgede sıcaklık ve nem artımına neden olurlar. Bu durum mantar hücreleri için altın değerinde bir fırsattır. Gelişen enfeksiyon tekrarlama ve kronikleşme eğilimindedir. Lokal alerjenler renkli tuvalet kağıtları, parfümler, yüzme havuzundaki ilaçlar, tampon ve pedler alerjiye neden olabilirler. Alerjik zemin üzerinde ise daha sonra mantar enfeksiyonu gelişebilir. Metabolik hastalıklar tiroid hormonu bozukluğu gibi hastalıklar kandidiazis için uygun zemin hazırlar. Şişmanlık, Kronik servisit, ve Radyasyon vajinal enfeksiyona yol açmaktadır."
"EN ÖNEMLİ BELİRTİ KAŞINTI"
Vajinal mantar enfeksiyonunun en önemli ve en sık görülen belirtisinin kaşıntı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Özay, bu kaşıntının geceleri şiddetlendiğini ve sıcağın etkisi ile de artığını belirtti. Hastaların çoğunda dış genital organlarda yanma olduğunu söyleyen Özay, özellikle idrarın değdiği bölgelerde şiddetli yanma hissinin yaşandığını belirtti. Bazı hastalarda cinsel ilişki esnasında da ağrı olabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Özay, vajinal kandidiazisde akıntının her zaman olmadığını belirtti. Özay şöyle devam etti: "Eğer mevcut ise bu akıntı beyaz renkli ve içerisinde süt ya da peynir kesiği şeklinde tanımlanan ya da kireç benzeri nitelendirilen parçacıklar bulunur. Akıntıda kötü koku görülmez. Kokunun olması kandidiazise eşlik eden ikinci bir enfeksiyonun varlığını akla getirmelidir. Vulva ve vajinada kızarıklık ve şişlik olabilir. Vajina duvarında mantar plakları bulunabilir. Bunların görülmesi kandidiazis için tipiktir. Kaşımaya bağlı olarak vulva derisinde soyulmalar ve küçük kanamalar olabilir."
"TANISI KOLAY BİR HASTALIK"
Vajinal mantar enfeksiyonlarının tanısının güç olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Özlen Emekçi Özay, genelde muayene esnasında hastanın şikayetleri ve muayene bulgularının bir arada değerlendirilebilindiğini ve laboratuar tetkikine gerek kalmadan tanı koyulabildiğini belirtti. Vajinal kandidiazisde kültür almanın rolü olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Özlen Emekçi Özay, bunun yerine alınan akıntı örneğinin potasyum hidroksil ile muamele edildikten sonra mikroskop altında incelenmesi ve tipik mantar psödohiflerinin görülmesinin tanıyı kesinleştirdiğini belirtti.
"HASTALIK TEKRARLANABİLMEKTE"
Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisinin hem çok kolay ayni zamanda hem de çok zor olduğunu söyleyen Özay, tedavi ile akut şikayetlerin büyük bölümünün giderildiğini belirtti. Ancak hastaların yüzde 5-25 oranında hastalığın daha sonra tekrarlandığını söyleyen Uzm. Dr. Özay, bir yıl içinde en az dört defa vaginit atağı geçirilebilindiğini ve bu durumda tekrarlayan enfeksiyonlardan da söz edildiğini belirtti. Özay şöyle devam etti: "Bu yeniden atakların nedeni mantar mayalarının vajinadaki sağlam dokuların içine girerek derinlere kadar ilerlemesi ve burada sessiz kalmaları ve ilaçlardan da etkilenmemesi olarak açıklanmaktadır. Vajina hücreleri sürekli bir yenilenme içinde bulunduğundan üstteki hücreler dökülüp alttaki hücreler yüzeye çıktıkça bu mayalarda yüzeye yaklaşmakta ve uygun ortam bulunduğunda yeniden enfeksiyona neden olmaktadır."
"TEDAVİ SIRASINDA İLAÇLARIN DÜZENLİ ŞEKİLDE KULLANILMASI GEREKMEKTE"
Tedavide hem sistematik olması gerektiği gibi ilaçların da düzenli şekilde kullanılması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Özay, lokal ilaçların hem fitil hem de krem şeklinde olabileceğini belirtti. Ağızdan alınan sistematik tedavide tek günlükten bir haftalığa kadar tedavi protokolleri ve ilaçların mevcut olduğunu söyleyen Özay, aynı durum vajinal ovüller içinde geçerli olduğunu belirtti. Özay şöyle dedi: "Tedavi esnasında naylon giysiler giyilmemesi, çamarşıların pamuklu olması, kaynatarak yıkanması ve buharlı ütü ile ütülenmesi, dar giysilerden kaçınılması, vajinan su ile yıkanması bunun yerine nört pH derecelerine sahip ve bu amaçla üretilmiş sıvı sabunlarının kullanılması tedaviyi kolaylaştırır."