Tokalaşırken, kapı kolunu çevirirken, yumruğunuzu sıktığınızda dirseğinizde ağrı hissediyorsanız eğer ‘Tenisçi dirseği’ hastalığına yakalandınız demektir.
Hastalığın adı tıp literatürüne ‘Tenisçi dirseği’ (lateral epicondylitis) olarak girmiş olsa da bu hastalıktan muzdarip olanların sayısı tenis oynayanlardan daha fazla. Toplumun 30-60 yaş aralığındaki kesiminin yüzde 19’unda görülen rahatsızlığın hedef kitlesi yine kadınlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün 1980 yılında özür olarak sınıflandırdığı tenisçi dirseği, birçok ülkede erken emeklilik nedeni sayılıyor. Sigara tüketenlerde daha çok görülen hastalık dirseğin dış kenarında ağrı ve hassasiyetle başlıyor. Elin, bileğin aşırı kullanımı nedeniyle önkol kaslarının gerilimi sonucunda oluşan hastalık tendon dokusunda ufak yırtılmalara ve ağrıya neden oluyor. Tenisçi dirseğine neden olan aktiviteler arasında tenis gibi raket ile yapılan sporlar, makine işi, marangozluk, budama işleri, bilgisayar klavyesi kullanımı, müzik enstrümanı çalmak ve dikiş dikmek sayılıyor. Kişinin ağrısını rahatlatmak, probleme neden olan aşırı yüklenmeyi ortadan kaldırmak, kasların kuvvet, dayanıklılık ve esnekliğini geri kazandırmak için bir dizi tedavi gerekiyor. Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa, en hızlı cevap alınan tedavi yönteminin manuel terapi uygulamaları olduğunu söylüyor. Dr. Şenbursa, uzmanı olduğu manuel terapi uygulamaları hakkında şu bilgileri veriyor: “Manuel terapi uygulamaları en hızlı yanıt alınan modeldir. Hastalığa spesifik tutulan kaslara yönelik yapılan derin friksiyon masajı (doku yenilenmesini sağlar), eklemlerin hareketine yönelik yapılan mobilizasyon hareketleri, mills manüplasyonu ve yumuşak dokuyu gevşetmeye yönelik gevşetme çalışmaları hastanın ortalama 3-8 seans arasında rahatlamasını sağlıyor. Tedavi süresi içinde yapılan spora ara verilmesi, ağrıyı tetikleyen hareketlerden kaçınılması, ortalama 3 ay aşırı yüklenmeden kaçınılması gerekiyor. Dirsek ağrısız olarak hareketleri geri kazandığında ve diğer kol ile aradaki fark kalktığında tekrar spor ve aktivite yapılabilir.” Dr. Şenbursa, manuel terapinin yanı sıra hareket modifikasyonları, ilaçlar, egzersiz, fizik tedavi, lazer, ultrason ve buz masajının da tedavi yöntemleri arasında yer aldığını sözlerine ekledi.