Ortopedik ayakkabılar düztabanlığı iyileştirmiyor, aksine ağır gramajları ve görünümleriyle ayak sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. "Ortopedik" adı altında satılan sert köseleden yapılmış, ayak hareketlerini kısıtlayan, ayağı düzeltme iddiasıyla cilt tahrişine ve ağrıya neden olan ayakkabılar hem kesenizi hem de ayakları zorluyor.
Halk arasında düztabanlığın iyi tanınmaması ve önemli bir sakatlık olarak değerlendirilmesi, bu bozukluğun giderilmesinde, ayakkabılar hesabına düşen beklentiyi arttırır. Oysa ki ayakkabılar, ayağımızı darbelerden, sivri ve kesici maddelerden korumaya ve soğuk ortamlarda ayağı sıcak, ıslak ortamlarda ise kuru tutmaya yararlar. Düztaban olgularda, ayakkabıların bu işlevleri dışında bir de düzeltici etkilerinin olabileceği, günümüzde oldukça yaygın bir kanıdır, ancak bu doğru değildir. Ayak uzunlamasına kavsi değerleri, erken çocukluk döneminde düşükken yaşın ilerlemesiyle birlikte artarak normalleşir. Bu son derece normal, fizyolojik bir gelişmedir. Bu süreç içinde düztaban zannettiğimiz birçok ayak kendiliğinden düzelir ki, biz hep bunu kullandığımız ‘düzeltici' ayakkabılara yorarız. Ayakkabılardan düzeltme işlevini beklemek boşuna bir çabadır, çünkü ayakkabı kullanma geleneği bulunmayan toplumlarda yapılan araştırmalar, bu insanlarda daha düşük oranda ayak bozukluğuna rastlandığını ve ayak esnekliğinin daha fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır. Düztabanlık ve içe dönük yürüme, çocukluk çağında hekimlere başvuru nedenleri arasında en önde gelen ayak sorunlarıdır. Ayağımız, 1'inci. ve 5'inci tarak kemiklerimizin ucunda yeralan baş kısımları ve topuğun oluşturduğu bir üçgen yapı sayesinde vücut ağırlığını taşıma işlevini görür. Bu yapı, yandan bakıldığında aşağı bakan bir kavis görünümündedir. Kuvvetli ayak bağları ile desteklenen bu kavis özelliği, ayağa yaylanma olanağı sağlayarak yürümeyi kolaylaştırır ve yürüme sırasında bazan vücut ağırlığının iki-üç katına kadar çıkan yükü karşılayabilmesini sağlar. Düztabanlıkta ayak uzunlamasına kavsi çökerek ayak tabanının bütünüyle yere temas etmesine ve ayağın aynı mesafe için daha fazla enerji harcamasına yolaçar ki, bu durumun ifadesi çabuk yorulma ve baldır ağrılarıdır. Düztabanlık da farklı şekillerde kendini gösterir. Olguların çok büyük bir kısmında (yüzde 80) esnek tip söz konusudur; yani ayaktayken gözlemlenen düztaban görünümü, çocuk yükseğe oturtulup ayağın yerle teması kesildiğinde kaybolur ve normal ayak uzunlamasına kavsi oluşur. Bu durum ayak bağlarının yapısal gevşekliğiyle ilgilidir. Esnek tip düztabanlık kısa veya uzun dönemde herhangi bir rahatsızlığa yol açmadığı gibi ayak performansını da genellikle etkilemez. Günümüzde ayağın normal bir varyantı olarak kabul edilen bu şekil bozukluğunu bu nedenle genellikle tedavi etmeye gerek yoktur, ancak bu ayaklar 6-12 aylık aralarla izlenmelidir. Küçük çocuklarda düztaban tanısını koymak da zordur, çünkü ayak uzunlamasına kavsinin normal gelişimi sırasında her yaşa uygun normal değerlerinin alt ve üst sınırları arasındaki fark oldukça fazladır. Bu aralık içinde yer alan tüm ayaklar normal sayılır. Ayrıca 2-3 yaşından önce ayak kavsini dolduran yağ yastığı henüz yeterince ezilmediğinden, ayağa iç yanından bakıldığında sanki ayak tabanı tümüyle yere değiyormuş izlenimini verir ki, bu aldatıcıdır. Hele ki ayak kaslarının gelişimi henüz tamamlanmamış, 1 yaşın altındaki bir çocukta düztaban tanısını koymak oldukça güçtür. Ortopedik adı adlında satılan ağır hantal ayakkabılar hem kesenizi hem de ayakları zorluyor! Esnek tip düztabanlıkta gereksiz yere sert köseleden yapılmış, ayak hareketlerini kısıtlayan, ayağı düzeltme iddiasıyla cilt tahrişine ve ağrıya neden olan bir takım ayakkabıların, hem de uzunca bir süre kullanılması, hem ayak sağlığı açısından sakıncalıdır, hem de ebeveynlere maddi külfet yükler. Bu durumda çocukların ayağını düzeltmeye kalkışmak yerine, bu yönde beklentileri olan ebeveynleri, ya da aile büyüklerini ikna etmeyi denemek daha doğru bir davranış biçimidir. Bu çocuklarda ayakkabı seçerken kıstas alacağımız husus ayakkabı biçiminin çıplak ayak biçimine en uygun olanını seçmek olmalıdır. Ayakkabı ayak ve ayak bileği hareketlerini kısıtlamayacak ölçüde esnek ve bükülebilir olmalı; ön kısmı parmakları sıkmayacak ve tarak kavsini daraltmayacak biçimde geniş olmalı; topuk kısmı 15 dereceden fazla eğime izin vermeyecek bir yüksekliğe sahip olmalı; havalanma özelliği olmalı; tabanı kaymayı önleyen maddeden yapılmış olmalı ve hafif olmalıdır. Esnek tip düztaban olgularında ergenlik döneminde nadiren de olsa ayakta durma, ya da yürüme ile artan ağrılı dönemler görülebilir. Böyle bir durum söz konusuysa, ya da topuğun dışa doğru açılanması hayli fazlaysa ayağın tedaviye ihtiyacı vardır. Bu koşullarda topuğu düzgün konuma zorlayan ve ayak kavsini destekleyen tabanlıklar kullanılır. Topuk kirişinin gerginliği (yüzde 15), ya da doğumsal kemik anomalilerin varlığı düztabanlığın çok daha nadir karşılaşılan diğer tiplerini oluşturur ve tedavi gerektirir. Doğumsal kemik anomalisi olarak kastedilen ayak kemiklerinin bitişik olarak oluşmasıdır. Bu durumda oluşamayan eklem hesabına düşen yüklenme, komşu eklemlere aktarılacağından buralarda eklemlerin aşınmasına yol açarak ağrıya neden olur. Düztabanlığa topuk kirişinin gerginliği neden oluyorsa başlangıçta pasif germe egzesizleri verilir ve açıcı alçılar denenir. Bu tedaviye yanıt vermeyen olgularda cerrahi olarak topuk kirişi uzatılır. Eğer düztabanlığa neden olan doğumsal kemik anomalileriyse, başlangıçta ayak kavsini destekleyen özel yapım ayakkabılar verilir. Bu ayakkabılar yüklenmeleri hafifletir, ağrıyı azaltır ve ayaktaki şekil bozukluğunun ilerlemesini frenler. Bu çocukların ebeveynlerine, uzun süreli ayakkabı tedavisine karşın, ayakkabı çıkartıldığında ayağın yine de düztaban görünümünde olacağı iyice anlatılmalı ve düzelme yönündeki beklentileri ayak ağrısını önleme yönünde realize edilmelidir. Ayakkabılarla ağrının önlenemediği durumlarda cerrahi yöntemlere başvurulur.