Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Kanser Enstitüsü Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserle mücadelede hedefe yönelik ilaçların yanı sıra bağışıklık sisteminin etkin olarak kullanılmasına yönelik "immünoterapi" çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İmmünoterapi olarak adlandırılan ilaçların, son birkaç yıldır giderek artan oranda birçok kanserin tedavisinde kullanılmaya başlandığını anlatan Kılıçkap, bu yöntemin başta akciğer, böbrek, melanom adlı cilt kanseri, mesane tümörü ve lenfoma gibi birçok kanser türünde tek başına veya kemoterapi ile birlikte kullanıldığını bildirdi.
Kılıçkap, bilimsel çalışmalarla meme kanseri ve kolon kanserinin bazı alt tiplerinde de immünoterapinin çok etkili olduğunun ve hastaların yaşam süresini uzattığının araştırmalarla ortaya konduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kılıçkap, bu yıl haziranda Amerikan Klinik Onkoloji Derneğince yapılacak ve dünyanın en büyük kongresi olarak kabul edilen kanser kongresinde, ana gündemin immünoterapilerin etkinliği ve tedavi başarısı olacağını ifade etti.
İmmünoterapi uygulama sonuçlarının oldukça başarılı olduğunun altını çizen Kılıçkap, "Kemoterapi ile karşılaştırıldığında immünoterapi ajanlarıyla daha yüksek tedavi başarısı elde edilmesi bekleniyor. Bu sayede birçok kanser türünde yakın zamanda tek başına veya kemoterapi ile kombine olarak immünoterapi ajanları kullanılmaya başlanacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Her hastaya uygun değil"
İmmünoterapilerin tek başına veya kemoterapi ile kombine edildiğinde tedavi başarısının arttığının altını çizen Kılıçkap, "Ancak her hastaya uygulamak her zaman mümkün değil. Günümüzde birçok kanser türünde immünoterapiler, tümör hücresi veya tümör mikro çevresinde yer alan hücreler üzerindeki PDL-1 adı verilen reseptörlerin pozitif olması halinde kullanılmakla birlikte PDL-1 negatif olan hastalarda da az da olsa etkin olabiliyor." dedi.
Prof. Dr. Kılıçkap, şu bilgileri verdi:
"Kemoterapilerle karşılaştırıldığında immünoterapi ajanları daha yüksek oranda tümörde küçülmeye neden oldukları gibi aynı zamanda hastaların yüzde 20-40'lık kesiminde çok daha uzun süre sağ kalım sağladığından daha yüksek tedavi başarısı sağlayabiliyor. Üstelik bunları çok daha az yan etkilerle gerçekleştiriyor.
İmmünoterapi denilen ilaçlar, vücuttaki T hücreleri, antijen sunucu hücreler ve tümör hücreleri üzerinde bulunan reseptörleri etkileyerek etki ediyor. Normalde T hücreleri, tümör hücresi gibi yabancı olarak gördüğü birçok hücreye karşı aktif hale gelerek, bu hücreleri ortadan kaldırmakla görevli.
Maalesef kanser geliştiğinde, T hücreleri kanserli hücreyle savaşarak onu ortadan kaldırması gerekirken duyarsızlaşıyor. İmmünoterapi ajanları, inaktif olan T hücresini uyandırarak aktif hale getiriyor ve kanserli hücre ile savaşarak onu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yani, bağışıklık sistemini harekete geçirerek kişinin kendi T hücreleri kanserle savaşıyor."
Klasik kemoterapilerde hem sağlıklı hem de kanser hücreleri yok edilirken, immünoterapi ajanlarının sadece tümör hücrelerini ortadan kaldırmaya çalıştığına işaret eden Kılıçkap, "Dolayısıyla klasik kemoterapi ajanları ile birlikte görülen saç dökülmesi, kan değerlerinde düşme gibi birçok yan etki neredeyse hiç görülmüyor. Ancak tiroid fonksiyon bozuklukları, cilt döküntüsü, nadiren hepatit, kolit gibi yan etkiler söz konusu olabiliyor. Ancak bu yan etkiler hastaların sadece yüzde 1-2'sinde ciddi denilebilecek düzeyde görülebiliyor." diye konuştu.
"5 yılda kemoterapi verilen hasta sayısı ciddi anlamda azalacak"
Metastatik akciğer kanserli hastalarda klasik kemoterapilere yanıt oranı yüzde 25-30'larda iken, immünoterapilerle bu hasta grubunda yanıt oranlarının yüzde 60-70'lere kadar çıktığını vurgulayan Kılıçkap, "Kombinasyon tedavileri, tek başına kemoterapi alanlara göre tedavi başarısını yüzde 10-20 daha fazla arttırıyor. Klinik pratikte immünoterapi ajanları ile metastatik evrede olup çok ciddi tedavi başarısı elde edilen ve bu sayede cerrahi yapma şansı bulabilen hastalar mevcut. Bu şekilde melanom ve akciğer tanısı almış ve 3-4 yıldır halen takip edilen hatırı sayılır miktarda hasta var." dedi.
"Gelecek 5 yıl içerisinde kemoterapi alan hasta sayısı ciddi anlamda azalacak." diyen Kılıçkap, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hem immünoterapiler, hem de halk arasında akıllı ilaç olarak nitelendirilen hedefe yönelik tedavi ajanları sayesinde kemoterapi kullanımı yakın gelecekte giderek azalmaya devam edecek. Kanser tanısı almış hastalar daha uzun süre yaşayabileceği için bazı kanser türlerinde kür elde etmek, bazı kanser türlerinin de yüksek tedavi başarısı sayesinde tıpkı hipertansiyon ve diyabet gibi kronik bir hastalık haline gelmesi mümkün olabilecek.
Bu tedavilerin maliyeti de önemli bir konu. Halen hiçbir sağlık sistemi bu tedavilerin getireceği mali yükün altından kalkabilecek gibi değil. Erken evre kanser hastalarında immünoterapiye yönelik de bilimsel çalışmalar yürütülüyor."