Hastaların büyük kısmına cerrahi müdahale gerekmez. Algoloji (ağrı ünitesi) veya fizik tedavi ünitelerince tedavi ve takipleri yapılır. Ameliyat olması gereken hastalara günümüzde en geçerli yöntem olan mikrodiskektomi yöntemiyle girişimleri yapılır ve üç günlük bir hastanede yatış döneminden sonra hastaların ortalama yüzde 90’ı bir ay içinde eski hayatlarına dönerler.
Günümüzde her 10 kişiden 8’inin, hayatı boyunca en az bir kez etkilendiği bel ağrıları, özellikle ağır işlerde çalışan ve uzun süre masa başında oturmak zorunda kalan kişileri daha fazla etkiliyor. Bel ağrıları, iki günlük dinlenme ve ilaçlarla düzelebilecek bir adele spazmı kadar hafif bir şekilde gerçekleşebileceği gibi, kanser veya omurga enfeksiyonu gibi ağır hastalıkların belirtisi olabiliyor. Basit yanlışların bel ağrısına yol açabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nöroşirurji Uzmanı Prof. Dr. Tuncer Süzer, bel ağrıları ve bel fıtığı ile ilgili merak edilenleri anlattı: Bel bölgesi, 5 omurdan oluşan ve vücut ağırlığının önemli bir kısmını taşıyan bir yapıdır. Omurların arasında ‘disk’ adı verilen dokular bulunmaktadır. Disklerin görevi, vücut ağırlığına destek olmak ve travma veya ani hareketlerle ortaya çıkan şokları absorbe etmektir. Yaş ilerledikçe disk içindeki su miktarı azalır ve esnekliğini kaybeder. Esnekliği azalıp daha sert bir hale gelen disk dokusu artık vücut ağırlığını yeterince taşıyamaz, böylece omurlara ve diğer destek dokulara binen yük artar. Normal yapısı bozulan disk dokusundan açığa çıkan bazı kimyasal maddeler sinir uçlarını uyararak ağrı oluşturmaya başlarlar. Omurlar, omurlar arasındaki eklemler ve diğer destek dokular taşıdıkları yük arttığı için dejenere olurlar ve ağrıya yol açarlar. Bunun dışında, disk ve etraf doku dejenerasyonu sonucunda omurganın stabil hali bozulur ve iki komşu omur birbirinin üzerinde hareket etmeye başlar. Tüm bu etkenler sonucunda ‘bel ağrısı’ ortaya çıkar. Her bel fıtığında bel ağrısı görülür fakat her bel ağrısı bel fıtığı anlamına gelmez. Zorlamalara veya ani hareketlere bağlı olarak bel kaslarımızda meydana gelen spazm en sık görülen bel ağrısı nedenlerinden birisidir. Bunun dışında, omurlar arasında yer alan ‘disk’ dediğimiz yapılar yaş ilerledikçe dejenere olurlar ve içlerindeki su miktarı azalınca bel ağrısına yol açarlar. Ayrıca omurları birbirine bağlayan ‘faset’ dediğimiz eklemlerden kaynaklanan problemler bel ve kalça ağrılarına yol açar. Bel bölgesinin yapısını düşünecek olursak, omur dediğimiz kemikler, omurların rasındaki disk dokuları, omurları birbirine bağlayan eklemler, bağ dokuları, omurilik, bacağa giden sinirler ve bel kasları bir bütünü oluşturur. Omurganın içindeki kanal denilen boşlukta omurilik ve bacaklara giden sinirler yer alır. Bu dokuların her birisinden kaynaklanan hastalıklar bel ağrısına yol açarlar. En sık görülen bel ağrısı nedeni, disk dokusunun bozularak sinirlere bası yapmasıyla oluşan bel fıtığıdır.