İleri yaşta görülme sıklığı artan ve en sık görülen kanserler arasında bulunan kalın bağırsak kanserinde, demir eksikliği anemisi önemli bir bulgu olarak gösteriliyor.
Uzmanlar, ileri yaşta özellikle nedeni bilinmeyen demir eksikliği anemisinde mutlaka kalın bağırsağın detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini; demir eksikliği anemisi olanlarda gaytada gizli kan bakılarak bunun nedenin belirlenmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Demir eksikliğinin kendisinin riski artırmadığını, ancak kansızlık nedeni olarak altta yatan sorun olarak kanserin ortaya çıkabileceği vurgulanıyor. Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, 19. Ulusal Kanser Kongresi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, her geçen gün görülme sıklığı artan kanserler arasında kalın bağırsak kanserlerinin bulunduğunu belirterek, bunun her iki cins için de önemli bir sorun olduğunu söyledi. Kalın bağırsak kanserinin Türkiye'de özellikle kadınlarda meme kanserinden, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olduğunu ifade eden Yalçın, "Kalın bağırsak kanseri, Türkiye'de tüm kanserlerin yüzde 8-10 kadarını oluşturuyor" dedi. Yalçın, kalın bağırsak kanserlerinin yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığının arttığına dikkati çekerek, Türkiye'de de her geçen yıl ortalama insan ömrünün uzamasına bağlı olarak bu tip kanserlerin görülme sıklığının artmasının öngörüldüğünü belirtti. Hastalığın 70'li yaşlarda çok fazla görüldüğünü dile getiren Yalçın, "Kalın bağırsak kanserinin 20 yıl içinde önemi daha da artacak" dedi. Yalçın, erken yaşlarda görülen kalın bağırsak kanserlerinin çoğunun genetik kökenli olduğunu anlatarak, "Genetik kökenlilerin daha az kompleks mekanizmalara sahip olabildiği için tedavide başarı şansı daha fazla olabiliyor" diye konuştu. Kalın bağırsak kanserinin akciğer kanserinden daha az öldürücü, ancak bir o kadar ciddi bir hastalık olduğunu vurgulayan Yalçın, hastalığın akciğer kanserine oranla daha iyi yönlendirilebildiği ve tedavisinin daha mümkün olduğunu dile getirdi. Yalçın, hastalığın dışkıdan kan gelmesi, dışkılama alışkanlığında değişiklik, ishal, kabızlık, ishal ya da kabızlık ataklarının olması, ani karın ağrıları, karında şişkinlik veya kitle ele gelmesi ve kimi zaman da bağırsakta tıkanıklık ile bağırsakta delinme ile kendini gösterdiğini söyledi. Hastalığın en önemli belirtisinin ileri yaşta ortaya çıkan "demir eksikliği anemisi" olduğunu vurgulayan Yalçın, "İleri yaşta özellikle nedeni bilinmeyen demir eksikliği anemisinde mutlaka kalın bağırsağın detaylı bir şekilde incelenmesi gerekiyor" diye konuştu. Yalçın, çocukluk çağında demir eksikliği anemisinin beslenme şekline bağlı yetersiz olabildiğini, doğum yapan ya da fazla kanaması olan kadınlarda ve görülebildiğine dikkati çekerek, adet düzensizliği olan 20-30'lu yaşlar ile 30-40'lı yaşlarda demir eksikliği anemisinin ciddiye alınması gerekir. Demir eksikliği anemisi olanlarda gaytada gizli kan bakılması, bunun kan kaybı ile yoksa başka bir nedenden mi olduğunun belirlenmesi gerekiyor" dedi. Çocukluk döneminde demir eksikliği olmasının hastalık açısından riski artırmadığını vurgulayan Yalçın, "Çünkü demir eksikliğinin kendisi riski artırmaz, ancak kansızlık nedeni olarak altta yatan sorun olarak kanser olabilir. Bunun nedeni esas kan kaybı olduğu için kolan kanserine bağlı bir kansızlık ya da polip olabilir" diye konuştu. Yalçın, hastalığın oluşumun çok yavaş olduğunu, genellikle çok büyük oranda iyi huylu bir polip zemininde geliştiğini anlatarak, şöyle devam etti; Yapılan çalışmalar gösterdi ki sağlıklı ve herhangi bir risk faktörü olmayan bir insanın da mutlaka çeşitli taramalı yaptırması gerekiyor. Bunun için yılda bir kez dışkıda gizli kan ve 5-10 yılda bir de kolonoskopi yaptırılması tavsiye ediliyor. Kolonoskopu yapılmayan durumlarda da alternatif diğer görüntüleme yöntemlerine başvurulabiliyor. Hastaların genellikle yüzde 75'ine cerrahi olarak çıkarılabilir evrede tanı konuluyor, ama bunların beşte biri çok erken evrede yakalanabiliyor. Önemli bir bölümü bölgesel olarak ilerlemiş durumda oluyor. Bu hastalara, ek tedavi veriliyor. Ölüm riski açısından önde gelen kanserler arasında yer alıyor. Tedavi olarak öncelikle yöntem cerrahi uygulanıyor ve bunun dışında medikal tedavi veriliyor. Adjuvan diye isimlendirilen yardımcı 'kemotepi' yapılıyor. Kemoterapi ile hastalığın nüks riski en aza indirilmeye çalışılıyor. Bu tedavilerle hataların yaşam süresi 10 yıl öncesine kadar ciddi oranda artıyor. İleri evre olmasına rağmen etkin tedavilerle tümörün yok edildiği hasta oranı artıyor. " Kalın bağırsak kanserinde ileri yaş, obezite, yağlı ya da yüksek enerjili beslenmenin risk faktörleri olduğunu ifade eden Yalçın, fazla kırmızı et tüketiminden kaçınılması gerektiğini söyledi.