Babasını boğarak öldüren Orhan Şimşek'te bipolar bozukluk hastalığı ortaya çıkmıştı. Bu hastalık tehlikeli bir hastalık mıdır ve kişileri cinayete sürükler mi? İşte bipolar bozukluk hakkında merak edilenler.
Önceleri Manik depresif bozukluk veya manik depresyon adıyla bilinen, öz Türkçesi iki uçlu duygulanım bozukluğu olan, bipolar afektif bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği zaman intihara bile yol açan ciddi ruhsal bir hastalıktır. Bipolar bozukluk, "maniden depresyona kadar uzanan ruh halindeki aşırı değişiklikler" olarak tanımlanır. Bu ruh hali oynamaları arasında, bipolar bozukluğu olan kişinin normal ruh halinde olduğu dönemler olabilir. "Manik" terimi aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, güçlü, öforik bir dönemi tanımlar. Sonra, birdenbire bu yükseklerde uçan ruh hali karanlık bir ruh haline dönüşebilir, örneğin; sinirlilik, kafa karışıklığı, öfke, kapana kısılma hissi ortaya çıkar. Bu bir öncekine tamamen zıt olan ruh hali depresyon olarak tanımlanır ve üzüntü, ağlama, değersizlik hissi, enerji kaybı, haz kaybı, uyku problemleri ortaya çıkabilir. Bu yükselmeler ve alçalmalar her insanda değişiklik gösterdiğinden, bipolar bozukluk teşhis edilmesi zor olan bir rahatsızlıktır.
BİPOLAR BOZUKLUKTA TANI NASIL KONULUR?
Psikiyatrik muayene ve ayrıntılı taramadan sonra doktorunuz işaretleri ve belirtileri değerlendirir. Ayrıca kişisel tıbbi geçmişiniz ve aile geçmişinizi de soracaktır. Ruh halini etkileyebilecek diğer ciddi hastalıkları elemek için laboratuvar testleri de yapılabilir. Ayrıca doktorunuz, coşkun olduğunuz zamanları teşhis edebilme ihtimaliyle aile üyeleriyle de konuşmak isteyebilir. Coşku genellikle iyi hissettiren bir şey olduğu için, bipolar bozukluğu olan bir insan için ruh halinin aşırı olup olmadığını tanımlamak zor olabilir. Mani, ciddi problemlere ve utançlara yol açan şekilde sosyal davranışı, düşünceyi ve sağduyuyu etkiler. Örneğin, kişi manik dönemdeyken kendisini zora sokacak iş ve finansal kararlar alabilir.
KİMLER BİPOLAR BOZUKLUĞA YAKALANIR?
Bipolar bozukluk genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve sıklıkla yaşam boyunca sürer. Her yaşta görülebilir (7'den 77'ye) ama en sık 20'li yaşların başında başlar. Her 100 kişiden 1-2'sinde görülür. Tüm dünyada benzer sıklıkta görülmektedir. Kadın erkek arasında görülme sıklığı açısından fark yoktur. Çocuklarda ve 65 yaş üstünde nadiren yeni teşhis edilmiş mani görülür.
BİPOLAR BOZUKLUKTA NE ZAMAN HASTANEYE YATIŞ GEREKİR?
Hastalığın mani döneminde olan kişiler genellikle riskli davranışlardan, intihar düşüncesinden uzaklaştırılmak için hastaneye yatırılır. Daha ciddi bir formu olan ve belirgin mani ve depresyon atakları ile seyreden bipolar bozukluğu olanların yaklaşık %90'ı en azından bir kez psikiyatrik hastaneye yatırılmıştır. Üç kişiden ikisi yaşamları boyunca iki kere veya daha fazla hastaneye yatırılmıştır.
BU HASTALIK GENETİK MİDİR?
Akrabalarının hiçbirinde bipolar bozukluk olmayanlarda hastalık görülme olasılığı % 1-2 iken, birinci derece bir akrabasında (anne-baba veya kardeşlerinde) bipolar bozukluk varsa görülme olasılığı % 7-8'dir. Tek yumurta ikizinde bipolar bozukluk varsa diğer ikizde hastalık görülme olasılığı % 45-60'dır, yani sadece kalıtım tüm hastalığı açıklayamamaktadır.
MANİ DÖNEMİ NASILDIR?
Mani nöbetleri genellikle ani başlar ve süresi 2 hafta ile 4-5 ay arasında değişir (ortalama süre 4 aydır). Manik dönemdeki belirtiler şunlardır: Duygudurumda kişinin içinde bulunduğu duruma uygun olmayan coşku, enerji artması ve aşırı hareketlilik, saldırganlık; çok konuşma, uyku süresi ve derinliğinde azalma, toplumsal kurallara uyamama, dikkatte azalma ve dikkat dağınıklığı, özgüven artışı, büyüklük fikirleri, büyüklük sanrıları (kendini başbakan, peygamber, ermiş zannetme gibi); düşüncesizce para harcama, aşırı ticari girişimlerde bulunma, yeme-içme ve kişisel bakım ihmali, sesler duyma, hayaller görme, kokular algılama, ciltte karıncalanmalar veya dokunmalar hissetme şeklinde algı bozuklukları (halusinasyonlar).
HİPOMANİ DÖNEMİ NASILDIR?
Hipomani belirtileri, maniye göre daha hafiftir. Sıklıkla hastalık olarak görülmeyip gözden kaçabilir. Atak sırasında aşağıdaki belirtilerden birkaçının bir arada bulunması gerekir: Kişinin kendine güveninde aşırı artma, uyku ihtiyacında azalma, dikkatin kolayca dağılması, fiziksel ve zihinsel aktivitede aşırı artma, kötü sonuçlar doğurabilecek aktiviteler içine girme
DEPRESYON DÖNEMİ NASILDIR?
Depresif nöbetler genellikle sinsi başlar ve manik nöbetlere göre daha uzun sürelidir (ortalama süre 6 aydır), yaşlı hastalar dışında genellikle bir yılı geçmez. Depresif dönemdeki belirtiler şunlardır:
Dikkatin azalması ve dikkatini toplayamama,
anlama, kavrama, hatırlama güçlükleri,
benlik saygısında düşüş ve özgüven azalması, suçluluk ve değersizlik düşünceleri,
geleceğe ilişkin karamsarlık ve güvensizlik,
kendine zarar verme ve intihar düşünceleri ve girişimleri,
bedensel halsizlik,
uyku bozuklukları (uykuya dalamama, erken uyanma, sık sık uyanma, kâbuslar görme),
cinsel istek kaybı,
iştah azalması veya artması,
hareketlerde yavaşlama veya sıkıntılı hareketlilik,
iç sıkıntısı, darlık hissi,
eskiden severek yapılan etkinliklere karşı ilgi azalması,
sosyal ilişkilerde azalma,
içe kapanma,
ağrı,
hazımsızlık,
adet düzensizliği gibi bedensel yakınmalar.
Karma (mikst) dönem nasıldır?
Gün içinde sıkça değişen mani ve depresyon belirtilerinin aynı anda yaşanmasıdır. Bazı hastalar bu dönemlerin hepsi ile zaman zaman karşılaşırken, bazı hastalar sadece manik dönem veya depresyon ve hipomani dönemleri yaşıyor olabilir.
HASTALIĞIN BİYOLOJİK YÖNÜ NEDİR?
Bipolar bozukluk, şeker ya da kalp hastalığı gibi tıbbi bir hastalıktır ve kişinin beynini dolayısıyla da ruh durumunu etkilemektedir. Bu rahatsızlığa sahip olmak kimsenin suçu ya da hatası değildir. Bipolar bozukluğun nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ancak araştırmalar, beyinde duygudurumun normal düzeyde kalmasını etkileyen bazı anormallikler olduğunu göstermiştir.
Beyindeki kimyasal maddeler, bir beyin hücresinden diğerine iletiler taşır. En az 100 çeşit olan bu kimyasal maddelere "nörotransmitter" adı verilir. Beyin hücreleri arasında iletilerin doğru bir şekilde taşınması kişinin düşünce, duygudurum, hafıza ve öğrenme kapasitesini de etkiler. Bipolar bozukluğa, beyindeki bu kimyasal maddelerin dengesinin bozulması; yani sinyallerin doğru bir şekilde iletilememesi neden olabilir.
Hastalığın psikolojik yönü nedir ve psikoterapi hastalığın belirtilerinin kontrolüne nasıl yardımcı olur?
Bipolar bozukluğun tedavisi sadece ilaç içmeyi kapsamamaktadır, aynı zamanda düşünce ve davranışları düzenleyen psikoterapötik yaklaşımı da içermektedir. Tedavide ilaç ve psikoterapinin birlikteliği gereklidir. Bipolar bozuklukla başa çıkabilmeyi başarmak tedavinin en önemli bölümüdür. Psikoterapi, ilaç tedavileri ile birlikte uygulandığında, hastalara ve ailelerine destek, eğitim ve rehberlik sağlamaktadır. Örnek olarak, manik ve depresif dönemleri tetikleyen stres faktörlerini fark etmelerine ve bunlarla başa çıkmaya yardımcı olmaktadır. Psikoterapi ayrıca, gelişmekte olan bir hastalık döneminin erken belirtilerini saptamaya da yardımcı olabilmektedir.
Çoğu zaman, hızla başlatılan tedavi tam gelişmiş bir depresyon veya mani krizini önleyebilir. Psikoterapi bireysel olarak hastaya, aileye, aile ile birlikte hastaya ve grup olarak uygulamayı kapsamaktadır. Davranışçı psikoterapi yaklaşımı ile bipolar bozukluk belirtileri ile nasıl uğraşılacağı, kişilerde yeni hastalık dönemlerini ortaya çıkarabilecek streslerle başa çıkmasına çalışılmaktadır. Bilişsel psikoterapi yaklaşımı ile bipolar bozuklukta kişilerin depresif ve yükselmiş duygudurumlar sırasında ortaya çıkan çarpık düşünceler ve inançları tanımlamaları ve karşı koyma çalışılmaktadır.
BİPOLAR BOZUKLUK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavinin akut tedavi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki basamağı vardır. Akut tedavi hastalık belirtileri başladığı sırada, belirtileri mümkün olduğunca hızla yatıştırmak için uygulanır. Bu dönem hastanede yatarak tedaviyi de gerektirebilir. Koruyucu tedavi ise yeniden hastalanmayı engelleme amacı taşır. Akut tedavide öncelik hastanın ve çevresinin güvenliğinin sağlanması, intihar riski varsa önlenmesi, tanının netleştirilmesi, mani döneminde sakinlik verecek, depresyon döneminde ise ruhsal kalkınma sağlayacak tedavinin etkili ve güvenli biçimde uygulanmasıdır. Ana tedavi ilaçlarla yapılır. Ancak hastalık şiddetli, kişinin intihar riski var, daha önce ilaç tedavilerine bilinen direnç varsa elektrokonvulsif tedavi (EKD uygulanabilir. Yeni ilaçların kullanılır hale gelmesi ile EKT'ye ihtiyaç oranı azalmıştır ancak hala çok sayıdaki hasta için EKT en etkili tedavidir. Bazı olgularda ilaçlara yanıt yetersizdir, kimilerinde ilaçlar yan etkileri sebebiyle istenilen doza çıkılamaz, bazı durumlarda ise hastanın intihar riskinin bulunması gibi sebeplerle ancak EKT nin sağlayabileceği hızlı düzelme elde edilmek istenir.