Uykuya İhtiyacımız Olmasa Ne Yapardık?

Ağrı, uyarıcı göreviyle birlikte çoğu zaman insanların hayatını zindana çeviren bir duyudur. Bu duyunun bizi en çok etkilediği alanlardan birisi de kaslardır.

Birçok araştırma, insan beyninin uykuya duyduğu ihtiyacı ortaya koymuştur. Hatta uykusuzluk ölümcül hastalıklara sebep olmaktadır. ‘Fatal familial insomnia’ yani ‘ailesel ölümcül uykusuzluk’ hastalığında hiçbir uyku ilacı fayda vermemekte, uyku sırasında insan vücudunun gerçekleştirdiği biyolojik olaylar engellendiği için bu hastalar bir sene gibi kısa bir sürede kaybedilmektedir. İnsan uykusu çeşitli bölümlerden oluşmaktadır.

REM uykusu dediğimiz bölümde gözler hızlı bir şekilde hareket etmekte, insan beyni hafızasını tazelemekte ve rüya görmektedir. Non-REM’de (REM olmayan uyku) ise büyüme hormonları ve serotonin gibi çeşitli hormonlar salgılanmaktadır.

Bu uyku tipi çocuklarda gelişimi olumlu yönde etkilemektedir. Belki de atalarımızın “Uyusun da büyüsün” sözü buradan gelmektedir. Yine sentezlenen diğer hormonlar sonucunda kişilerin depresyona girmeleri engellenmektedir. Özellikle az uyuyan kişilerde depresyona eğilimin de arttığını gözlemlemekteyiz.

Uyku bozukluğunun bir diğer sonucu ise kasların kronik olarak oksijensiz kalmasıyla ortaya çıkan, Fibromyalji Sendromu dediğimiz, yumuşak kas romatizmasının tetiklenmesidir.

Sendrom birbirleriyle ilişkisiz gibi görünen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir hastalık olarak kendilerini gösteren şikayetler ve bulgular bütünüdür. Fibromyalji Sendromu çoğu zaman kronik yorgunluk sendromu ve depresyonla karıştırılmaktadır. Aslında bu hastalıklar tıpkı kesişen kümeler gibi birlikte ortaya çıkabilir.

Yapılan son bilimsel çalışmalarda sinirsel bağırsak sendromu, migren, mitral kapak yetmezliği, sistit, huzursuz bacak sendromu, çeşitli alerjiler, anksiyete, akciğer hastalıkları, tiroid hormon düzensizlikleri, çeşitli romatizmal hastalıklar, premenstrüel sendrom ve hafıza problemlerinin fibromyalji sendromuna eşlik edebileceği kanıtlanmıştır.

ABD’de yapılan bir araştırmada toplumun yüzde 2’sinde Fibromyalji Sendromu’na rastlandığı, bunun yüzde 3.4’ü kadınlarda, yüzde 0.5’i erkeklerde görülmekte. Hastalığa, kadınlarda erkeklere göre 7 kat daha sık rastlanmaktadır. Özellikle genç kadınlarda izlenmesinin nedenleri arasında ise hormonal değişimler ve stresle baş etmede zayıflık ön planda düşünülmektedir. Yaygın ağrı şikayetlerinin altı aydan uzun sürmesi biz hekimleri Fibromyalji Sendromu tanısına yakınlaştırır.

 

İlgili Sağlık Konuları

İlgili Haberler