Tiroid Nodülleri Nasıl Tedavi Edilir?

Tiroid bezi boynun ön tarafında, nefes borusunun önünde, her iki tarafa doğru uzanan bir salgı bezidir. Tiroid bezi T3 ve T4 adı verilen ve metabolizmanın hızını idare eden çok önemli hormonları salgılar. Tiroid bezinin her türlü büyümesine "guatr" denir. Bunun da en sık nedeni nodüler guatrdır, yani nodüllerle oluşan guatr. Bu nodüller, tiroid bezi içerisinde çeşitli nedenlerle meydana gelen ve değişik özellikler gösterebilen, kitlelerdir.

Tiroid nodülleri oldukça sık görülür. Son zamanlarda ultrasonografi alanında teknoloji ve deneyim çok geliştiği için çok küçük nodüller de tespit edilebilmekte ve genel populasyonda nodül sayısı daha yüksek hesaplanmaktadır. Dünya nüfusunun %50 sinden fazlasında tiroid bezinde nodül mevcuttur. Tiroid nodülleri yaşla birlikte artar.

Bu aynı zamanda tiroid bezinin de yaşlanması anlamına gelir. Birçok nodül zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Ancak tüm nodüllerin yaklaşık % 5’i kanser olma eğilimindedir ve bu nedenle dikkati gerektirir. Tiroid nodülleri, kadınlarda, erkeklere göre daha sık görülmekle beraber, erkeklerde görülen nodüllerin kanser olma olasılığı daha yüksektir.

Genel olarak bir nodülün kanser olma olasılığı düşük olsa da tüm nodüller hekim tarafından değerlendirilmeli ve özellikleri belirlenmelidir.

Çoğunlukla tiroid nodüllerinin nedeni bilinmese de nodül oluşumunda bazı risk faktörleri bilinmektedir (besinlerle yeterli iyot alınmaması, ailede nodül öyküsü olması, bazı tiroid hastalıkları (Hashimoto hastalığı gibi).

Birçok tiroid nodülü ağrı vs. gibi bir belirti olmaksızın rutin boyun muayeneleri sırasında saptanır. Bu yüzden kişiler, periyodik muayenelerini yapan hekimlerin (örn: aile hekimi, iş yeri hekimi, check-up hekimi, kadın doğum uzmanı gibi) boyun muayenesini de bu rutin kontrol muayenelerinin bir parçası olarak gerçekleştirdiklerinden emin olmalıdırlar.

Bazı nodüller çok küçüktür ve saptanması zordur. Bazı nodüller ise boyuna karşıdan bakıldığında bariz olarak gözle görünebilirler.

Saptanan tiroid nodülünün yapısı hastanın tıbbi özgeçmişi ve fizik muayene ile beraber değerlendirilmelidir. Hastanın tıbbi geçmişi önemlidir; çünkü bazı tiroid kanserleri ailesel olabilir. Bazı tiroid kanserleri başka hormonal problemlerle beraber olabilir. Özellikle genç yaşta baş boyun bölgesinden radyasyona maruz kalma tiroid kanserlerine neden olabilir.

Bir nodülün kanser olma olasılığını artıran bazı karakteristik özellikler vardır:

  • Tiroid glandında tek nodül
  • Sert nodül
  • Boyun bölgesindeki lenf düğümlerinde büyüme
  • Tiroid hormonu tedavisine rağmen küçülmeyen nodül

  • Tiroid glandında nodül saptandığınsa bir takım radyolojik tetkikler ve laboratuvar testleri yapılır.

    Tiroid Ultrasonu

    Ultrason ses dalgalarını kullanarak tiroid bezinin yapısını ve içerdiği nodüllerin natürünü anlamaya yardımcı bir görüntüleme yöntemidir. Nodüllerin katı , sıvı ya da kompleks bir içeriğe mi sahip olduğunu anlamamıza yardımcı olur. Ultrason aynı zamanda periyodik olarak takipte tutulan nodüllerin yapı ya da boyutlarındaki olası değişiklikleri de anlamamıza yardımcı bir yöntemdir.

     Eğer nodül çok küçükse ve hissedilemiyorsa (genellikle 1.5 cm’den küçük nodüller) ve eğer tiroid kanserleri için bir risk faktörü yoksa 6 ay sonra tekrar bir fizik muayene ile değerlendirme tavsiye edilebilir. Eğer nodül hala belirgin değil ise nodülün büyümesi yıllık fizik muayene ile takip edilebilir.

    Bazı hekimler bu küçük nodüllere de ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmasını savunurlar. Bu konu tiroid ile ilgilenen hekimler arasında tartışmalı olan konulardan biridir.

    Nodül 1.5 cm’den büyükse ve buna rağmen hekim tarafından rahatça muayene ile hissedilemiyorsa ultrason eşliğinde gerçekleştirilecek bir aspirasyon biyopsisi genellikle önerilir.


    Biyopsi (İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi)

    Biyopsi tiroid nodülü içerisinden bir miktar doku ya da sıvı içeriğin bir iğne yardımı ile mikroskop altında incelenmek üzere alınması işlemidir.İğne ile aspire edilerek alınan materyal bir sitopatolog tarafından incelenir.  Güvenli bir işlemdir ve ofis şartlarında yapılabilir. Biyopsi sonucuna göre tedaviye bir yön verilebilir.

    Sitopatolog, ince iğne aspirasyon biypsisi (İİAB) sonuçlarını 4 kategoride rapor eder:


    Benign (iyi huylu/selim) : Birçok nodül iyi huylu olarak rapor edilir. Benign(iyi huylu) olarak değerlendirilen nodül eğer 6 ay sonraki takipte küçülmüşse ya da aynı boydaysa yıllık takip altına alınabilir. Eğer 6 ay sonraki takip değerlendirmesinde nodül boyu büyümüşse ikinci bir İİAB yapılır ve sonraki değerlendirmeler bu ikinci biyopsi sonucuna göre yapılır.

    Biyopsi sonucu benign ise de bazı durumlarda cerrahi kararı verilebilir. Nodül, solunum yollarına ya da yemek borusuna baskı yapıyorsa (solunum sıkıntısı ve/veya yutma güçlüğü yaratıyorsa) ameliyat gerekli olabilir.

    Eğer bu tip sıkıntılar varsa ve yıllar içerisinde bunun üzerinde durmayıp ameliyattan kaçılırsa nodül büyümeye devam edecek ve acil bir ameliyat gerekebilecektir. Benign nodüllerde ameliyat kararı verilebilecek bir başka durum da kozmetik nedenlerdir.

    Birçok kişi tiroid nodülünü saklamak için fular,eşarp gibi aksesuarlar kullanmak zorunda kalabilir. Oysa tiroid cerrahisi sonrası oluşan ameliyat kesisinin izi çoğunlukla, boyunda dışarıdan görülebilen bir nodülden daha estetiktir.
     

    Malign(kötü huylu/habis): Eğer biyopsi sonucu kötü huylu ise cerrahi bir girişim gereklidir. İğne biyopsisi ile konulmuş bir kanser tanısı neredeyse %100 doğrudur.

    Belirsiz (şüpheli): Bazen nodülden yapılan biyopsi sonucu “şüpheli” olarak rapor edilir. Böyle bir durumda kanser riski %10-60 arasındadır. Bu durumda da cerrahi girişim uygun bir yoldur.


    Tanısal olmayan biyopsi (yetersiz): Bazen sonuç tanısal olmaktan uzaktır. Böyle durumlarda kanser oranı %10’ dur . Bu nedenle biyopsi tekrarlanmalıdır. Tekrarlanan biyopsi sonucu da yetersiz olursa çok yakın takip ya da ameliyat önerilebilir.
     
    Tiroid Sintigrafisi

    Tiroid sintigrafisi eğer TSH adı verilen hormon düşükse önerilir. Tiroid sintigrafisi nodülleri iyot tutma yeteneklerine göre sınıflandırılır. Sintigrafide fonksiyon göstermeyen nodüller, “soğuk” nodül, aşırı fonksiyon gösteren nodüller ise “sıcak” nodül olarak değerlendirilir.

    Sintigrafi iyi huylu(benign) nodülleri, kötü huylu (malign) nodüllerden ayıramaz. Sadece nodülün fonksiyonel durumuna dayanarak malign hastalık olasılığını tayin etmeye yardımcı olabilir.

    Malignite (habaset/ kötü huyluluk), soğuk nodüllerin %16 sında; sıcak nodüllerin ise yaklaşık %4’ünde görülür. Yani ; soğuk nodüllerin malignite olasılığı artsa da; çoğu benigndir (iyi huylu) ve sıcak nodül varlığı da kötü huylu (malign) olma olasılığını ortadan kaldırmaz.


    Prof. Dr. Tarık Terzioğlu
    Uzm. Dr. Hüseyin Yüce Bircan

    Amerikan Hastanesi Genel Cerrahi Departmanı, Endokrinoloji, Diyabet ve Endokrin Cerrahisi Ünitesi

     

    İlgili Sağlık Konuları

    İlgili Haberler