Şeker hastalığı, tüm dünyadaki körlük nedenleri arasında başı çekiyor. Damarlarda hasara yol açan şeker hastalığı ilk olarak etkilerini göz ve böbreklerde gösteriyor. 20-65 yaş aralığında görülen körlüklerin bir numaralı sebebi olan diyabetik retinopati'de erken teşhis çok önemli.
Dünyagöz Hastanesi Doktorlarından Retina Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Gülecek anlatıyor; “Bazı hastalarımız şeker hastalıklarını, göz muayenesi sırasında öğreniyorlar. Şeker hastalığının göz arkasında yarattığı hasarların belirginliği hastanın şeker hastası olduğunu bize gösterebiliyor. Görme sorunuyla bize gelen hasta, hastanemizden şeker hastası olduğunu öğrenerek ayrılıyor. Şeker hastasıysanız ve görme sorunlarınız var ise diyabet tedavisi ile birlikte 6 ayda bir düzenli olarak göz muayenesi yaptırmanız gerekiyor.”
Damarlarda hasara yol açan diyabet hastalığı sık idrara çıkma, halsizlik gibi pek çok şikâyetin yanı sıra görme sorunları ile de kendini gösteriyor. Özellikle 20-65 yaşları arasında görülen körlüklerin bir numaralı sebebi olan diyabetik retinopati’de erken teşhis büyük önem taşıyor. Hastalık erken dönemde kontrol altına alınmazsa gözde onarılması zor hasarlara neden olabiliyor.
“Şişmanlık riski arttırıyor, erken teşhis önleyici oluyor”
Diyabet(şeker hastalığı) hastalığının görülme oranı, obezite (şişmanlık) ve kötü beslenmeyle birlikte artmaya başladı. Ülkemizde şeker hastalığının görülme oranının diğer ülkelere göre daha fazla olduğunu da dikkate aldığımızda, önümüzdeki ciddi tehdidi göz ardı edemeyiz. Şeker hastalığı kişinin yaşam kalitesini etkileyen bir hastalık olmasın yanı sıra göz, kalp damar sistemi ve böbrekler gibi önemli organlarda ileri derecede tahribata yol açıyor.
Ancak toplumun genelinde diyabet ne yazık ki, birçok organı etkileyen bir hastalık olarak algılanmıyor ve ancak şikâyetler arttığında, hastalık ilerlediğinde tedavi için doktora başvuruluyor.
Oysa erken tanı konulduğunda ve kan şekeri düzeyleri kontrol altına alındığında, şekerin organlara olumsuz etkisinin; birçok bilimsel çalışma ile kanıtlandığı üzere, azaltılması ve engellenmesi mümkün. Ancak bunun için hastanın bu konuyu ciddiye alması ve rutin kontrollerine gelmesi gerekiyor.
“Gözde şeker kör edebilir”
Gözde şekerin yaptığı tahribat doğru zamanda teşhis edilmediğinde artarak, körlüğe kadar giden sonuçlar doğuruyor. Şeker hastalığı, tüm dünyadaki körlük nedenleri arasında başı çekiyor. Bu durumun nedeni ise hastaların ancak görme kaybı yaşadıkları zaman doktora başvurmaları. Bu durum ülkemizde veya Avrupa ülkelerinde değişiklik göstermiyor. Genel olarak diyabeti ve yapabileceği tahribatı hafife alıyoruz.
İç hastalıkları uzmanı tarafından diyabet tanısı konulan hastanın, en fazla 6 ay aralıklar ile düzenli retina (göz dibi, ağ tabaka) muayenelerini yaptırmasını öneriyoruz. Sürekli kontroller, retina tutulumunun erken anlaşılmasını ve tedavilere “göz görürken” başlanmasını sağlıyor. Çünkü diyabet hastasında kaybedilen görmenin, geri kazandırılması mümkün değil. Körlük, ancak erken müdahale ile önlenebiliyor.
“Erken Tedavi ile Başarı Oranı %95”
Diyabet hastalarında retinada kanama, damarlardan sızıntı, damar tıkanıklıkları, ödem (doku içinde sıvı birikmesi) ve daha ileri safhalarda kanamaya meyilli kılcal damarlar ve yaygın bantlar, çekintiler, hatta yırtıklar gibi çok sayıda ilerleyen bozukluk görülebiliyor. Erken tanı ve tedavi ile bu süreç yüzde 95 oranında durdurulabiliyor. Bu nedenle de hastaların sadece şekerlerini kontrol altında tutması yeterli değil. Aynı süreçte gözdeki hastalığın da ilerleyeceği ve yeni tedavilerin ve incelemelerin gerekeceğini unutmamalıdır. Belirli bir dönem mevcut durum iyileştirilse bile, hasta 3 ayda bir kontrole gelmek ve gerek görüldüğünde ayrıntılı incelemelere girmelidir. Aksi takdirde, oluşabilecek yeni bozukluklar görmeyi düşürebilir.
“Amacımız görmeyi korumak”
Seker hastalarında görme kalitesini bozan komplikasyonlar erken dönemde tespit edildiğinde birkaç seans ile uygulanan Argon Lazer Işık Tedavisi önleyici olabiliyor. Ödemler ise göz içerisine uygulanan ödem azaltıcı bazı ilaçlar ile önlenebiliyor. Şeker hastalığı temelde kılcal damarları tutan bir hastalık olduğu için gözün durumunu yalnız göz dibi muayenesiyle değil, göz anjiyosu FFA (Fluorescein Anjiografi) ve retina tomografisi OCT ile değerlendirmek gerekiyor. FFA ve OCT sonuçları, tedavinin planlamasında en doğru yönlendirici oluyor.
“Diyabet gözü nasıl etkiliyor?”
Diyabetli hastanın, vücudunda eksik olan insülinin tamamlanması için diyet esansında alınan glikoz, vücut dolaşımında işlenemediği için tüm damar sisteminde olduğu gibi retinal damarlarda da tıkanma ve damar geçirgenliğinde bozulmalara neden oluyor. Tıkanan damarlar retina dokusunda beslenme bozukluğuna ve kanamalara neden olarak görme oranını azaltıyor. Beslenmesi bozulan dokudan, kanamaya sızdırmaya eğilimli istenmeyen yeni damarlar oluşuyor. Duvar yapı bütünlüğü diyabet nedeniyle bozulmuş olan retina damarlarında doku ödemi sonrasında da görme azlığı ortaya çıkıyor.
Diyabetik hastalarda retina damar yapısı dışında, göz küresinin içerisini dolduran sıvı tabaka da yapı değişikliğine uğruyor. Özellikle retina ile komşu yüzeyde meydana gelen değişiklikler, retina yüzeyinde zar oluşumlarına, çekinti ve yırtıklara neden olabiliyor.
Prof .Dr. Oğuz Gülecek Kimdir?
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Oğuz Gülecek, yurtdışındaki eğitimlerine Basel Üniversitesi, Londra’da Moorfield Göz Hastanesi, İsviçre’de Arau Konton Hastanesi Göz Kliniği ve Amerika’da Lsu Üniversitesi Göz Kliniği’nde devam etti. VitreoRetinal Cerrahi alanında uzman olan Prof. Dr. Gülecek, 40 yıla yakın süredir 15.000’in üzerinde cerrahi vaka deneyimine sahip.