Menopoz döneminde doğurganlık çağı bitmekte ve overler fonksiyon bakımından saf dışı olmakta, kadın için doğurganlığın ortadan kalktığı yeni bir çağ başlamaktadır.
Kadınların yaşamının 1/4- 1/3’lük kısmı menopozda geçmektedir. Ortalama yaşam süresi tüm dünyada uzamış olduğundan bu dönemde koruyucu hekimliğede çok iş düşmektedir. Kadınlarda 40 yaştan sonra her 5 yılda bir tam fizik muayne, yıllık meme ve jinekolojik muayne , pap-smear testi, gerekirse cinsel yolla bulaşan hastalıkların taraması yapılmalıdır.
40´lı yaşlarda bir TSH ölçümü yapılmalı ve 60 yaştan sonra 2 yılda bir tekrarlanmalıdır. 50’li yaşlardan sonra gaitada gizli kan bakılmalıdır. Yine 40’lı yaşlarda mamaografik tetkike başlanması önerilmektedir.
Menopoz tanısı ağırlıklı olarak klinik açıdan konulmaktadır. Menopoza yakın dönemde adet kanamalarının karakteri değişik şekillerde olabilir;
Hastanın adeti tamamen kesilebilir
Adet kanamasının hem süresi hemde miktarı kademeli olarak azalır. En sık rastlanan tiptir.
Bazı kadınlarda kanama miktarı artar ve düzensiz olabilir
Hastanın düzenli kanamaları olabilir.
40 yaşından sonraki kadınlarda östrojen azlığı sonucu ortaya çıkan belitiler görülmeye başlar. Hastanın şikayetleri tedavi edilmeye hekimi zorluyorsa premenopoz tanısı konulmuş olur. Bu dönemde bakılacak hormon tetkiklerinin hiç bir güvenilirliği yoktur. Kan düzeyi ölçümleri değişiklik gösterebilir.
Menopozun bu kadar kötü bir dönem olmasına rağmen günümüzde tedavi edilebiliyor olması çok önemlidir. Menopozdaki temel problem östrojen kaybı olduğuna göre öncelikle onun yerine konması gerekmektedir. Hastanın öncelikle risk profili değerlendirilir ve hasta konu hakkında bilgilendirilir ve Hormon Replasman Tedavisi önerilir.
Tedavi hastanın şikayetlerine uygun olarak düzenlenmelidir. 40-50’li yaşlarda, genç, premenopoz ve düzensiz adetleri olan hastalarda doğum kontrol yönteminide düşünmek gerekir ve bu dönemde en uygun tedavi düşük doz doğum kontrol ilaçlarıdır.