Köşe yazarı Hıncal Uluç, bir süre öce "Doktorları izin vermediği halde yaptırdığı iğnelerle dünyanın en anlamlı yüzünü plastik maskeye çeviren Sezen, sahnede ışık gölge oyunlarıyla durumu idare ediyor ama yakın fotoğraflardan fena halde korkuyor" diye yazmıştı.
Bunun ardından pop müziğin divası Sezen Aksu ile köşe yazarı Hıncal Uluç arasında yaşanan yazılı atışma sonucunda, Aksu'nun yıllardır mücadele ettiği hastalığı da ortaya çıkmıştı; ilaca bağlı Cushing Sendromu! Bu sendrom, kortizonun uzun süreli ve yüksek dozda kullanımı sonucu gelişiyordu. İşte bu haberlerden sonra pek çoğumuzun yan etkileri nedeniyle endişeyle baktığı kortizon tedavisi yeniden gündeme oturdu! Peki ama yan etkilerine rağmen kortizon tedavisinden neden vazgeçilemiyor? Bir başka önemli nokta da yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen zararlarından korunmak mümkün mü? Biz de bu soruların yanıtlarını almak amacıyla İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Refik Tanakol, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Baki Göksan, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Romatoloji Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Ayhan Dinç'e başvurduk. Kortizon, diğer adıyla "kortikosteroidler" tıbbın çeşitli dallarında pek çok hastalığın tedavisinde yer alan ve bu nedenle yaygın olarak kullanılan bir ilaç grubu. Yaşamı tehdit eden ya da kişiyi özürlü bırakan ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Öncelikle şunu bilmemizde yarar var; her insanın böbreküstü bezlerinden yaşam için gerekli olan kortizol hormonu salgılanıyor. Vücut, normal faaliyetlerini sürdürebilmesi için sürekli belli bir düzeyde kortizol hormonuna ihtiyaç duyuyor. Böbreküstü bezleri de salgıladıkları bu hormonu vücudun ihtiyacına göre ayarlıyor. Vücutta kortizol hormonunun eksikliği ise hastalık veya bazen ölümle sonuçlanıyor.