Yüzümüz, yaşlanma etkilerinin dış dünyaya en çok yansıdığı vücut bölümümüzdür. Yerçekimi etkisiyle yüzdeki yumuşak dokularda meydana gelen sarkmalar, mimik kaslarının yıllar boyunca süregelen hareketleri sonucu oluşan çizgiler, güneş ve diğer dış etkenler sonucu deride meydana gelen değişiklikler, kollojen miktarında azalma ve yüz yağ hacmindeki azalmalar, yaşlanmış bir yüz görünümü oluşmasındaki etkenlerdir.
Yerçekimi yüzün üst, orta ve alt kısımlarında her kişide farklı olmak üzere sarkmalara ve yaşlanma etkilerine neden olur. Yüz gençleştirme ameliyatlarında standart bir işlem yoktur ve kişideki problemlere yönelik olarak planlanmalıdır. Örneğin bir kişide yüzdeki yaşlanmanın etkileri boyun bölgesinde daha çok göze çarparken bir diğerinde göz çevresinde daha fazla olarak karşımıza çıkabilir. Bazı kişilerde yüzde yağ hacminde ciddi kayıplar göze çarparken bir başka kişide böyle bir durum görülmeyebilir. Yüz gençleştirme ameliyatlarında amaç, mevcut problemlere göre bir planlama yapmak ve gerekli operasyonu gerçekleştirmektir. Genellikle birçok kişide yüzün belli bir bölümünde yaşlanma etkileri ve sarkmalar daha yoğun olsa da diğer kısımlarında da sarkmalar mevcuttur. Bu durumda yüzün üst, orta ve alt bölümlerine kombine gençleştirme operasyonu yapılması daha harmonik ve kendi içinde uyumlu bir görünüm oluşmasını sağlayacaktır. Örneğin yüz germe operasyonu için başvuran bir hastada eğer kaşlarda da düşüklük ve göz çevresinde de çizgi ve torbalanmalar varsa, sadece boyun germe operasyonu ile harmonik bir sonuç elde edilemeyecektir. Boyun bölgesi daha genç görünürken kaşlardaki düşüklük, yüzün üst bölümümün yaşlı görünmesine neden olacaktır. Yüz derisinde oluşan bazı kırışıklık ve deformasyonlar yüz germe operasyonları ile tam olarak düzeltilemezler. Bu durumda lazer ile cilt gençleştirme gibi işlemlerden yararlanmak gerekebilir. Bazı hastalarda yaşlanma ile birlikte yüzdeki yağ hacminde kayıplar görülebilir. Bu durumlarda yüze vücudun başka yerlerinden alınan yağların transferi sayesinde daha dolgun ve canlı görünüm oluşması sağlanacaktır. Birçok hastada yukarıda adı geçen işlemlerin kombine olarak aynı operasyon esnasında uygulanması ile daha harmonik ve başarılı sonuçlar elde etmek mümkün olabilmektedir. Doç. Dr. Nazım ÇERKEŞ