Kanserli Hücrelerimizi Kendimiz Besliyoruz!

Kanserin oluşumunda sigara içmek kadar beslenme alışkanlıklarının da etkisi büyük. Oysa Besinleri doğru seçerek kanser riskini önlemek çok da zor değil.

Dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri kanser hastalığı. Sebebi sanıldığı gibi sadece genetik faktörler değil. Aynı zamanda sigara tüketimi ve yanlış beslenme de kansere yol açabiliyor. Hatta uzmanlar tüm kanserlerin yüzde 35 oranında besinler ve akciğer kanserinin yüzde 80-90’ının sigaradan oluştuğunu söylüyor. O halde kanserden korunmanın birinci yolu sigarayı bırakmak, ikincisi ise doğru ve dengeli beslenmek. Beslenmenin risk oluşturduğu kanser türleri yemek borusu, mide, kolon ve rektum, karaciğer, pankreas, böbrek, meme ve prostat.

Acıbadem Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatoş Özcan“Kansere yakalanmayla yeme alışkanlığı arasındaki ilişki kuvvetli” diyor ve ekliyor: “İnsanın yediklerini kontrol etmesi, kansere yakalanma riskini azaltabilir. Gençliğinde sadece doyma amacıyla beslenenler, genellikle 35-40 yaşından sonra hatalı beslenmenin cezasını çekmeye başlar. “Yaşamak için yemeli” ilkesi gerektiği kadar enerji, protein, vitamin ve minerallerin alınması anlamına gelir.”

Peki yediklerimiz kansere nasıl neden olabiliyor? Besinler sindirilmek için bir dizi reaksiyona uğruyor. Bu sırada “serbest radikaller” adı verilen ve hücreyi oksidasyonla hasara uğratan oksidanlar oluşuyor.

Sonrasını Fatoş Özcan şöyle anlatıyor: “Vücudun bu zararlı maddelere karşı savunma sistemi (bir anlamda “bedenin silahlı kuvvetleri”) vardır ve bu sistem enzimlerdir. Enzimlerin etkinliğini sağlayan maddelerse “antioksidant” olarak bilinir ve antioksidanlar vücuda doğal olarak besinlerle alınır.

Besinlerdeki A, C, E, B2, B6 vitamininin yanı sıra folik asit, selenyum, çinko, mangan ve bazı proteinler gibi vitamin olmayan antioksidanlar da enzim sistemlerinin etkisini arttırır. Bu grup antioksidantlar yeterli ve dengeli beslenme çerçevesinde alınırlarsa yararlı olurlar.

Tuzun iyotlu olması önerilir. Ayrıca flavonoidler, kükürtlü maddeler, koku ve tat veren maddeler, protez engelleyiciler, kanserden koruyan zel maddelerdir. En çok sebze, meyve, kurubaklagil ve soğan, sarımsak ve kuruyemişlerde bulunur. Tüm antioksidantlar ve çok posalı gıdalar kanser riskini azaltırken, yağlı ve posasız besinler bu riski arttırır. Yağın kanser riskini arttırması yağ alınmayacağı anlamına gelmez. Anti-kanser grupta bulunan vitaminlerin vücuda alınması ve gerekli hormon yapımı için yemek ve salatalarda mutlaka zeytinyağı, soya, mısırözü gib yağ karışımları kullanılmalıdır.”

Yaşam tarzlarının değişmesine bağlı olarak hazır gıdaların daha çok tüketildiği bir gerçek. Bu gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracağı ise henüz bilinmiyor. Katkı maddeleriyle ilgili dikkat çekilen önemli noktalar var: Buna göre örneğin katkı maddelerinin en çok kullanıldığı gıda yağlar olarak tanımlanıyor. Acımayı önlemek için E vitamini ve BHT, renk verici olarak da karotenoidler kullanılıyor.

Hazır çorba, et-tavuk suyu içine katılan M.S.glutamat adlı madde bebekler ve tuzu az alması gerekenler için sakıncalıdır. Renk ve dayanıklılık için et ürünlerine nitrat, küflenmeyi önlemek için meyve sularına sorbat tuzları eklenyor. C vitamininden zengin doğal besinlerle birlikte, işlenmiş besinleri daha az ve seyrek tüketirsek katkı maddelerinden korunmaya gerek yoktur.

 

İlgili Sağlık Konuları

İlgili Haberler