Gribin hasta kişilerin bulunduğu ortamlardan, hapşırma ve öksürme yoluyla, virüs bulaşmış ellerle temas sonrasında kolaylıkla bulaştığını belirten Göçer, grip açısından riskli günlerin yaklaştığını işaret etti.
Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Safiye Göçer, gribin yüksek ateş, öksürük, yaygın kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bulantı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterdiğini dile getirerek, "Gripte antibiyotiklerin faydası yoktur. Grip tedavisinde ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak aspirin kullanılmamalıdır. Grip aşısı gripten 6-12 ay arasında yüksek bir oranda koruyuculuk sağlar" dedi. Göçer, diyabet, kalp, astım, bronşit, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü kişiler, okul ve yurt gibi kalabalık ortamlarda çalışanların mutlaka grip aşısı olması gerektiğini söyledi. Dr. Göçer, gribin ortaya çıktığı dönemlerde kişiden kişiye kolay bulaşabiliyor olmasından dolayı geniş kitlelerin hastalıktan etkilendiği salgınların görülebildiğini ifade ederek, "Böyle durumlarda okul ve işyerlerinde aksaklıklar olabildiği için bulaştırıcılığı önlemeye yönelik ya da bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye yönelik tedbirler alınması çok önemlidir. Hastalığı başkalarına bulaştırmamak için aksırırken ya da öksürürken mendil kullanmaya dikkat etmeli, yaşlı ve küçük çocuklardan uzak durulmalıdır. Eller sık sık yıkanmalı, tokalaşmamaya dikkat edilmeli, kapalı ortamlarda uzun süre kalınmamalıdır. Bulunulan alanlar sık sık havalandırılmalıdır. Grip damlacık yolu ile yayılır ve bu tedbirleri almak tüm toplum sağlığı yönünden çok önemlidir. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutabilmek için yeterli ve dengeli beslenme, iyi bir uyku düzeni, kişinin durumuna bağlı ağırlıkta yapabileceği düzenli egzersizler, stresten uzak durmak önemlidir" uyarısında bulundu. Dr. Göçer, Türkiye'de her yıl grip mevsiminin gelmesiyle birlikte aşı tartışmalarının da hız kazandığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü; "Aşıda bir önceki yılda görülen tüm influenza virusları bulunmaktadır ve gribe karşı 6-12 ay süresince oldukça yüksek bir oranda koruyuculuk sağlanabilmektedir. Tabii ki tüm toplumun aşılanması hem mümkün değildir, hem de uygun değildir, çünkü esas olan koruyucu hekimliktir. Fakat komplikasyon riskinin daha çok olduğu kronik hastalığı olanlar (diyabet, kalp hastalığı, astım, bronşit, böbrek yetmezliği vb.), 65 yaş üstü kişiler, bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullananlar, okul ve yurt gibi kalabalık ortamlarda çalışan ve yaşayanların mutlaka aşılanması gerekmektedir." Gribin, influenza virusları tarafından oluşturulan bulaşıcı bir hastalık olduğuna dikkati çeken Dr. Göçer, virüsün vücuda girdikten sonra bulguların ortaya çıkmasının 2-3 gün sürdüğünü vurguladı. Göçer, gribe yakalanan kişide 38 derece ateş, baş ağrısı, vücutta genel ağrı, kırgınlık, kuru öksürük, üşüme, titreme, terleme, bazen burun tıkanıklığı, hapşırma ve boğaz ağrısı görüldüğünü anlattı. Gribal enfeksiyonlar ortalama bir haftada iyileşirken, iyileşme nadiren 2 haftaya kadar uzayabildiğini belirten Dr. Göçer, şunları kaydetti; "Yapılması gereken ise bir hekime müracaat ederek tanıyı kesinleştirmek ve şikayetlere yönelik ilaçları kullanmaktır. Dengeli beslenme, bol sıvı tüketimi ve istirahat hem şikayetlerimizi hafifletir hem de iyileşme sürecini hızlandırır. Ama istirahat etmeksizin hastalığı tam atlatabilmek zordur. Bu nedenle halk arasında bu hastalığa 'Paçavra Hastalığı' denilmektedir. Antibiyotik tedavisi grip esnasında faydasız ve gereksizdir. Grip tedavisinde ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak aspirin kullanılmamalıdır. Özellikle çocuklarda bu durum çok önemlidir. Viral başlayan bu enfeksiyonda bazen bakteriyel enfeksiyon tablosu ilave olarak komplikasyon dediğimiz durumlar ortaya çıkabilir. Sinüzit, bronşit, zatürre bunlardan bazılarıdır. İyileşmenin geciktiği, şikayetlerin değişme gösterdiği bu gibi durumlarda mutlaka bir hekime muayene olup gerekli tedavi yapılmalıdır. Aksi takdirde istenmeyen durumların ortaya çıkması kaçınılmazdır.