21 Mart Dünya Down Sendromu Günü artık Türkiye’de de kutlanıyor. 21. kromozomun üç adet olmasından kaynaklanan Down Sendromu (DS)’nu gündeme getirmek amacıyla, her yıl 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü’nde çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
2006 yılında çocuklarının topluma dahil yaşayabilmeleri, sosyal hayatın içinde yer alabilmeleri, çalışma hayatına katılabilmeleri hedefleriyle, zihinsel engelli çocuk aileleri tarafından kurulan Tomurcuk Kooperatifi’nin bugüne özel ilk etkinliği, 21 Mart Pazar günü, 1. Down Sendromu Semineri başlığı altında İstanbul’da gerçekleştirildi. Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’nda düzenlenen seminere, alanında uzman konuşmacılar katıldı. Konuşmacılardan Prof. Dr. Yankı Yazgan, çocuklardan Down Sendromlu olduklarının saklanmaması gerektiğinin ve bunun ne demek olduğunun çocuğun yaşına uygun bir dille anlatılmasının önemli olduğunun altını çizerek: “Down Sendromlu bir aile ferdine sahip olmanın, tahminlerin aksine, aile birliğini olumlu etkilediğini ve boşanma oranlarının daha düşük olduğunu gösteren araştırmalar var” dedi. Projeler büyüyerek devam edecek! Her yıl tekrarlanacak olan seminerlerin ne denli büyük bir ihtiyaca cevap verdiği, seminer kontenjanının üç hafta gibi kısa bir süre içinde dolmasından anlaşılabilir. İkinci proje; Mayıs 2010 içinde İngiltere’den gelecek, DS’lu bireylerin hayatın çeşitli hallerindeki fotoğraflarından oluşan ve ilk defa başka bir ülkeye gönderilecek Shifting Perspectives (Algıları Değiştirmek) adlı fotoğraf sergisi; üçüncü proje ise Ekim ayı içinde, detayları yasal izinler alındıktan sonra duyurulacak, bir dostluk yürüyüşü organizasyonu. Hayranlık uyandıran yaşamlar.. Bundan 30 yıl kadar önce erken yaşta başlayan eğitim sayesinde DS’lu insanların beklentilerin kat be kat üstünde beceriler elde edebileceği ve ailesinin, toplumunun anlamlı ve faydalı bir üyesi olabileceği fark edildiğinde, bu konudaki araştırmalar da çığ gibi arttı. Bundan 30 yıl önce bir DS’lunun okuma yazma bilmesi hayret uyandırırken günümüzde en az sekiz yıllık eğitim alan, hatta lise veya yüksekokul bitiren, sanatla uğraşan, konserler veren, araba kullanan, tek başına veya arkadaşıyla yaşayan, evlenen insanlar var. DS’lu insanlar artık çok bilindik ve sıradan. Ancak bütün bunlar sadece disiplinli bir çalışma ve her çocuğun kendi kapasitesine uygun, gerçekçi beklentilerle mümkün.