Hasta kolaylıkla istediği yere gidip, tedavisine gittiği her yerde devam edebiliyor. Hemodiyaliz hastaları ise ancak diyaliz imkanı olan bir yere gitmek durumunda kalıyor. Bu da doğal olarak hastaların tatil seçeneklerinde ve yaşamlarında bazı kısıtlamalara neden oluyor.
Böbrek Yetmezliği hastalığı, ülkemizde hızla artan bir grafik çiziyor. Erken teşhis ve müdahale olursa, üzücü sonuçlara ulaşmadan tedavi edilebiliyor. Ama geç kalındığında vücutta geri dönüşü olmayan hasarlar bırakıyor. Geç kalınmış evrede bilinçli bir tedavi yöntemi izlenirse, günlük hayattan kopmadan yaşamı sürdürmek de mümkün oluyor. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD ve Nefroloji BD Başkanı Prof Dr. İ.Çetin Özener, böbrek yetmezliğinin daha çok Şeker hastalığı, Hipertansiyon veya Nefritlere bağlı olarak geliştiğini belirtiyor. Geri dönüşü olmayan bir süreç içinde olan Böbrek hastalarının tedavisi için iki seçenek olduğunu vurguluyor. Diyaliz uygulamaları ve Böbrek Nakli. Böbrek nakli seçeneği sadece kronik böbrek yetmezliği hastalarında uygulanırken, diyaliz tedavileri hem akut hem de kronik böbrek yetmezliğinde uygulanan tedavi şekli. Yeterli sayıda böbrek vericisinin bulunmaması nedeni ile hastaların sınırlı bir kısmı böbrek naklinden yararlanabiliyor. Prof. Özener, Hemodiyaliz ve Periton diyalizinin ayni amaçla kullanılan diyaliz uygulamaları olmasına rağmen bazı farklılıkları olduğunu söylüyor. “Hemodiyalizde kan vücut dışında bir makine ile temizlenirken Periton diyalizinde bu olay vücut içinde gerçekleşiyor. Yine hemodiyaliz haftada 3 gün ve 4-5 saat süren bir işlem olduğu için hasta makineden ayrıldıktan sonra zararlı maddeleri temizleme işlemi o anda sona eriyor ve tekrar kanda hızla birikmeye başlıyor. Periton diyalizinde ise hastanın karnında sürekli yenilenen solüsyon olduğu için bu tür aralar olmuyor ve bundan dolayı sürekli temizlemeye devam ediyor. Bu da hastalarda hemodiyaliz seanslarında gördüğümüz ani vücut kompozisyonu değişimine bağlı olarak gelişen bir takım sıkıntıların ortaya çıkmasını engelliyor. “ diyor. Periton Diyalizi’nin hastanın evinde rahatlıkla uygulayabileceği bir tedavi yöntemi olduğunu belirten Prof Özener, böylece hastanın yaşamını daha bağımsız sürdürebildiğini belirtiyor. Ayrıca alet kullanmak zorunluluğunun olmaması, elle yapabilme özeliği nedeniyle, hastanın rahatlıkla seyahat edebilmesine imkan sağladığını vurguluyor. Hemodiyaliz hastaları ise ancak diyaliz imkanı olan bir yere gidebiliyor. Bu da doğal olarak bu hastaların yaşamlarında bazı kısıtlamalara neden olabiliyor. Diyaliz Tedavileri: Diyaliz tedavisinde Hemodiyaliz ve Periton diyalizi olarak iki farklı tipi mevcut. Hemodiyaliz, kanın vücut dışında bir makine aracılığı ile temizlenmesi işlemi olup, genellikle haftada üç kez 4-5 saat süren ve çoğu zaman bir diyaliz merkezinde yapılan bir uygulama. Periton diyalizi ise hastanın karın boşluğuna konulan bir tüp vasıtasıyla verilen özel solüsyonlar aracılığı ile hastanın kendi karın zarı kullanılarak yapılan bir tedavi yöntemi. Periton Diyalizi Nedir? Hastanın küçük bir cerrahi girişim ile karnına bir katater adını verdiğimiz tüp konularak yapılıyor. Daha sonra bu tüp aracılığı ile hasta karnına ihtiyacına göre 1-3 litre kadar özel sıvı veriliyor ve yine ihtiyacına göre 4-8 saat kadar bekletip boşaltarak bu tedavi tekrarlanıyor. Hasta bu işlemi evinde ve kendisi yapabileceği gibi, özel bir cihaz aracılığı ile otomatik olarak da yapabiliyor. Aletli periton diyalizi ismi verilen bu işlemde karın zarı adeta bir süzgeç gibi vazife yaparak, böbreklerin çalışamaması dolayısıyla hasta kanında birikmiş olan zararlı atık maddeleri temizliyor.