Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Sema Karaoğlu, lezyonların ortalama 3 haftada geçtiği bir viral hastalık olan zonanın tedavisinde ilk 2-3 günün çok değerli olduğuna işaret ederek, tanı konulur konulmaz tedaviye başlanmasının hastanın rahatlamasını, çabuk iyileşmesini ve komplikasyonlardan korunmasını sağladığını belirtti.
Karaoğlu, açıklamasında, virüslerle bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olan zonanın, halk arasında "gece yanığı/ kuşak hastalığı" şeklinde de bilindiğine, vücudun sağ veya sol tarafında yalnızca bir tarafta, daha çok gövde ve baş kısmında olmak üzere her alanda görülebildiğine değindi.
Hastalığın, oluşacağı bölgede önce hafif batma, yanma hissi ve ağrı ile başladığını, ardından kızarık bir zeminde içi sıvı dolu kabarcıklar halinde devam ettiğini anlatan Karaoğlu, şu bilgileri verdi:
"Kişinin zona olabilmesi için çocukluğunda suçiçeği geçirmiş olması gereklidir. Zona ile suçiçeğini yapan mikrop aynı mikroptur. Çocukluk çağında suçiçeği geçirildikten sonra virüsler omurgamızın sağ ve sol iki tarafında yer alan sinir köklerimize yerleşir orada uykuya yatarlar. İleride bir zamanda vücut direncimiz düştüğünde, tekrar hastalık oluşturmak için sinir kökünün birinden uyanıp derinin yüzeyine kadar, sinir boyunca, siniri de tahriş ederek deriye kadar ulaşırlar. Hasta, o sinirin dağılım alanında, önce ağrı hissetmeye başlar. Daha sonra deride kızarıklık ve sulu yaralar görülür. Bu dönem hastalığın rahatça tanı konulabildiği dönemdir."
Karaoğlu, hastalığın özellikle yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde olmak üzere her yaşta görülebildiğini, gebeliğin son 3 ayında su çiçeği geçiren annelerin çocuklarında veya bebekken su çiçeği geçirenlerin 10 yaş öncesinde zona olabildiğini belirtti.
Zonayı hazırlayabilecek etkenleri, "üzüntü", "sıkıntı", "aşırı stres", "bedensel yorgunluklar", "ateşli hastalıklar", "güneş yanıkları", "travma", "ameliyatlar", "vücut direncini düşüren başka hastalıklar
(HIV, lösemi, lenfoma ve bazı kanserler)", "vücut direncini düşüren ilaçların kullanımı" şeklinde sıralayan Karaoğlu, şunları kaydetti:
"Zona lezyonları sulu halde iken zona lezyonları ile temas eden ve suçiçeği çıkarmamış kişilere suçiçeği bulaşabilir. Kişi eğer suçiçeği geçirmemişse suçiçeği hastalığı bulaşmış olur.
Zona, sinir kökünden çıkıp siniri tahrip ederek deriye ulaştığı için o sinirin duyarlandırdığı alanda ağrı yapar. Hastalık deri lezyonlarının görülmesinden yaklaşık bir hafta önce kuşak tarzında ağrı ile başlar. Çocuklarda bu dönem çok görülmez. Ağrı bazen yanma ve batma şeklinde, bazen kaşıntı, karıncalanma şeklinde, bazen çok şiddetli ağrı şeklindedir. Daha sonra döküntüler başlar, hatta bazen o bölgeye ağrı kesici süren hastalar döküntüler çıkınca kremin alerji yaptığını düşünüp doktora alerji şikayeti ile başvururlar. Döküntüler hafif kızarık bir deri üzerinde sulu sulu tanecikler şeklinde başlar ve sinirin dağılım alanını izler, 10 gün içinde de kuruyup siyahlaşarak iyileşir, bazen iz bırakır. Ağrı bazen, özellikle yaşlı ve/veya bağışıklık sistemi düşük hastalarda çok şiddetlidir. Çok sık olmamakla beraber bu ağrılar zona iyileştikten sonra da devam edebilir, bazen bir yıla kadar uzayan ağrılı dönemler olur."
Sema Karaoğlu, hastalığın tedavisine ilişkin şunları aktardı:
"Hastada mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığı araştırılır. Zona tedavi edilse de edilmese de lezyonların ortalama 3 haftada geçtiği bir viral hastalıktır. Ancak tedavide ilk 2-3 gün çok değerlidir. Virüslere karşı yapılan tedaviler bu dönemde etkilidir. Daha sonra yapılan tedaviler hastalığın normal seyrini etkilemez. Tanı konulur konulmaz tedaviye başlanması hastanın hem daha rahatlamasını hem daha çabuk iyileşmesini hem de komplikasyonlardan korunmasını sağlar. Tedavide virüslere karşı ilaçlar, B vitaminleri, lokal pansumanlar, kremler ve ağrı kesiciler kullanılır."