Yutma Güçlüğü İhmale Gelmez!

Yutma güçlüğü pek çoğumuzun hayatının bir döneminde karşılaştığı bir sorun.

Yutma, hayatımız boyunca pek çoğumuzun farkında bile olmadığı, çok önemli fiziksel bir refleks aslında. Ancak bazen çeşitli nedenlerden dolayı yediğimiz besinleri ya da içtiğimiz sıvıları yutmakta güçlük çekiyoruz. 

Tıp dilinde disfaji olarak adlandırılan yutma güçlüğü  besinler ile sıvıların ağızdan yemek borusuna ve mideye ulaşmasında güçlük çekilmesi olarak tanımlanıyor. Bu soruna, özellikle ileri yaşta olmak üzere her yaş grubunda rastlanıyor.

Acıbadem Hastanesi Kozyatağı’ndan Gastroenteroloji  Uzmanı Doç. Dr. Eser Vardereli, yutma güçlüğünün tehlikeli olmayan faktörlerden kaynaklanabileceği gibi  tümör veya çeşitli nörolojik hastalıkların habercisi de olabileceğine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Dolayısıyla yutma bozukluğu kısa bir süre içinde kendiliğinden geçmediği takdirde zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak, hastalığın erken tanı ve tedavisi açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca yutma güçlüğü çeşitli komplikasyonlara da yol açabiliyor. Örneğin yiyeceklerin ağza geri gelmesi sırasında solunum yollarına kaçması, aspirasyon zatürreesinin oluşmasına  neden olabiliyor.  Bu da hastanın hayatını tehdit ediyor”

Her gün, farkında olmadan pek çok kez yutma işlevini gerçekleştiriyoruz. Uzmanlar, yutma işlevinin dört fazı olduğunu belirtiyorlar. Acıbadem Hastanesi Bakırköy’den Dil ve Konuşma Patalogu  bu fazların nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: “Önce yiyecek ve içecekler ağızda çiğnenerek yutmaya hazır hale getiriliyor. Bu işleme hazırlık safhası deniyor.  Daha sonra dilimiz,  besinleri ve içecekleri ağzın arka bölümüne iterek yutma olayını başlatıyor.  Ardından besinler ve içecekler hızla yutaktan yemek borusunun başlangıç kısmına geçiyor. Son aşamada da besinler ile içecekler yemek borusundan mideye ulaşıyor.” Yutma bozuklukları da ya ilk üç aşamadaki orafaringeal fazda veya yemek borusunda gelişiyor.

Yutma bozukluğu orafaringeal fazda mı, yoksa yemek borusunda mı gelişiyor?  Tanı aşamasında, öncelikle yutma bozukluğunun hangi bölgede ortaya çıktığı araştırılıyor. Doç. Dr. Eser Vardereli, hasta yakınmalarının, yutma bozukluğunun nerede geliştiği konusunda fikir sahibi olunabilmesi açısından büyük önem taşıdığını belirterek tanı aşamasını şöyle anlatıyor: “Hastanın öyküsünden yola çıkılarak tanı için hangi tetkiklere başvurulması gerektiği tespit ediliyor. 

Optik sistemle görüntüleme sağlayan endoskop yöntemi  nörolojik sorunlardan kaynaklanan yutma güçlüklerinin ayırt edilmesinde yardımcı oluyor. Hekimler gerekli gördüğü durumlarda MR ya da tomografiden de yararlanıyor.” Tanı aşamasında, tüm dünyada yararlanılan ve Acıbadem Hastanesi’nde de kısa sürede uygulamaya konulacak olan FEEST yöntemi de hem hastaya hem de hekimlere büyük avantajlar sağlıyor. Bu yöntemin nasıl uygulandığına gelince…

Yutma iki önemli bölümden oluşuyor birincisi havayolunun korunması, diğeri ise yiyeceklerin ağızdan yemek borusuna geçişi. Eğer yemek yendiğinde besinler doğru yere ulaşmıyorsa, bu havayolunun korunamadığı anlamına geliyor.  Endoskopik ve radyolojik yöntemler dahil olmak üzere tüm yutma değerlendirme testleri, sadece yiyeceklerin nasıl hareket ettiğini, yemek borusunda takılıp takılmadığını inceliyor. 

Ancak havayolunun korunup korunmadığı bu yöntemlerle tespit edilemiyor. FEESST ise günümüzde her ikisini de değerlendiren ilk ve tek yöntem. 

Dr. Elif Aksoy, bu tanı yöntemini şöyle anlatıyor: “FEESST ile endoskopik olarak yutma işlemi değerlendirildiği gibi aynı zamanda havayolunun korunma refleksinin çalışıp çalışmadığına da bakılıyor. Yutma güçlüğü olan hastanın havayolunu koruyabildiği tespit edilirse, testin ikinci aşamasında değişik kıvamdaki besinlerle beslenen hasta için en güvenli yutma şekli saptanabiliyor.  Bir başka deyişle, hasta öksürmeden, boğazına kaçmadan besinleri yutabiliyor.” 

Bu yöntemin uygulanması sırasında konuşma patalogu da hastaya yemek yerken gereken manevraları söylemek üzere hazır bulunuyor.  Bu sayede hastanın en kolay şekilde yutabileceği pozisyon saptanıyor.”  FEESST’in avantajlarını şöyle sıralamak mümkün bu yöntem anında diyet önerileriyle birlikte sonuç veriyor. Poliklinik şartlarında uygulanabilmesi de bir diğer önemli avantajı. FEESST aynı zamanda baryumlu yutma çalışmalarının radyoaktif olmayan alternatifini de oluşturuyor. 

İlgili Sağlık Konuları