Türkiye'de halk arasında "verem" olarak bilinen tüberkülozun göçlerle birlikte ciddi bir risk taşıdığı ve yaygın ilaç dirençli tüberküloza karşı önlem alınması gerektiğini öne süren uzmanlar, Türkiye'de şu anda kayıtlı ve tedavi olan 10 hastadan sadece 2'sinin yerli vaka olduğuna dikkati çekti.
Türk Toraks Derneği 20'nci Yıllık Kongresi'nin basın toplantısında konuşan dernek başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, tüberkülozun "asrın mikrobu" olduğunu ve bu konunun Avrupa ve Amerika dahil tüm ülkeler için en önemli sağlık konuları arasında yer aldığını söyledi.
Hastalığın özellikle göç alan ülkeler için ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Kalyoncu, ülkelerin sağlık politikalarında buna yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Derneğin Tüberküloz Çalışma Grubu'ndan Doç. Dr. Şeref Özkara da Türkiye'de tüberkülozun önlenmesine yönelik çalışmaların çok başarılı olduğunu belirterek, son 10 yılda hasta sayısının yarıya düştüğünün altını çizdi.
Bu mikrobun insandan insana hava yoluyla bulaşan, öncelikle akciğerlerde olmak üzere tüm organlarda görülebilen bulaşıcı bir hastalık olduğunu anlatan Özkara, Türkiye'ye yönelik göç dalgasının ise hastalık riskine yol açtığını öne sürdü.
Doç. Dr. Özkara, yaygın ilaç dirençli vakaların önemli bir sorun olduğunu ifade ederek, "Veremli hasta sayısı azalmasına rağmen 'Veremsiz bir Türkiye' hedefine ulaşabilmek için, yabancı uyruklu-göçmen hastalar, sosyal ve ekonomik zorluklar, sağlık sistemindeki değişiklikler, ilaca dirençli hastalar konusunda daha kat etmemiz gereken çok uzun bir yol mevcut." dedi.
"Çok ciddi önlemler alınması lazım"
Şeref Özkara, şöyle devam etti:
"Bu alanda yürütülen başarılı çalışmalara rağmen, şimdi önümüze yepyeni bir şey çıktı. Özellikle eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelen ve tedavisi artık imkansız hastalık dediğimiz yaygın ilaç dirençli tüberkülozdur. Bu, dünyada bu kadar büyük bir korku yaratıyor, çünkü havayla bulaşıyor, hastaneye yatırıldığında oradakilere bulaştırabilir. Çünkü, tedavi etmek için ilaç yok. İşin vahim yanı ise Türkiye'de şu anda kayıtlı ve tedavi olan 10 hastadan sadece 2'si yerli vaka. Bu hastalar yaygın ilaç dirençli tüberküloz hastası. Bunların da kimden aldığı bilinmiyor. Büyük çoğunluğu hastaların ithal vakalar. Burada çok ciddi önlemler alınması lazım. Çünkü Türkiye'ye bu mikrobun yayılmaması lazım.
Göçmenlerde görülen tüberkülozla ilgili olarak, Suriye'den 500'e yakın hastamız var. Bu hastalar, Türkiye'deki sıklığa eşit. Burada bir sorun var. Suriyelilerin evi yok, kültür farklılığımız ve tercüme sorunumuz var. Bu gibi nedenlerle tedavileri yarım bırakabiliyorlar. Çok değişik ülkelerden hastamız var. Benim kliniğimde Suriyeli, Afgan, Iraklı hastalar çoğaldı. Artık başka ülkelerden de Türkiye'ye bu tip hastaların göçünün arttığı görülüyor. Türkiye, artık Avrupa ve Amerika'nın yaşadığı gibi göçle gelen hastalar sorununu gündemine almak zorunda."