"Yaramaz, Başedilemeyen" Çocuklar ..

Belki yıllardan gelen bir alışkanlıkla hareketli olan çocuklara "yaramaz" diyerek, onları olumsuz olarak etiketliyoruz.

1-Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan.
2-Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen (çocuk), haşarı

Yukarıdaki tanımlar TÜRK DİL KURUMU ilköğretim okulları için hazırlanan sözlükten alınmıştır.

Ben burada çocuklara ‘’yaramaz’’ diyen kişilerin dikkatini çekmek istedim. Belki yıllardan gelen bir alışkanlıkla hareketli olan çocuklara YARAMAZ diyerek, onları olumsuz olarak etiketliyoruz. Aklımıza bile gelmeyen, o kadar alışılmış , sıradan bir sözcük olmuş. Bu şekilde nitelenen bir çocuk, zaten o kavramı benimsemiştir. O kavramın gerektirdiği davranışları yapacaktır. Yaşı ilerledikçe de “ben zaten hiç kimseye faydası olmayan, kendime bile faydası olamayan bir insanım” şeklinde negatif bir yargıya sahip olacaktır.

Günümüzde, çocuklarımıza verilmesi gereken değerin farkındalığında anlaşılabilir bir artış gözlenmektedir. Bu mutluluk veren gelişmeyle aileler HAŞARI, YARAMAZ diye nitelendirdikleri en değerli varlıkları için çözüm yolları bulabilirler.

Çocuklarının bu şekilde olmalarının nedeni belki de kendileridir. Uzmanlarla iş birliği yaparak yeni davranış biçimleri, iletişim şekilleri öğrenebilirler. Ya da çocukta fiziksel, motor, psikiyatrik sorunlar vardır. Gerekenler yapılabilir.

Bu çocuklar için “benim çocuğum biraz hareketli” denebilir. Ancak, aşırı hareketliliğinin nedenleri araştırılmalıdır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı ilk akla gelebileceklerdendir. Ancak, ilk yapılacak, çocuğun gününü nasıl geçirdiğinin belirlenmesidir.

Günlük yaşam planlaması, eğer çocuk bir eğitim kurumuna devam etmiyorsa, aileler tarafından üzerinde çok ta fazla durulan bir konu değildir. Aile, anne-baba kendileri günlük yaşamlarını devam ettirirken yanlarında çocuk ta büyür gider. Genel yaklaşım böyledir. Anne-baba sosyal hayatlarını sürdürürler.

Çocuklarının beslenmesi nasıl olacaktır? Tüm besin guruplarından yeteri kadar alabilecek midir? Yoksa hazırlaması pratik, yada hazır besinler mi çocuk için düşünülüyordur? Meyve yiyeceğine, kolay diye hazır meyve suyu mu içirilecektir? Kalori yüklemesi yapılıp, enerji sarfedebilecekleri bir ortam sunuluyor mu?

Anne-babaya taabi olup, herhangi bir sosyal alanda hareketsiz uymasını mı bekliyoruz? Sessiz bekle!, dur!, yapma!, atma!, tutma !, koşma! Gibi ültimatomların verildiği bir davranış içinde miyiz?

Çocuğumuzun uyku ihtiyacı ne durumda ? ortalama hergün aynı rutini yakalayabiliyor muyuz? Bebeklik döneminde uzun süreler olan uykuya ihtiyaç, okulöncesi dönemde öğle dinlenmelerine genellikle ihtiyaç duyulacak şekildedir. 5-6 yaşlarında gece derin ve yeterli uyku alan çocuklar belki ihtiyaç duymayabilirler. Gece uykusuna zamanında geç kalmadan başlamak yine en önemli faktörlerdendir. Uyku olmasada günlük yaşamda sakinleştirilmiş zaman dilimlerininde olması gerekir.

Anne-babalarda bir yaklaşımda ‘’çocuğum çok zeki, onun için hiç durmuyor’’ yaklaşımıdır. Bu şekilde de çocuğun tüm olumsuz tavırları hoşgörüyle karşılanmakta ve çocukta davranış bozuklukları yerleşik hale gelmektedir. Çocuğun yaşı büyüdükçe işin içinden çıkılamaz hal almaktadır. Okul sürecinde sıkıntılar ve uyum sorunları yaşanmaktadır.

Pedagoglar, aileye çocuklarının gününü planlamada destek olacak kişilerdir ve zamanında destek alınması önemlidir. Öğrenme faaliyetlerinin iyi ve başarıya yönelik şekilde yapılmasında; tüm fiziksel ihtiyaçların zamanında ve kaliteli şekilde karşılanmasının büyük önemi vardir. Ayrıca yapılan taşkınlıklarla ebeveyn- çocuk iletişimi büyük zarar görmektedir.

ÖZNUR SİMAV-PEDAGOG
BİLİRKİŞİ- AİLE DANIŞMANI- DANIŞMAN ÖĞRETMEN

İlgili Sağlık Konuları