Üzüntü ve kaygı bozukluğu yaşayan yaşlılarda kalp riskine dikkat

Üzüntü ve kaygı bozukluğu yaşayan yaşlılarda kalp riskine dikkatİSTANBUL Yaşanan doğal afet sonrası yaşlı nüfusta artan stres ve kaygı bozukluğu sebebiyle kalp ve damar sisteminin olumsuz etkilenebileceğine dair uyarılarda bulunan Doç. Dr.

Üzüntü ve kaygı bozukluğu yaşayan yaşlılarda kalp riskine dikkat
İSTANBUL Yaşanan doğal afet sonrası yaşlı nüfusta artan stres ve kaygı bozukluğu sebebiyle kalp ve damar sisteminin olumsuz etkilenebileceğine dair uyarılarda bulunan Doç. Dr. Bülent Demir, "Endişe ve anksiyete yönetimlerinin iyi yapılması gerekir. Çünkü stres, anksiyete ya da derin üzüntü durumları kalp krizini bile tetikleyebilir" dedi. Sağlık konusunda hastaya her zaman bütüncül yaklaşıldığını, ruhsal ve fiziksel bedenin birbirinden bağımsız olmamasından dolayı derin üzüntü, anksiyete ve kaygı bozukluklarının kalp damar sistemini olumsuz etkilediğini ifade eden Doç. Dr. Bülent Demir özellikle yaşlı hasta popülasyonunun bu süreçte daha da dikkatli olması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Sürecin oluşturduğu duygu durumlarının kalp krizini bile tetikleyebileceğini aktaran BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Bülent Demir, "Mümkün mertebe özellikle görsel ve işitsel basından kalp hastalarının biraz uzaklaşmasını tavsiye ediyorum" dedi. Yaşlı hasta popülasyonu için rehabilitasyon gerekir "Üzüntü, stres ve kaygı bozukluğu kalp damar sağlığını direk olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu yüzden faktörleri en aza indirmek gerekir" diyerek konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Bülent Demir, "Son zamanlarda yaşadığımız bu olumsuz olayların kontrolü önemlidir. Anksiyete bozukluğu yaygınlaştı, stres düzeyi ve üzüntü arttı. Bunlar da özellikle kalp damar hastalıklarına daha yatkın olan yaşlı hasta popülasyonunda negatif sonuçlar doğurur. Bu hastalarımız için rehabilitasyon ve psikolojik destek gereklidir. Çünkü stres, anksiyete, derin üzüntü durumları kalp krizini bile tetikleyebilir. Aynı şekilde kan basıncını da yükseltebilir. Bazı hastalarda uykusuzluk durumu da yaygınlaştı. Bu yine kalp damar sağlığını olumsuz etkileyen bir faktördür. Hastaların çarpıntı şikayetleri artabilir. Bu yüzden hastalarımızın psikolojik travmalarını, anksiyete bozukluklarını ve derin endişelerini bir an önce azaltmak için rehabilitasyona başlanması gerektiğini düşünüyorum" dedi. Riski azaltmak için neler yapılabilir Kalp ve damar sistemi için hastalara önerilerde de bulunan Doç. Dr. Demir, "Mümkün mertebe özellikle görsel ve işitsel basından kalp hastalarının biraz uzaklaşmasını tavsiye ediyorum. Meditasyon, yürüyüş ve nefes egzersizine yönelsinler. Yürüyüş zaten herkesin kalp damar sistemi için uygulaması gereken günlük bir rutin olmalı. Kalp damar hastaları ortopedik bir sorunu yoksa günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş yapmalılar. Hatta bu yürüyüşe 3-5 dakika kültürfizik hareketleri de eklerlerse çok daha iyi olur. Ayrıca doğaya çıkabilirler bu onların stres seviyesini de indirir" şeklinde konuştu. "Sirkadiyen ritminin bozulmaması için ilaçların düzenine devam edilmesi gerekiyor" Uykusuzluk sebebiyle sirkadiyen ritminin bozulmaması adına kalp rahatsızlığı olanların ilaçlarına da dikkat etmesi gerektiği konusuna dikkat çeken Demir sözlerini şöyle sonlandırdı: "Üzüntünün getirdiği uykusuzluk, vücutta sirkadiyen ritmini yani günlük ritmin de bozulmasına sebep oluyor. Hastalarımızın özellikle bu bağlamda ilaçlarına dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyorum. Beslenme olarak da kalp sağlığını destekleyici sebze meyve ağırlıklı gıdalar tüketmeliler. Ağır gıdalardan ve karbonhidrattan kaçınmaları, hayvansal gıdaları minimal tüketmeleri gerekiyor. Bilhassa tansiyonu ve kalp yetersizliği olan kişiler tuz tüketiminde dikkatli olmalılar."