Türkiye'nin ilk "yaşlı kreşi" ile yaşlılar yalnızlıktan kurtuluyor

İstanbul'da yaşayan üç emekli hemşire, yaklaşık 30 yıllık meslek hayatlarının ardından hastanede en çok gözlemledikleri, yalnız yaşayan yaşlıların sosyalleşme ihtiyacını gidermeye yönelik, sadece 60 yaş üstü bireylere hizmet veren bir "yaşlı kreşi" açtı.

İstanbul'da yaşayan üç emekli hemşire, yaklaşık 30 yıllık meslek hayatlarının ardından hastanede en çok gözlemledikleri, yalnız yaşayan yaşlıların sosyalleşme ihtiyacını gidermeye yönelik, sadece 60 yaş üstü bireylere hizmet veren bir "yaşlı kreşi" açtı.

Ümraniye'de, emekli hemşireler Azime Uslu, Ayşen Aksoy ve Ruziye Ekim, iki ay önce açılışını gerçekleştirdikleri ve Türkiye'de başka bir örneği olmayan yaşlı kreşi ile 60 yaş üstü bireylerin gündüz saatlerini kendi akranlarıyla beraber güvenli bir ortamda geçirmesini sağlıyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan da ruhsat alınarak açılan kreşte, özellikle çocukları çalışan veya evde tek başına kalan yaşlılar, tıpkı "torunları" gibi servisle evlerinden alınıyor, kreşte sabah kahvaltısıyla güne başlıyor ve kendi akranlarıyla birçok etkinliğe katılma şansı buluyor. Yaşlıların tıbbi takipleri de kreşteki hemşire ve yaşlı bakım teknikerleri tarafından yürütülüyor.

'HASTANEYE SOSYALLEŞMEK İÇİN GELİYORLAR'

Sabah 09: 00 ile akşam 18: 00 arasında hizmet veren yaşlı kreşinde her gün başka bir etkinlik yapıldığını anlatan emekli hemşire Azime Uslu, "30 yılı aşkın bir zamandır sağlık sektörünün içerisindeyiz. Özellikle son yıllarda hastaneyi sağlık hizmeti için değil de sosyalleşmek için kullanılan yaşlılar dikkatimizi çekiyordu. Ayda bir, 3-4 ayda bir, bir sebepten hastaneye yatıp, hizmet alıp, biraz sosyalleşip kendini iyi hisseden hastalar olduğunu fark ettik. Bir de bazı ailelerin yaşlılarını evlerinde tek başına bırakmak istemediklerini, yaşlıların kendilerini de bu konuda mağdur hissettiğini fark ettik ve bu nedenle böyle bir proje geliştirdik" dedi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na ulaşarak 'Türkiye'de böyle bir model var mı?' diye sorduklarını söyleyen Uslu, "İstanbul'da hem kamu, hem özel sektörde toplam 170 civarı huzurevi var. Ama buralar yatılı kurumlar. Gündüz bakım hizmeti veren bir yer yok' dedi bakanlık bize. Biz de fiziki koşullardan ekibe kadar gerekli şartları sağlayıp ruhsatımızı alarak Türkiye'de ilk kez böyle bir hizmet sunmaya başladık" diye konuştu.

'EVDE YALNIZ KALDIKLARINDA HASTALIKLARI DA İLERLİYOR'

Yaşlı kreşinin kurucularından emekli hemşire Ayşen Aksoy ise yaşlıların bakımı için üç yol olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi: "Birincisi, huzurevi. İkincisi yaşlı bireyin evde bir bakıcı ile kalması. Üçüncüsü ise bizim sistemimiz. Gündüz bakımevleri yani yaşlı kreşi. Aynı çocuk kreşleri gibi sabah büyüklerimizin gelip akşam ayrılabileceği bir ortam burası. Türkiye'de artık nüfusun yüzde 8'i yaşlı kabul ediliyor. 2023'te bu oran yüzde 10 olacak. Yani yaklaşık 10 milyonluk bir yaşlı nüfusu bizi bekliyor. Yaşlılar evlerinde yalnız ya da sadece bir bakıcıyla kaldıklarında asosyalleştikleri için Alzheimer, demans gibi hastalıkları çok daha hızlı bir şekilde ilerliyor. Bunu önlemenin yolu da bu bireylerin aktif bir şekilde hayatlarını sürdürebilmeleri sağlamak. Burada birtakım sağlık ihtiyaçlarını da gideriyoruz. Tansiyonu, şekeri olan konuklarımız olabiliyor. Günlük alması gereken ilaçları birtakım hijyenik ihtiyaçları gibi durumlarla da biz ilgileniyoruz. Ekipte mutlaka hemşire, yaşlı bakım teknisyeni, sosyal hizmet uzmanı olması gerekiyor. Ergoterapi gibi dışarıdan uzmanlarla da çalışıyoruz. Örneğin haftaya bir resim öğretmeni gelecek büyüklerimize resim dersi vermek için."

'DOKTOR RANDEVULARINDA DA EŞLİK EDEBİLİYORUZ'

Azime Uslu, günlük programlarını şöyle özetledi: "Sabah sekiz itibariyle hizmete başlıyoruz. Kahvaltının ardından sabah sohbetimiz oluyor. Bu hem de oryantasyon, hem de yaşlıların birlikte sohbet ettiği bir ortam sağlıyor. Hava durumundan, izledikleri dizilere dek her şeyi konuşabiliyoruz. Sonra sabah sporumuz var. Çünkü aktif olmak onlar için gerekli. Hep beraber müzik eşliğinde sabah sporumuzu yapıyoruz. Ardından dinlenme molası veriyoruz. Sonrası serbest zaman. İsteyen örgü örüyor, isteyen tavla, satranç ya da sudoku oynuyor. Öğle yemeğinden sonra arzu eden yaşlılarımız dinlenme odalarımızda şekerleme yapabiliyor. Ama bizim temel prensibimiz, gün içerisinde mümkün olduğunca onları aktif tutmak. Öğleden sonra mutlaka planlı bir etkinliğimiz oluyor. Örneğin bugün kağıttan çiçek etkinliğimiz vardı. Bunları grup olarak yapıyoruz. Atölyemiz oluyor, resim, taş boyama vb gibi. Faaliyet saatimizden sonra onların beslenmesine uygun şekilde bir ara öğünümüz oluyor. Sonra yine serbest zamanımız var. Akşam 18: 00 gibi de evlerine gitmeye başlıyorlar. 60 yaşın üzerinde ihtiyaç sahibi olan herkesi kabul ediyoruz. Yaşlının buraya gelip gidebilecek kadar yürüyebiliyor olması lazım. Yatağa bağımlı sedye ile bir hastayı kabul etmemiz mümkün değil tabii. Ayrıca bazen yaşlının hastane, doktor randevusu olabiliyor ve tek başına gidemediği için biz takip ve eşlik edebiliyoruz. Kısaca gün içerisindeki pek çok ihtiyaçlarında yanlarında oluyoruz."

'BURADA HAYATA YENİDEN DÖNDÜM'

Yaşlı kreşinin misafirlerinden emekli öğretmen Ahmet Özkan (76), her mahallede bu kreşlerden olması gerektiğini anlatarak "Nasıl çocuklar için kreşler varsa, bizim için de yapılmalı. Biz de çocuk gibi oyalanacak yer arıyoruz aslında. Burada olmasak nereye gideceğiz? Erkekler kahve köşelerine, bayanlar komşuya oturmaya. Bakın burada ne güzel meşgul oluyoruz. Günü evde yalnız geçirmiyoruz" diye konuştu. 74 yaşındaki Şenay Yılmaz ise "Yeğenimle yaşıyorum. O gündüz işe gidiyor. Ben evde yalnız kalıyordum ve karamsarlığa kapılmıştım. Kendimi hakikaten artık yaşlı hissetmeye başlamıştım ama buraya gelmeye başladığımdan beridir 15 yaş gençleştim diyebilirim. Yeğenim sabah işe gidiyor, akşam geliyor. Ben bütün gün evdeyim tek başıma. Sürekli uyumak istiyorum. Depresyona girmiştim. Ama burada hayata yeniden döndüm sanki" dedi.

İlgili Sağlık Konuları