AİD Alerji Çalışma Grubu tarafından, çocuklarda astım hastalığına dikkat çekmek amacıyla "Nefes al, nefes ver" sloganıyla astım hastası çocuklar ve hasta yakınlarının katılımıyla Atatürk Orman Çiftliği'nde fidan dikme etkinliği düzenlendi.
Etkinlik sonrası Dernek Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel ve dernek üyeleri, astım hastalığı ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi.
Dünyada yaklaşık 300 milyon astım hastası olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Şekerel, "Ülkemizde ise her 12-13 erişkinden ve 7-8 çocuktan biri astım hastası. Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artıyor. Bu nedenle bu konuda farkındalık oluşturmak çok önem arz ediyor." ifadesini kullandı.
"Ağır astımın tedavisi ilaçları doğru kullanmak"
AİD Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek de her astımın ağır olmadığına işaret etti. Bavbek, "Astım hastalığı hastalık yakınmalarının şiddeti ve tedavi için gerekli ilaç ihtiyacı göz önüne alınarak hafif, orta ve ağır astım olarak üç gruba ayrılır. Her astımlı hastanın ağır astımı yoktur. Ancak tedaviye uyum göstermeyen, ilaçlarını teknik olarak doğru kullanamayan, astıma eşlik eden hastalıkların yeterince tedavi edilmediği astımlı hastalarda hastalık ağır seyretmektedir." bilgisini aktardı.
Prof. Dr. Bavbek, hava kirliliğinin astıma genetik yatkınlığı olan bireylerde astım başlangıcına ve astımı olan bireylerde ataklara ve hastalığın ilerlemesine neden olduğunu vurguladı.
Bavbek, şunları kaydetti:
"Hava kirliliğinin yarattığı bu olumsuz tabloya karşı toplumsal olarak kentlerde taş kömürü kullanılmaması ve doğalgazın kullanımının teşviki, trafik yoğunluğuna karşı önlemler alınması, çevrede yeşillik alanların artırılması, toplu taşıma araçlarının yaygınlaştırılması ve kapalı ortamlarda sigara içilmemesi kuralının aktif olarak uygulanması yapabilecekler arasındadır."
"Doğum şekli astım üzerindeki etkili"
Astımdaki risk faktörlerine ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Ersoy Civelek de anne veya babada astım veya alerjik rinit olmasının çocuklarda astım olasılığını artırdığına vurgu yaparak, "Sadece anne veya babasında alerjik hastalık olan çocukların yaklaşık yüzde 30'unda alerjik hastalık gelişmekte iken hem annede hem babada alerjik hastalık olan çocukların yaklaşık yüzde 70'inde alerjik hastalık görülmektedir." bilgisini paylaştı.
Sigaranın, astımın gelişmesinde ve astımın kontrol altına alınamamasındaki en önemli sorunlardan biri olduğunun altını çizen Civelek, "Anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebeklerin akciğer gelişimleri sigara dumanına maruz kalmayanlara göre daha küçüktür ve bu bebeklerde ileride astım gelişme riski 3-4 kat fazla olmaktadır. Astımlı olan kişiler sigara dumanına maruz kalırsa veya kendileri sigara kullanırlarsa solunum yollarındaki iltihabi durumu artırıcı kimyasal maddeler daha fazla salınmaktadır." diye konuştu.
Doğum şeklinin de astım gelişiminde rolünün olduğunun düşünüldüğünü dile getiren Civelek, şunları kaydetti:
"Sezaryen doğumla doğan bebekler doğum kanalında annede bulunan faydalı mikroorganizmalara maruz kalmadığı için bu bebeklerde bağırsak mikroorganizma gelişiminin istenilen şekilde gelişmediği ve bu durumun astıma yatkınlık hazırladığı düşünülmektedir. Bu nedenle eğer tıbbi bir zorunluluk yoksa mümkün olduğu kadar normal doğum tercih edilmelidir. Sezaryen doğumların özellikle alerjik rahatsızlıklar üzerinde etkisi olduğu ortaya konulmuştur."