Çamlıca Erdem Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatice Polat Menekşe, "Kızamık virüsünün tek kaynağı insan olduğundan eliminasyonu (vücuttan atılabilmesi) mümkün. Tedavisi hastalığın kendisine değil, semptomlara yönelik olarak planlanıyor ve uygulanıyor." ifadelerini kullandı.
Çamlıca Erdem Hastanesi'nden yapılan açıklamaya göre, Türkiye'de 2023'ün ilk çeyreğinde artan kızamık vakaları toplum sağlığını tehdit ediyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Hatice Polat Menekşe, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) belirli aralıklarla Avrupa bölgesinin sağlık verilerini yayınladığını bildirdi.
Menekşe, "Yeni yayınlanan verilere göre, 2022 nisanından 2023'ün mart ayına kadar olan sürede Türkiye kızamık vakalarında 3. sıraya yerleşmiş durumda. Özellikle ocak ve şubat aylarında pik yapan bu oranlar, ülkemizin kızamık salgınıyla karşı karşıya olup olmadığı noktasında önemli bir noktaya işaret ediyor." ifadelerini kullandı.
Yılın ilk 4 ayı gibi kısa bir sürede, kızamık ön tanısıyla incelenen 2 bin kişiden 1.440'ının kızamık teşhisinin laboratuvar sonuçlarıyla doğrulandığını aktaran Menekşe, "Hastalıkta aşısız ya da eksik aşılı bireyler çoğunluğu oluşturuyor. Yetkililerce yapılan açıklamalar neticesinde vakaların büyük bir kısmının oldukça fazla göç alan İstanbul'da olduğunu biliniyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kızamığın damlacık yoluyla ve kapalı alanda kalan damlacık çekirdekleri aracılığıyla bulaştığını bildiren Menekşe, şunları kaydetti:
"Ateş, öksürük, burun akıntısı ve konjonktivitle karakterize edilen akut viral bir hastalık olarak tanımlanıyor. Göz akını örten şeffaf doku ve göz kapaklarının iltihaplanmasına 'konjonktivit' deniliyor. Eskiden sadece klinik bulgularla tanı konulabilen bu hastalığın teşhisi için günümüzde tanının laboratuvar bulgularıyla desteklenmesi gerekir.
Kızamık virüsünün tek kaynağı insan olduğundan eliminasyonu mümkün. Tedavisi hastalığın kendisine değil, semptomlara yönelik olarak planlanıyor ve uygulanıyor. Kızamık, özellikle kış ve ilkbahar aylarında görülüyor. Birçok komplikasyona yol açtığı bilinen kızamığa karşı elimizde bulunan en güçlü silah aşı. Maalesef özellikle Kovid-19 salgını sonrası destekçisi çok artan aşı karşıtlığı, sekteye uğrayan aşı çalışmaları ve aşılanmamış göçmen nüfusu gerçeğiyle tüm Avrupa'da kızamık açısından tehlike oluştu. Ülkemizde yine benzer nedenlerle toplum bağışıklığı sağlanamamış durumda."
"Aşısız toplum, aşılanan bireyler için de risk faktörü haline geliyor"
Dr. Hatice Polat Menekşe, kızamık aşısını reddeden aşı karşıtlığı söylemlerinin bilimsel çalışmalarla haksız bulunduğunu belirterek, "Son yıllardaki otizm olgularında görülen artış bile kızamık aşılarıyla ilişkilendiriliyordu. Farklı ülkelerdeki araştırmacıların yaptığı çalışmalarla kızamık aşısıyla otizm arasında bir ilişki olmadığı kanıtlandı." ifadelerini kullandı.
Kızamık aşısının önemini vurgulayan Menekşe, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aşı kızamığa bağlı ishalden, zatürreden ölümleri önler, komplikasyonlardan korunmayı sağlar. Aşılanan kişilerin ortalama yüzde 4-5 kadarında aşı cevabı gelişmediğinden aşısız toplum, aşılanan bireyler için de risk faktörü haline geliyor.
Toplumda kızamık endişesi sürerken ailelere çocuklarını aşılatmaları konusunda önemli bir sorumluluk düşüyor. Ülkemizde kızamık aşısı 3 doz olarak uygulanıyor; 9'uncu, 12'inci aylarda ve 4 yaşında yapılıyor. Aşıdan 7-10 gün sonra döküntü, kırgınlık ve hafif ateş görülmesi normaldir. Hastalığı geçiren kişiyle temas varsa ilk 72 saat içinde yapılan kızamık aşısı koruyucudur."